TAKİGRAF Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

TAKİGRAF harflerini içeren 5 harfli 25 kelime bulunuyor. 5 harfli TAKİGRAF kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AGRAF15, AFAKİ11, AKTİF11, FİRAK11, FAKAT11, FAKİR11, İFRAT11, İFTAR11, KAFİR11, RAFİT11, TARAF11, TARİF11, TAFRA11, GAİTA9, GİTAR9, KARGA9, KAGİR9, ATARİ5, AKAİT5, AKTAR5, KARAT5, KATAR5, RAKİT5, TARAK5, TARİK5

ATARİ

[isim]

  • Bilgisayarlarda basit programlarla düzenlenmiş bir oyun türü

AKAİT (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳāʾid)

[isim]

[din bilgisi]

  • Bir dinin öğrenilmesi gereken inançlarının ve tapınma kurallarının tümü
  • Bu kuralları toplayan kitap

AKTAR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṭṭār)

[isim]

  • Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân
  • İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt, tütün vb. satılan dükkân

KATAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳiṭār)

[isim]

  • Tren

    Kendisini getiren metro katarı yoluna devam edip karanlık tünelde kaybolmuştu. - Osman Aysu

  • Taşıt dizisi

    Otomobil katarı. Yük katarı.

  • Bir arada giden veya uçan hayvan dizisi

Birleşik Kelimeler: sürat katarı, turna katarı, yük katarı

RAKİT (Kelime Kökeni: Arapça rākid)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Durgun (su)

TARAK

[isim]

  • Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç

    Bir ay boyunca, kırlaşan saçlarına tarak sürmedi. - Lâtife Tekin

  • Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık
  • Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç
  • Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik

[anatomi]

  • İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü

[hayvan bilimi]

  • Suda yaşayan hayvanlarda solungaç

[hayvan bilimi]

  • Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tarak vurmak

Birleşik Kelimeler: tarak dubası, tarak işi, tarak kemiği, tarak otu, tas tarak, ayak tarağı, çobantarağı, deniztarağı, taşçı tarağı

TARİK (Kelime Kökeni: Arapça ṭarīḳ)

[isim]

[eskimiş]

  • Yol

GAİTA (Kelime Kökeni: Arapça ġāʾiṭa)

[isim]

[eskimiş]

  • İnsan dışkısı

GİTAR (Kelime Kökeni: Fransızca guitare)

[isim]

[müzik]

  • Genellikle ahşap gövdeli, perdeli, altı teli olan, telleri parmakla çekilerek veya pena ile vurularak çalınan bir telli çalgı

Birleşik Kelimeler: basgitar

KARGA

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kargagillerden, kanatları geniş, tüyleri kara renkte, tarla ve bahçelere çok zarar veren kuş (Corvus)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karga bok yemeden
  • kargadan başka kuş tanımamak
  • karga gibi
  • karga kekliği taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü şaşırmış
  • karga mandayı babası hayrına bitlemez

Birleşik Kelimeler: kargabeyni, kargaburnu, karga burun, kargabüken, kargadelen, karga düleği, kargasekmez, karga yürüyüşü, alacakarga, alakarga, ıslak karga, karakarga, küçük karga, çeltikkargası, ekin kargası, kestane kargası, leş kargası, teneşir kargası

[isim]

  • Bir şeyin asıl durumunu yitirerek baş aşağı olması

[denizcilik]

  • Yelkenleri toplama

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karga etmek

Birleşik Kelimeler: karga tulumba

KÂGİR (Kelime Kökeni: Farsça kārgīr)

[sıfat]

[mimarlık]

  • Taş veya tuğladan yapılan (yapı), kârgir

    Kâgir ev.

AFAKİ (Kelime Kökeni: Arapça āfāḳī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Gereksiz, önemsiz (söz)

    Biraz afaki sohbetten sonra oradan kalktık. - Ahmet Rasim

  • Bir kaynağa dayanmayan, hayalî

AKTİF (Kelime Kökeni: Fransızca actif)

[sıfat]

  • Etkin, canlı, hareketli, çalışkan, faal

    Farkına varmadan ezbercilikten kurtulup aktif araştırıcı olmuşsunuz. - Haldun Taner

  • Etkili
  • Çalışan, çalışmasını sürdüren

    Hâlâ aktif bir kurumdur.

[isim]

[dil bilgisi]

  • Etken

[isim]

[ekonomi]

  • Bir ticarethanenin, ortaklığın para ile değerlendirilebilen mal ve haklarının tümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aktif rol oynamak

Birleşik Kelimeler: aktif enerji, aktif fiil, aktif güç, aktif metot, aktif taşıma, radyoaktif izotoplar

FİRAK (Kelime Kökeni: Arapça firāḳ)

[isim]

[eskimiş]

  • Ayrılık

FAKAT (Kelime Kökeni: Arapça faḳaṭ)

[bağlaç]

  • Ancak, ama, lakin

    El fenerim de çantanın üstündeymiş sözde fakat göremiyorum. - Adalet Ağaoğlu