TAHMİNCİ Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
TAHMİNCİ harflerini içeren 4 harfli 25 kelime bulunuyor. 4 harfli TAHMİNCİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Tahminci ile başlayan 4 harfli kelimeler. İçinde Tahminci olan 4 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
CHAT11,
İNTİ (Kelime Kökeni: (Kızılderili dillerinden))
- Peru para birimi
İNAT (Kelime Kökeni: Arapça ʿinād)
-
Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim
Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından biri ve ilkidir. - Tarık Buğra
-
Birine karşı çıkma, karşı düşünce ileri sürme
İddia kızışmış, âdeta inat hâlini almıştı. - Ömer Seyfettin
- İnatçı
Ata Sözleri ve Deyimler
- inadım inat olmak
- inadı tutmak
- inat etmek
Birleşik Kelimeler: eşek inadı, gâvur inadı, katır inadı, keçi inadı
ÂMİN (Kelime Kökeni: Arapça āmīn)
- `Öyle olsun, Allah kabul etsin` anlamlarında, duaların arasında ve sonunda kullanılan bir söz
- Amonyaktaki hidrojen yerine, tek değerli hidrokarbonlu köklerin geçmesiyle oluşan ürünlerin genel adı
AMİT (Kelime Kökeni: Fransızca amide)
- Amonyağın hidrojeni yerine bir asit kökünün geçmesiyle oluşan birleşiklerin sınıf adı
İNAM
- Emanet, vedia
İMAN (Kelime Kökeni: Arapça īmān)
- İnanç
-
Güçlü inanç, inan
Kalpleri vatan aşkı ve imanı ile doluydu. - Hüseyin Cahit Yalçın
Ata Sözleri ve Deyimler
- imana gelmek
- imana getirmek
- iman etmek
- iman getirmek
- imanı gevremek
- imanım
- imanına kadar
- imanı yok
Birleşik Kelimeler: iman sahibi, iman tahtası
MİNİ (Kelime Kökeni: Fransızca mini)
- Çok küçük veya kısa
Birleşik Kelimeler: mini etek
MİAT (Kelime Kökeni: Arapça mīʿād)
- Bir şeyin yapılması için tanınan süre
-
Bir şeyin yerine yenisinin verilebilmesi için kabul edilmiş bulunan süre, kullanma süresi
Asker ayakkabısının miadı altı aydır.
Ata Sözleri ve Deyimler
- miadı dolmak
- miadı gelmek
MANİ (Kelime Kökeni: Fransızca manie)
- Kişinin sevinç, güven ve her türlü etkinliğinin normal olmayan bir biçimde arttığı ruh hastalığı
-
Bir şeyin yapılmasını önleyen şey, engel
Kaç zamandır beynimi, kanımı ateşlendiren bu idealimin lezzetini tatmak için her mâniyi çiğneyeceğim. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
Ata Sözleri ve Deyimler
- mâni olmak
-
Genellikle birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri uyaklı olan, daha çok hecenin yedili ölçüsüyle söylenen halk şiiri
Her köyde mâni, türkü söyleyen biri var. - Melih Cevdet Anday
Ata Sözleri ve Deyimler
- mâni düzmek (veya yakmak)
Birleşik Kelimeler: ayaklı mâni
MAİN (Kelime Kökeni: Arapça maʿīn)
- Eşkenar dörtgen
İNCİ
- İstiridye gibi bazı kavkılı deniz hayvanlarının içerisinde oluşan, değerli, küçük, sert, sedef renginde süs tanesi
- Bu tanelerden yapılmış
-
Bu tanelerden oluşan takı
Yalıdaki ev, Dürnev Hanım'ın halılarını, incilerini gözden çıkarmasıyla kurtuldu. - Necati Cumalı
- Yanlışlığı sebebiyle gülünç olan söz veya cümle
Ata Sözleri ve Deyimler
- inci (veya inciler) döktürmek
- inci gibi
Birleşik Kelimeler: inci balığı, inci çiçeği, inci taşı
İCAT (Kelime Kökeni: Arapça īcād)
- Buluş
-
Gerçekmiş gibi gösterme çabası
Bir bahane icadıyla şuradan beş on gün için tüyemez miyiz? - Ercüment Ekrem Talu
Ata Sözleri ve Deyimler
- icat çıkarmak
- icat etmek
Birleşik Kelimeler: gâvur icadı
CAN (Kelime Kökeni: Farsça cān)
- İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık
-
Yaşama, hayat
Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım. - Reşat Nuri Güntekin
-
Güç, dirilik
Her şeyde bu mevsime mahsus bir can, bir dirilik kendini gösteriyordu. - Memduh Şevket Esendal
-
Kişi, birey
Benimle beraber dört canız. - Falih Rıfkı Atay
-
İnsanın kendi varlığı, özü
Sağa sola kaçıştık da, canımızı dar kurtardık. - Nazım Hikmet
-
Gönül
