SÜRTÜŞTÜRME Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

SÜRTÜŞTÜRME harflerini içeren 4 harfli 21 kelime bulunuyor. 4 harfli SÜRTÜŞTÜRME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Sürtüştürme ile başlayan 4 harfli kelimeler. İçinde Sürtüştürme olan 4 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

ÜŞME10, RÜŞT9, SÜRÜ9, ŞEMS9, MÜRT7, SÜET7, SÜRE7, TEŞT7, ÜTME7, ÜSTE7, ÜREM7, ETÜT6, MEST6, SEMT6, TÜRE6, MERT5, REST5, STER5, SERT5, TEST5, TERS5

MERT (Kelime Kökeni: Farsça merd)

[sıfat]

  • Yiğit

    Merttir, yiğittir, yüreği de bileği de pektir. - Tarık Buğra

  • Sözünün eri, güvenilir (kimse), erkek

Birleşik Kelimeler: merdikıpti, civanmert

REST (Kelime Kökeni: Fransızca reste)

[isim]

  • Pokerde, bir oyuncunun önündeki paranın tümü

[mecaz]

  • Karşı çıkış

Ata Sözleri ve Deyimler

  • rest çekmek
  • resti görmek

STER (Kelime Kökeni: Fransızca stère)

[isim]

  • Yığın durumundaki yakacak odun için kullanılan, bir metreküpe eşit hacim ölçüsü birimi

SERT (Kelime Kökeni: Farsça serd)

[sıfat]

  • Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı

    Sert tahta.

  • Esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen

    Tabakanın sert yaylı kapağını tak diye kapatıyor. - Tarık Buğra

  • Kolay dayanılmayan, zor katlanılan, etkili, yumuşak karşıtı

    Sert iklim. Sert hava.

  • Güçlü kuvvetli

    Kapıyı kapadı, döndü, sert adımlarla ilerledi. - Memduh Şevket Esendal

  • Sarsıcı niteliği olan, çarpıcı, keskin, hafif karşıtı

    Sert şarap. Sert tütün.

  • Bağışlaması, hoşgörüsü olmayan

    Birçokları beni dik ve sert olduğum için belki sevmiyorlardı. - Memduh Şevket Esendal

  • Gönül kırıcı, katı, ters

[zarf]

  • Gönül kırıcı, katı, ters bir biçimde

    Ben de ona bile bile sert çıkıştım. - Ahmet Kabaklı

[mecaz]

  • Hırçın, öfkeli, hiddetli

    Zaten Atatürk'ün ne vakit öfkesine kapılarak herhangi bir kimseye karşı herhangi bir sert harekette bulunduğunu kim hatırlar? - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]

  • Titizlikle uygulanan, sıkı

    Sert bir yönetim.

[dil bilgisi]

  • Ciğerlerden gelen havanın ağız boşluğundaki tam kapalı veya yarı kapalı engellere çarpmasıyla oluşan (ünsüz), titreşimsiz, süreksiz, ötümsüz, tonsuz, sedasız

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sert çıkmak

Birleşik Kelimeler: sert buğday, sert damak, sert doku, sert su, sert tabaka, sert ünsüz, sert zar, tatlı sert

TEST (Kelime Kökeni: İngilizce test)

[isim]

  • Bir kimsenin, bir topluluğun doğal veya sonradan kazanılmış yeteneklerini, bilgi ve becerilerini ölçmeye ve anlamaya yarayan sınama

[eğitim bilimi]

  • Doğru cevabın seçenekler arasından bulunmasına dayanan bir sınav türü

    O gün üniversite test sınavında kazanamadığını öğrenmiştir. - Haldun Taner

[biyoloji]

[fizik]

  • Biyolojik bir işlevi veya değişmez bir niteliği incelenen bireyin tepkisini, örnek olarak alınan normal bireyinkiyle karşılaştırarak ölçmeye ve değerlendirmeye yarayan yoklama

[tıp]

