TABULAŞMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

TABULAŞMAK harflerini içeren 6 harfli 28 kelime bulunuyor. 6 harfli TABULAŞMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BAŞMAL12, BAŞMAK12, ALABAŞ11, MAŞUKA11, ULAŞMA11, BULMAK10, BULAMA10, MAKBUL10, MATBUA10, MAŞALA10, ŞAMATA10, TAŞMAK10, ABLUKA9, BULTAK9, BALAMA9, BATMAK9, MABLAK9, MATBAA9, BALATA8, KALABA8, KABALA8, MUTLAK8, MAKTUL8, TABAKA8, ULAMAK8, ATLAMA7, ATAMAK7, AKLAMA7

ATLAMA

[isim]

  • Atlamak işi

    Acemiliğimi görünce beni atlamaya, oynatmaya kalktılar. - Reşat Nuri Güntekin

  • Belirli bir yerden gerilip hız alarak yapılan sıçrama ile vücudu yerden kesip daha uzak bir yere kondurma veya belli bir yükseklikten aşırma

[spor]

  • Bu biçimde en uzağa atlamak veya en yükseği aşmak amacıyla yarışılan atletizm dalı

Birleşik Kelimeler: atlama beygiri, atlama çizgisi, atlama tahtası, atlama taşı, sırıkla atlama, uzun atlama, üç adım atlama, yüksek atlama, kaplan atlaması

ATAMAK

[-e]

[-i]

  • Birini bir göreve getirmek, tayin etmek

Birleşik Kelimeler: açıktan atamak, asaleten atamak, vekâleten atamak

AKLAMA

[isim]

  • Aklamak işi, ibra

Birleşik Kelimeler: aklama belgesi

BALATA (Kelime Kökeni: Almanca Balata)

[isim]

  • Soğuk ve sıcakta büyük bir sürtünme katsayısına sahip olan, suya ve yağa dayanıklı, yavaş aşınan madde
  • Motorlu araçlarda fren yapmayı sağlayan, tekerlek mili üzerine yerleştirilmiş yarım ay biçimindeki alet

    Bir ara ne olur ne olmaz deyip frenleri, fren balatalarını gözden geçirdik. - Fikret Otyam

KALABA (Kelime Kökeni: Arapça ġalebe)

[isim]

[halk ağzında]

  • Kalabalık

KABALA (Kelime Kökeni: İngilizce cabala)

[isim]

  • Doğaüstü varlıklarla ilişki kurma sanatı

[din bilgisi]

  • Yahudilerde, yazılı olarak konulmuş olan Tanrı kanunlarının yanında, ağızdan ağıza geçen din buyruklarının, İbrani felsefesinin ve efsane yazılarının tamamı

[din bilgisi]

  • Bu öğretinin yandaşlarının tamamı

[zarf]

[ticaret]

  • Götürü, toptan

MUTLAK (Kelime Kökeni: Arapça muṭlaḳ)

[sıfat]

  • Salt

    Eskilerden üstün olmasa da onlar kadar mutlak bir roman yazmak istiyorum. - Halide Edip Adıvar

[felsefe]

  • Kendi başına var olan, hiçbir şeye bağlı olmayan, bağımsız, saltık

[zarf]

  • Kesinlikle

    Hele hükümdar liyakatsizse böyle bir murakabeye mutlak ihtiyaç vardır. - Cemil Meriç

Birleşik Kelimeler: mutlak değer, mutlak mera, mutlak nem, mutlak sıcaklık, mutlak sıfır

MAKTUL (Kelime Kökeni: Arapça maḳtūl)

[sıfat]

  • Öldürülmüş, öldürülen

Ata Sözleri ve Deyimler

  • maktul düşmek (veya olmak)

TABAKA (Kelime Kökeni: Arapça ṭabaḳa)

[isim]

[jeoloji]

  • Katman

    Madenin üzerindeki kalın toprak tabakası kaldırılıyor.

  • Baskı ve yazıda kullanılan, değişik boyutlarda kesilmiş kâğıt
  • Derece

[toplum bilimi]

  • Katman

    Bu insan nehrinin en aşağı tabakası, ipsiz takımıdır. - Salâh Birsel

Birleşik Kelimeler: ağ tabaka, alt tabaka, damar tabaka, saydam tabaka, sert tabaka, sosyal tabaka, üst tabaka, yüksek tabaka, boya tabakası, kaymak tabakası, mantar tabakası, su tabakası

[isim]

  • Cepte taşınan tütün veya sigara kutusu

    Ceviz ağaçlarının altına çökebilir, tabakalarınızdan birer sigara yakabilirsiniz. - Sait Faik Abasıyanık

Birleşik Kelimeler: sigara tabakası

ULAMAK

[-e]

[-i]

  • Eklemek, katmak, ilave etmek

ABLUKA (Kelime Kökeni: İtalyanca abloco)

[isim]

[askerlik]

  • Kuşatma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • abluka altında tutmak
  • abluka etmek (veya ablukaya almak)
  • ablukayı kaldırmak
  • ablukayı yarmak

BULTAK

[isim]

  • Bir ile üç yaş grubu için oluşturulmuş, üzerinde çeşitli biçimlerin ve uygun parçalarının bulunduğu zekâ oyunu

BALAMA

[isim]

[tiyatro]

  • Orta oyununda Rum tipi
  • Karagöz, matiz ve külhanbeyi tipleri tarafından yabancı ülkelerin tiplerine seslenirken kullanılan söz

BATMAK

[nesnesiz]

  • Bir sıvının üstündeyken içine gömülmek

    Sonra hani bir gemimiz batmıştı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Dünya'nın dönüşü dolayısıyla Güneş, Ay ve yıldız ufkun altına inmek

    Güneş renksiz bulutlar altında batıyordu. - Ömer Seyfettin

  • İflas etmek
  • Kirlenmek

    Üstüm başım battı.

[-e]

  • Saplanmak

    Ayağına yolda diken batmıştı. - Osman Cemal Kaygılı

[-e]

  • Tedirgin etmemesi gereken şeyler tedirgin etmek

    Bazı kimselere para batar, sarf edecek yer ararlar.

[-e]

  • Hoşa gitmeyen bir duruma uğramak

    Abdi Bey'in sabırsız, çabuk parlamaya yatkın mizacına karısının tevekkülü ve sakinliği fena hâlde batıyor. - Attila İlhan

  • Yok olmak

[-e]

  • Çökmek

    İçeriye batmış gözleri kadına dikilmişti. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]

  • Daha kötü bir duruma uğramak

[mecaz]

  • Yıkılmak, egemenliği sona ermek

    Bizans kurulduğundan battığı tarihe kadar 1125 sene geçmişti. - Yahya Kemal Beyatlı

[-e]

[mecaz]

  • Dokunmak, incitmek

    Onun her sözü bana batar.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • batan geminin malları bunlar
  • battı balık yan gider

Birleşik Kelimeler: bata çıka, batçık, battıçıktı, gün batımı

MABLAK (Kelime Kökeni: Arapça miblaʿ)

[isim]

[eskimiş]

  • Hamur, merhem, boya vb. şeyleri ezip karıştırarak yoğurmak için kullanılan ve bir ucu ele alınacak biçimde saplı, öbür ucu yassı olan alet
  • Aşure kazanlarını karıştırmakta kullanılan, uzun saplı ve yayvan uçlu tahta kepçe