Çirkin bana kurban, ben de güzele / Can sever güzeli, maldan ziyade - Karacaoğlan
-
Bektaşilik ve Mevlevilikte tarikat kardeşi
Şeyh çıkınca oradaki canlar da sırasıyla yürüyüp kapıya gelince dönüp baş kestikten sonra dışarı çıkarlar. - Asaf Halet Çelebi
-
Çok içten, sevimli, sevilen, şirin
Alphonse Daudet ilk gençliğimin can yazarlarından biri idi. - Tarık Buğra
Ata Sözleri ve Deyimler
- cana (veya canına) can katmak
- cana gelecek mala gelsin
- cana kıymak
- can alacak nokta (veya yer)
- can alıp can vermek
- cana minnet saymak (veya bilmek)
- can atmak
- can başına sıçramak
- can baş üstüne
- can beslemek
- can boğazdan gelir (veya geçer)
- can borcunu ödemek
- can bostanda bitmez
- can bulmak
- can cana, baş başa
- can candan şirindir (veya tatlıdır)
- can canın yoldaşıdır
- can cümleden aziz
- can çekişmek
- can çekişmektense ölmek yeğdir
- can çıkmayınca (veya çıkmadan) huy çıkmaz
- candan geçmek
- can dayanmamak
- can derdinde olmak
- can derdine düşmek
- can gelmek
- canı acımak
- canı ağzına (veya boğazına) gelmek
- canı bayılmak
- canı burnuna (veya burnundan) gelmek
- canı burnundan çıkmak
- canı cana ölçmek
- canı canına (veya içine) sığmamak
- canı cehenneme
- canı çekilmek
- canı çekmek
- canı çıkasıca
- canı çıkmak
- canı çıksın!
- canı gelip gitmek
- canı gelmek
- canı gibi sevmek
- canı gitmek
- canı ile oynamak
- canı ile uğraşmak
- canı istemek
- canı isterse
- canı kaymak isteyen mandayı yanında taşır
- canım
- canım ciğerim
- canım dese canın çıksın diyor sanmak
- canımın içi
- canımı sokakta bulmadım
- canına acımamak
- canına değmek
- canına ezan okumak
- canına geçmek (veya işlemek veya kâr etmek)
- canına kastetmek
- canına kıymak
- canına minnet (olmak)
- canına okumak
- canına rahmet
- canına susamak
- canına tak demek (veya etmek)
- canına tükürdüğümün (veya üfürdüğümün)
- canına yandığım (veya yandığımın)
- canına yetmek
- canından bezmek (veya bıkmak veya usanmak)
- canından geçmek
- canını acıtmak
- canını almak
- canını bağışlamak
- canını burnundan getirmek
- canını cehenneme göndermek (veya yollamak)
- canını çıkarmak
- canını dar atmak
- canını dişine almak (veya takmak)
- canının derdine düşmek
- canının içine sokacağı gelmek
- canını sıkmak
- canını sokakta bulmamak
- canını vermek
- canını yakmak
- canın isterse
- canı sağ olsun!
- canı sıkılmak
- canı yanan eşek, attan yüğrük olur
- canı yanmak
- canı yerine gelmek
- canı yok mu?
- can kalmamak
- can kaygısına düşmek
- canlar!
- can olmak
- can sıkmak
- can vermek
- can yakmak
Birleşik Kelimeler: can acısı, can alıcı, can arkadaşı, can bunaltısı, canciğer, can çabası, can damarı, can direği, can dostu, can düşmanı, can eriği, canevi, can feda, canfes, can havliyle, can korkusu, cankulağı, can kurban, cankurtaran, can kuşu, can noktası, can pahasına, can pazarı, can sağlığı, can sıkıntısı, can simidi, cansiparane, can sohbeti, can suyu, can tahtası, can yeleği, can yoldaşı, cana yakın, canı burnunda, canı cebinde, canıgönülden, canı pek, canı sıkkın, canı tatlı, canı tez, canıyürekten, canına düşkün, canla başla, babacan
AHİT (Kelime Kökeni: Arapça ʿahd)
-
Kendi kendine söz vererek bir işi üzerine alma, ant
Ahdim olsun, bu işi yapacağım.
- Antlaşma
- Devir, zaman
Ata Sözleri ve Deyimler
- ahde vefa
- ahde vefa etmek
Birleşik Kelimeler: ahitname, ahdetmek, Ahd-i Atik, Ahd-i Cedit
HAİN (Kelime Kökeni: Arapça ḫāʾin)
-
Hıyanet eden (kimse)
Bu anlayışsızlığa ve bu vatan hainlerine vahvahlanır, acır gibiydiler. - Tarık Buğra
-
Zarar vermekten, üzmekten veya kötülük yapmaktan hoşlanan (kimse)
Siz galip olduğunuz için cesur ve hain görünüyorsunuz. - Aka Gündüz
- Kötü niyeti olan
-
Sitemli bir seslenme sözü
Hain! Biz seninle böyle mi konuşmuştuk?
Birleşik Kelimeler: vatan haini