SÜTKARDEŞ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

SÜTKARDEŞ harflerini içeren 5 harfli 21 kelime bulunuyor. 5 harfli SÜTKARDEŞ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DÜŞES13, KÜŞAT10, ADRES8, RÜESA8, SÜTRE8, SÜREK8, SÜRAT8, SADET8, ÜSERA8, DEKAR7, KADER7, ASKER6, KARST6, KASET6, KESAT6, SERAK6, TERAS6, KATRE5, RAKET5, REKAT5, TRAKE5

KATRE (Kelime Kökeni: Arapça ḳaṭre)

[isim]

[eskimiş]

  • Damla

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katresi kalmadı (veya yok)

RAKET (Kelime Kökeni: Fransızca raquette)

[isim]

[spor]

  • Masa tenisi, tenis vb. oyunlarda topa vurmak için kullanılan, oval tahta bir kasnağa gerilmiş bir ağla veya lastikle kaplanmış saplı araç, vuraç

REKÂT (Kelime Kökeni: Arapça rekʿat)

[isim]

[din bilgisi]

  • Namazda bir kıyam, bir rükû ve iki secdeden oluşan bölüm

    Öğle namazının kaç rekât olduğunu unutmuş, aklında hiç namaz suresi kalmamıştı. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

TRAKE (Kelime Kökeni: Fransızca trachée)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Soluk borusu
  • Eklem bacaklılarda bulunan özel solunum kanalları

ASKER (Kelime Kökeni: Arapça ʿasker)

[isim]

  • Orduda görev yapan erden generale kadar herkes

    Adına ve şimdi gördüğüm şahsiyetine zaten hayran olduğum büyük askerin bu alakası beni heyecana düşürmüştü. - İbrahim Alâeddin Gövsa

  • Askerlik görevi veya ödevi

    Askerden dönmek.

  • Er

    Dışarıda kolları kırmızı beyaz işaretli askerlerin taşıdığı boş sedyeler süratle uzaklaşıyor. - Nazım Hikmet

[sıfat]

  • Topluluk düzenine saygısı olan, disiplinli

    Asker adam.

[sıfat]

  • Yurdunu iyi koruyan, kahraman özelliği taşıyan

    Asker millet.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • asker çıkarmak
  • askere alınmak
  • askere çağrılmak
  • askere gitmek
  • asker etmek (veya eylemek)
  • asker gibi
  • asker olmak

Birleşik Kelimeler: asker hastanesi, asker kaçağı, asker ocağı, asker tayını, kazasker, serasker, yedek asker, hassa askeri

KARST (Kelime Kökeni: Almanca Karst)

[isim]

[jeoloji]

  • Kayaçların erimesiyle yer altı akıntıları olan, kireç taşı ve dolomit bölgesi

KASET (Kelime Kökeni: Fransızca cassette)

[isim]

  • İçinde, görüntü ve seslerin kaydedildiği, gerektiğinde yeniden kullanılmasını sağlayan bir manyetik şeridin bulunduğu küçük kutu

Birleşik Kelimeler: kasetçalar, manyetik kaset, videokaset

KESAT (Kelime Kökeni: Arapça kesād)

[isim]

  • Alışverişte durgunluk

    Bugünlerde alışveriş de kesat. - Nabizade Nâzım

  • Yokluk, kıtlık

SERAK (Kelime Kökeni: Fransızca sérac)

[isim]

[coğrafya]

  • Dik yerlerden inen buzullarda, derin yarılmalar sebebiyle buz parçalarının koparak aşağıya düşmesi

TERAS (Kelime Kökeni: Fransızca terrasse)

[isim]

  • Bir yapının damında çevresi, üstü açık yer, ayazlık, taraça

    Ayrıca denize bakan bir de büyük terası vardı. - Çetin Altan

  • Damın, genellikle çamaşır sermeye yarayan ve üstü çinko ile döşeli bulunan düz bölümü, tahtaboş

[coğrafya]

  • Seki

DEKAR (Kelime Kökeni: Fransızca décare)

[isim]

[matematik]

  • 1000 m² değerinde yüzey ölçü birimi

    Dekar, hektarın onda biri değerindedir.

KADER (Kelime Kökeni: Arapça ḳader)

[isim]

  • Yazgı

    Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor / Lakin vatandan ayrılışın ızdırabı zor - Yahya Kemal Beyatlı

[mecaz]

  • Genellikle kaçınılmaz kötü talih

    Esen rüzgâr siliyor alnımdan kaderimi / Okşuyor saçlarımı, yüzümü, ellerimi - Enis Behiç Koryürek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kadere boyun eğmek
  • kader olmayınca kadir bilinmez

Birleşik Kelimeler: kader birliği, kader çizgisi, hasbelkader, karınca kaderince

ADRES (Kelime Kökeni: Fransızca adresse)

[isim]

  • Bir kimsenin oturduğu yer, bulunak

    Mektuplar gelir adreslerine / Şenyuva Apartmanı bodrum katı - Orhan Veli Kanık

  • Kurum veya kuruluşun bulunduğu yer

[mecaz]

  • Bir kimsenin sık olarak gittiği yer

[mecaz]

  • Hedef gösterilen yer

    Mühim hadiselerin yanı sıra, acil durumların da şaşmaz adresiydi Celâl. - Elif Şafak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • adres bırakmak (veya vermek)
  • adres göstermek

Birleşik Kelimeler: adres defteri, adres kartı, adres kitabı, adres makinesi, adres rehberi

RÜESA (Kelime Kökeni: Arapça ruʾesā)

[isim]

[eskimiş]

  • Başkanlar

SÜTRE (Kelime Kökeni: Arapça sutre)

[isim]

  • Perde, örtü
  • Evde veya açık alanda namaz kılarken öne konulan nesne

[askerlik]

  • Düşman gözünden ve ateşinden korunmaya yarar doğal veya yapma siper