SIÇANDİŞİ Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

SIÇANDİŞİ harflerini içeren 4 harfli 21 kelime bulunuyor. 4 harfli SIÇANDİŞİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AŞÇI11, AÇIŞ11, İŞÇİ10, İÇİŞ10, DİŞİ9, DİNÇ9, SAÇI9, ŞANS8, ŞASİ8, ÇİNİ7, DANS7, İNŞA7, İNİŞ7, İÇİN7, NAŞİ7, DİNİ6, İNDİ6, NİDA6, SANI6, NİSA5, SİNİ5

NİSA (Kelime Kökeni: Arapça nisā)

[isim]

[eskimiş]

  • Kadın

SİNİ (Kelime Kökeni: Farsça sīnī)

[isim]

  • Üzerinde yemek de yenilebilen, yuvarlak, bakır veya pirinçten büyük tepsi

    Sininin üstünde, çepeçevre tahta kaşıklar ve yerde sini etrafında birer küçük minder dizilmişti. - Ahmet Haşim

DİNÎ (Kelime Kökeni: Arapça dīnī)

[sıfat]

  • Dinle ilgili, din üzerine, dinsel

    Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. - Anayasa

Birleşik Kelimeler: dinî bayram

İNDİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿindī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Herkesçe kabul edilebilecek bir temele bağlanamayıp yalnız bir kişinin kendi kanısına dayanan

    Bizden evvelki zamanların tarihleri hep değilse de ekseriyetle indi vesikalara istinat etmiştir. - Aka Gündüz

NİDA (Kelime Kökeni: Arapça nidāʾ)

[isim]

[eskimiş]

  • Çağırma, bağırma, seslenme

    Baba, 'ya Allah' nidası ile yerinden zorla, oğluna abanarak kalktı. - Refik Halit Karay

[dil bilgisi]

  • Ünlem

SANI

[isim]

  • Sanma durumu veya sonucu, zan, zehap

    Söylediklerimiz, yazdıklarımız, hayatın birtakım konulara bölünmüş olduğu sanısını sürdürüp yalanı berkitmekten başka neye yarar? - Nurullah Ataç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sanısına kapılmak

ÇİNİ (Kelime Kökeni: Farsça çīnī)

[isim]

  • Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve genellikle çiçek resimleriyle bezeli, pişmiş, balçık levha, fayans

    Bizi sarar bir sülüs yazı görsek duvarda / Bize heyecan verir bir parça yeşil çini - Faruk Nafiz Çamlıbel

[sıfat]

  • Sırlı ve süslü, pişmiş balçıktan yapılan

    Çini sobayı gürültü etmemeye çalışarak yakardı. - Refik Halit Karay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çini döşemek

DANS (Kelime Kökeni: Fransızca danse)

[isim]

  • Müzik temposuna uyularak yapılan ve estetik değer taşıyan düzenli vücut hareketleri, raks

    Herkesin içinde dans öğrenmem şık olur. - Peyami Safa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dans etmek

Birleşik Kelimeler: dans salonu, buz dansı, göbek dansı, İspanyol dansı, lambada dansı

İNŞA (Kelime Kökeni: Arapça inşāʾ)

[isim]

  • Yapı kurma, yapı yapma, kurma

    Köprü inşası.

[edebiyat]

  • Düzyazı veya şiir kaleme alma, yazıya dökme

[edebiyat]

  • Düzyazı

[eskimiş]

[dil bilgisi]

  • Dilek kiplerine verilen genel ad

Ata Sözleri ve Deyimler

  • inşa etmek

İNİŞ

[isim]

  • İnme işi
  • Yukarıdan aşağıya gittikçe alçalan eğimli yer, yokuş karşıtı

    İnişte yol uzadıkça uzadı.

[mecaz]

  • Gerileyiş, çöküş

[spor]

  • Araçlı jimnastikte, atlayarak veya hızlanarak araçtan ayrılma durumu

Birleşik Kelimeler: iniş aşağı, iniş çıkış, iniş takımları, yumuşak iniş

İÇİN

[edat]

  • Amacıyla, maksadıyla

    Ukalalık yapmamak için bütün gayretine rağmen yine de o düşündüğünü yapmıştı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Neden ve sonuç belirten bir söz

    Hastanın uykuda olduğunu söylemesi sırf vakit kazanmak içindi. - Reşat Nuri Güntekin

  • -den dolayı, -den ötürü

    Bu büyükşehirde ona ilk hitap eden adam olduğu için ona yüreğini açmak ihtiyacını duyuyordu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Özgü, ayrılmış

    Sizin için bir kitap getirdim.

  • Düşüncesince, kendince, göre

    Bizim için çok enteresan bir şeydi bu yeni icat. - Burhan Felek

  • Hakkında

    Gel gör ki dilimin ucunda kağnı var. Kağnılar için de bir çift sözüm var. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

  • Oranla, göz önünde tutulursa

    Bu şapka senin için büyük.

  • Karşılığında, karşılık olarak

    Bu eşyalar için kaç lira ödediniz?

  • Uğruna, yoluna

    Neler yapmadık şu vatan için. - Orhan Veli Kanık

  • Süre belirten bir söz

    Açık söyleyeyim, size birkaç gün için sığındım. - Aka Gündüz

  • Ant deyimleri yapan bir söz

    Namusum hakkı için. Çocukların başı için.

NAŞİ (Kelime Kökeni: Arapça nāşī)

[zarf]

[eskimiş]

  • Ötürü

    Hastalığından naşi gelemedi.

ŞANS (Kelime Kökeni: Fransızca chance)

[isim]

  • Mantıkla açıklanamayan birtakım rastlantısal olayların nedeni olan güç, baht, talih, felek

    Bir hafta içinde kayıplar ve kazanmalarla şansım değişti. - Refik Halit Karay

  • Bir olayın olabilirliği
  • Bir kimsenin bilgi ve emeğinden çok rastlantı sonucu elde ettiği elverişli durum

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şansa bırakmak
  • şansa kalmak
  • şansı dönmek
  • şansı yaver gitmek
  • şans tanımak

Birleşik Kelimeler: şans oyunu, çifte şans, kör şans

ŞASİ (Kelime Kökeni: Fransızca châssis)

[isim]

  • Motorlu kara taşıtlarının iskelet bölümü
  • Fotoğrafçılıkta içine duyarlı bir cam veya kâğıt konulan, yassı, ışık geçirmez kutu
  • Yapı işlerinde sürme çerçeve

DİŞİ

[sıfat]

[anatomi]

  • Yumurta oluşturan veya yavru doğuran (birey)
  • Erkeği tarafından döllenecek biçimde oluşmuş (hayvan veya bitki)

    Dişi kedi.

[isim]

  • Kadın
  • Girintili ve çıkıntılı olarak bir çift oluşturan nesnelerden girintili olan

    Dişi klişe. Dişi kalıp.

  • Yumuşak, kolay işlenen (maden)

[mecaz]

  • Verimli, doğurgan

[mecaz]

  • Şuh, işveli, çekici

Birleşik Kelimeler: dişi bakır, dişi demir, dişi klişe, dişi organ, erdişi, kızılcadişi