  • Bir hastalığın varlığını ve niteliğini anlamak için yapılan laboratuvar araştırması

Ata Sözleri ve Deyimler

  • test etmek

Birleşik Kelimeler: gebelik testi, kalibrasyon testi, kurbağa testi, tüberkülin testi, zekâ testi

TERS

[sıfat]

  • Gerekli olan duruma karşıt, zıt

[isim]

  • Bir şeyin içe gelen yanı, arkası

    Elinin tersiyle küçük bir tokat vurmuştu. - Çetin Altan

[isim]

  • Kesici bir aletin kesmeyen yanı

    Kollarına bıçağın tersiyle birkaç tane vurmuşlar. - Memduh Şevket Esendal

[mecaz]

  • Uygun olmayan, elverişsiz, münasebetsiz

    Ters sözlerinle, fazilet iddialarınla beni hırpalama. - Hüseyin Cahit Yalçın

[mecaz]

  • Gönül ve cesaret kırıcı, huysuz, sert

    Ters adamın işi de ters gider. - Memduh Şevket Esendal

[isim]

[mecaz]

  • Bir şeyin aksi, karşıtı

    Anlattığının tersi anlaşılınca utandı.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ters anlamak
  • ters düşmek
  • ters gitmek
  • tersi dönmek
  • tersinden okumak
  • tersine çevirmek
  • tersine dönmek
  • tersine gitmek
  • ters tarafından kalkmak

Birleşik Kelimeler: ters açı, ters baskı, tersbeşik, ters düz, ters evirme, ters pers, ters ters, ters yüz, şeytantersi

[isim]

  • Hayvan pisliği

ETÜT (Kelime Kökeni: Fransızca étude)

[isim]

  • Herhangi bir konuda yapılan inceleme, araştırma
  • Ön çalışma
  • Belli bir konuyu inceleyen, araştıran eser veya yazı
  • Öğrencilerin, bir belletmenin gözetimi, denetimi altında ders çalışmaları, mütalaa, müzakere

    Dersleri yarım kulak dinliyor, etütlerde uzun uzun mektuplar yazıyordu. - Çetin Altan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • etüt etmek

Birleşik Kelimeler: etüt odası

MEST (Kelime Kökeni: Farsça mest)

[sıfat]

  • Sarhoş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mest etmek
  • mest olmak

Birleşik Kelimeler: sermest

[isim]

  • Üzerine mesh edilebilen, kısa konçlu, hafif ve yumuşak bir ayakkabı türü

SEMT (Kelime Kökeni: Arapça semt)

[isim]

  • Şehirde yerleşim bölgesi, yaka

    Gölgesinde bir semti barındıran gürbüz bir çınarın yıldırımla vurulmasına bile güç dayanılır. - İbrahim Alâeddin Gövsa

  • Yan, taraf, cihet, yön

Ata Sözleri ve Deyimler

  • semtine uğramamak

Birleşik Kelimeler: semtürreis, kenar semt

TÜRE

[isim]

  • Adalet

MÜRT (Kelime Kökeni: Farsça murd)

[sıfat]

  • Ölmüş (hayvan)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mürt olmak

SÜET (Kelime Kökeni: Fransızca suède)

[isim]

  • Yumuşak, yüzü ince havlı bir deri türü, podösüet

SÜRE

[isim]

  • Bir olayın başı ile sonu arasında geçen zaman parçası, zaman aralığı, zaman bölümü, müddet

    Hükümdar gibi davrandığınız sürece hükümdar sayılırsınız. - Turan Oflazoğlu

Birleşik Kelimeler: süre aşımı, süreölçen, süreölçer, süre ölçümü, süre sonu, süreyazar, bir süre, ek süre, bekleme süresi, bekletme süresi

TEŞT (Kelime Kökeni: Farsça ṭaşt)

[isim]

[halk ağzında]

  • Çamaşır leğeni

ÜTME

[isim]

  • Ütmek işi
  • Ateşte kızartılmış taze buğday veya mısır