[sıfat]

• Saçları ağarmaya başlamış (erkek)

  Yeni şube reisi, kırk beşlik, ellilik, kıranta, ağzı kalabalık bir adam. - Memduh Şevket Esendal

• İlerlemiş yaşına rağmen bakımlı, özenli (erkek)

  Masanın başında, güneşten yanmış yüzü, sert ve derin çizgilerle dolu, keskin bakışlı, kıranta bir adam oturuyor. - Esat Mahmut Karakurt

• Kırlaşmış (saç, sakal)

  Erkek, tıraşı uzamış kıranta saçlı, kırk yaşlarında bir köylüydü. - Reşat Nuri Güntekin

[isim]

• Karaltı

  Ayın aksi içinden bir karartı geçiyordu. - Ömer Seyfettin

• Kararmış yer, siyahlık

[nesnesiz]

• Temizlenmek

• Katışıksız, arı (I) duruma gelmek

  Arınmış bir dilse çok kez arıtıcıların başarısıdır. - Nermi Uygur

[mecaz]

• Rahatlamak

  Derdini size aktarıp arınmış, sizi zehirleyip bırakmıştır. - Haldun Taner

[-i]

• Temizlemek

• Katışıksız duruma getirmek, tasfiye etmek

[isim]

• Artırmak işi

  Çocuk oyunlarının büyük çoğunluğu gibi heyecanı artırma zamanı geldi. - Ayla Kutlu

• Açık artırma

[nesnesiz]

• Eşek bağırmak

[isim]

• Anırtmak işi

[isim]

• Aktarma işi, nakil

[ruh bilimi]

• Psikoterapide hastanın terapiste ruhsal yapısı üzerinde etkili olmuş deneyim ve ilişkilerini aktarması

[isim]

• Bazı iskambil oyunlarında kullanılması gerekmediğinden bir yana bırakılan kâğıtlar

• Herhangi bir nedenle değerini yitirmiş mal

  Fakat öyle ki ıskartaya verdiği fiyat da öbür firmaların verdiği fiyattan yüksekti. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

• ıskartaya çıkarmak (veya ayırmak)

[isim]

• Kanırmak işi

[isim]

• Karınmak işi

[isim]

[halk ağzında]

• Kuşların tüy değiştirme zamanı

[isim]

[denizcilik]

• Anaforlarda oluşan çevrinti

• Geminin yanından vurarak gemiyi sarsan dalga

[isim]

• Sarı olma durumu

  Bir ütü sarartısına benzer bir sarılıkta, gri renkteydi. - Sait Faik Abasıyanık

[isim]

• Tıkanmak işi

  Sinirlerimin gerginliği, nefesimin tıkanması hâlâ savulmadı. - Sermet Muhtar Alus