SÜRÜKLETMEK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

SÜRÜKLETMEK harflerini içeren 6 harfli 41 kelime bulunuyor. 6 harfli SÜRÜKLETMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

SÜRÜME12, KÜRÜME11, KÜSLÜK11, KÜSKÜT11, SÜTLÜK11, SÜRTÜK11, TÜMLÜK11, ÜSTLÜK11, ÜTÜLME11, ÜSKÜRE11, ÜRÜMEK11, KÜRKLÜ10, KÜSMEK10, KÜTLÜK10, KÜKÜRT10, KÜLTÜR10, SÜMTER10, SÜRTME10, SÜRMEK10, TÜMSEK10, KÜREME9, TÜREME9, TÜMLER9, ÜREMEK9, ÜRETME9, ÜRKMEK9, KERMES8, KESMEK8, MESLEK8, METRES8, SERMEK8, SEKMEK8, SEKLEM8, EKSTRE7, KERKES7, KERTME7, KESRET7, KESTEL7, MERTEK7, SEKTER7, TELEKS7

EKSTRE (Kelime Kökeni: Fransızca extrait)

[isim]

  • Öz(I)

[ticaret]

  • Hesap özeti

[kimya]

  • Özüt

KERKES (Kelime Kökeni: Arapça kerkes)

[isim]

[eskimiş]

[hayvan bilimi]

  • Akbaba

KERTME

[isim]

  • Kertmek işi
  • Çentik

Birleşik Kelimeler: beşik kertme

KESRET (Kelime Kökeni: Arapça kes̱ret)

[isim]

[eskimiş]

  • Çok olma durumu, çokluk

KESTEL

[isim]

  • Bursa iline bağlı ilçelerden biri

MERTEK

[isim]

  • Yapıda kullanılan dört köşe veya yuvarlak, kalınca ağaç

    Küçük oğul, koltuğundaki bir tutam merteği bir kenara attıktan sonra, dut dalı bunlar, dedi. - Orhan Kemal

SEKTER (Kelime Kökeni: Fransızca sectaire)

[sıfat]

  • Başkalarının siyasi, dinî vb. düşüncelerine, inançlarına karşı çıkan, katı ve hoşgörüsüz davranan (kimse)
  • Katı, hoşgörüsüz (düşünce, tutum)

TELEKS (Kelime Kökeni: Fransızca télex)

[isim]

  • Telsiz ve telem araçlarına uzaktan haber yazdırma düzeni

KERMES (Kelime Kökeni: Fransızca kermesse)

[isim]

  • Bir derneğe, bir çalışmaya yardım sağlamak amacıyla genellikle açık havada satış yapılarak gelir sağlanan toplantı
  • Küçük şehirlerde bayram veya panayır günlerinde yapılan eğlenceli toplantı

KESMEK

[-i]

  • Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak

    İpi kesmek.

  • Dibinden ayırmak

    Ağaçları kesmek. Dalları kesmek.

  • Düzgün parçalara ayırmak

    Eti kesmek. Patatesi kesmek.

  • Kesici bir araçla yaralamak

    Nasıl sol elimle sağ elimi kesip biçeceğim? - Reşat Nuri Güntekin

[nesnesiz]

  • Ucunu almak

    Saç kesmek. Tırnak kesmek.

[nesnesiz]

  • Hayvanın başını gövdesinden ayırmak, boğazlamak

    Koyun kesmek. Tavuk kesmek.

  • Son vermek, gidermek

    Bu ilaç baş ağrısını keser.

  • Ara vermek

    Bu üç zavallı bizden rahatsız oldular ve derslerini keserek çekildiler. - Memduh Şevket Esendal

  • Bir şeyden yoksun bırakmak, vermemek

    Yardımı kestiler. Ücreti ödemeyince telefonu kestiler.

  • Akımı durdurmak

    Şimdi belediye ile anlaşamayan müteşebbis cereyanı kesmiş. - Sait Faik Abasıyanık

  • Belirtmek, kararlaştırmak

    Gününü daha kesmedik.

[nesnesiz]

[-den]

  • Verilecek şeyin bir bölümünü alıkoyup vermemek

    Ücretinden beş lira kesmişler.

  • Para basmak
  • Azaltmak, güçleştirmek

    Rüzgâr geminin yolunu kesiyor.

  • İskambil kâğıtlarında destenin üzerinden bir bölümünü kaldırıp öte yana koymak
  • Geçişi önlemek

    Yolu kesmek.

[nesnesiz]

  • Susmak

    Kes artık yeter!

  • Hasta organı ameliyatla almak
  • Bölmek, ayırmak

    Bulvarı kesen küçük sokaklardan biri.

  • Yazıyı, filmi kısaltmak

[nesnesiz]

[argo]

  • Uydurmak, yalan söylemek
  • Rüzgâr, soğuk vb. çok etkili olmak

    Rüzgâr yüzümü kesiyor.

[mecaz]

  • Birini yermek, kötülemek

    Hiç değil beni kesmeden edemez o. - Orhan Kemal

[mecaz]

  • Karşı cinsten birisini sürekli olarak süzmek, dikkatli bir biçimde bakmak

[mecaz]

  • Vahşice öldürmek

[spor]

  • Oyuncuyu takım kadrosuna almamak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kesip atmak
  • kesip biçmek
  • kes parmağını çık pazara, merhem buyuran çok olur
  • kestiği tırnak olamamak

Birleşik Kelimeler: kesyap, kesyapıştır, ateşkes

MESLEK (Kelime Kökeni: Arapça meslek)

[isim]

  • Belli bir eğitim ile kazanılan, sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş

    Araya giren yıllar zarfında meslekten kopunca eski arkadaşlarıyla ünsiyeti de kopmuştu. - Osman Aysu

  • Uğraş

[felsefe]

  • Öğreti

[felsefe]

  • Dizge

[eskimiş]

  • Çığır, okul, ekol

    Edebî meslekler.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mesleğinin eri (veya erbabı) olmak
  • meslek edinmek

Birleşik Kelimeler: meslek içi eğitim, meslek yaşamı, serbest meslek

METRES (Kelime Kökeni: Fransızca maîtresse)

[isim]

  • Evli bir erkekle nikâhsız yaşayan kadın, kapama, kapatma, zamazingo

    Zeytinyağı tüccarı kekremsi bir minnetle baktı metresine. - Elif Şafak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • metres tutmak

SERMEK

[-e]

[-i]

  • Kurutmak için asmak

    Kar gibi çamaşırları serip eve döndü. - Oktay Rifat

  • Göstermek amacıyla asmak veya yaymak

    Çeyiz sermek.

  • Düz bir yere yaymak

    Üzüm sermek. Bulgur sermek.

  • Açarak yaymak veya döşemek

    Çerçeveli çerçevesiz bir sürü fotoğraf çıkarıp masanın üzerine serdi. - Aka Gündüz

  • Boylu boyunca yere yatırmak, düşürmek veya hırpalamak

    Onun için bir an önce leşlerini köpek leşi gibi İstanbul'un çamurlu kaldırımlarına sermek zamanı gelmişti. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]

  • Boşlamak, savsaklamak

Birleşik Kelimeler: sere serpe

SEKMEK

[nesnesiz]

  • Tek veya iki ayak üzerinde sıçramak

    Evden yola, yoldan eve varabilmek için evvelce yerleştirilmiş iri kayalar üzerinde sekmek gerekirdi. - Haldun Taner

  • Tek veya iki ayak üzerinde sıçrayarak ilerlemek
  • Atılan bir nesne bir yere dokunduktan sonra sıçrayarak gitmek

    Taş seke seke gözden kayboldu.

  • Bir yere, bir cisme çarparak yön değiştirmek

    Mermi sekti.

  • Aralık vermek

    Hastanın ateşi bir gün bile sekmedi.

Birleşik Kelimeler: kargasekmez

SEKLEM

[isim]

[halk ağzında]

  • Kıldan, yünden dokunmuş çuval

[sıfat]

  • On batman (un, vb.)