SÜREÖLÇEN Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
SÜREÖLÇEN harflerini içeren 4 harfli 23 kelime bulunuyor. 4 harfli SÜREÖLÇEN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
ÖÇLÜ15,
EREN
-
Ermiş
Bu adam vaktinin en büyük erenlerindendi. - Ömer Seyfettin
- Olağanüstü sezgileriyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimse
Ata Sözleri ve Deyimler
- erenlerin sağı solu (belli) olmaz
Birleşik Kelimeler: alperen
NERE
-
Hangi yer?
Buranın nere olduğunu biliyor musunuz? Bu, nerenin resmi?
- Hangi taraf?
-
Hangi organ?
Nereniz ağrıyor?
Ata Sözleri ve Deyimler
- ... nere ... nere
REEL (Kelime Kökeni: Fransızca réel)
- Gerçek
ESER (Kelime Kökeni: Arapça es̱er)
-
Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt
Boğaziçi doğrudan doğruya Türklerin eseridir. - Yahya Kemal Beyatlı
-
Yayın, kitap, yapıt
Bütün özlediğim eserlerle bir kütüphane yapabilsem artık yapılacak bir iş kalmayacak. - Halit Ziya Uşaklıgil
-
İz, işaret, im
Yüzünde biraz önceki elemden, kızgınlıktan, çaresizlikten eser yoktu. - Ayşe Kulin
-
Soyut kavramlarda belirti
Acaba, bir yolunu bulup bir talih eseri olarak gidemez miydik? - Azra Erhat
Ata Sözleri ve Deyimler
- eser kalmamak
Birleşik Kelimeler: eser miktarda, esericedit, başeser, edebî eser, neveser, şaheser, tarihî eser, yazma eser, sanat eseri, saz eseri, tesadüf eseri, eski eserler
ESEN
- Ruhsal ve bedensel olarak sağlıklı, sıhhatli, salim
Ata Sözleri ve Deyimler
- esen kalmak
Birleşik Kelimeler: sağ esen
ESRE
- Arap harfli metinlerde bir ünsüzün ı, i seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, kesre
ENSE
-
Boynun arkası
Kendine geldiğinde ensesinde müthiş bir ağrı vardı. - Ayşe Kulin
-
Art, arka
Saydığın üç iskelenin ensesindeki İsmail Ağa'nın dükkânı, en emin emanetçi idi. - Sermet Muhtar Alus
Ata Sözleri ve Deyimler
- ense kulak yerinde olmak
- ensesinde boza pişirmek
- ensesine binmek
- ensesine yapışmak
- ense yapmak
- enseyi karartmak
Birleşik Kelimeler: ense çukuru, ense kökü, ensesi kalın, elense
LENS (Kelime Kökeni: İngilizce lens)
- Gözün saydam tabakasının üzerine doğrudan uygulanan, görmeyi düzeltici mercek, kontak lens
- Mercek
Birleşik Kelimeler: kontak lens
SERE
- Açık duran başparmağın ucundan işaret parmağının ucuna kadar olan uzaklık, sele
SELE (Kelime Kökeni: Arapça selle)
-
Yayvan, genişçe sepet
İş önlükleri bağlandı, sele denilen hasır sepetlerle tarlaya dalındı. - Orhan Kemal
Birleşik Kelimeler: sele zeytini
- Bisikletin oturulacak yeri
- Sere
SENE (Kelime Kökeni: Arapça sene)
-
Yıl
Önde zeytin ağaçları, arkasında yâr / Sene 1946 / Mevsim sonbahar - Bedri Rahmi Eyuboğlu
Birleşik Kelimeler: seneidevriye, seneikebise, sittinsene, yeni sene
ÜLEN
-
Ulan
Ülen, haddini bilmez bastıbacak, emir vermek sana mı kaldı? - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
ÇENE (Kelime Kökeni: Farsça çāne)
-
Canlılarda baş bölümünde yer alan, kemik veya kıkırdak ile desteklenen, altlı üstlü dişleri taşıyan ve ağzın kapanıp açılmasını sağlayan kasları üzerinde barındıran iki parçaya verilen ad
Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu. - Halide Edip Adıvar
- Mengene, kerpeten vb. araçların eşyayı sıkıştıran karşılıklı iki parçasından her biri
- Baş bodoslamasının omurga ile birleştiği yer, çarık
-
Çok konuşma huyu, gevezelik
Sende de çene var ha!
- Köşe
Ata Sözleri ve Deyimler
- çene çalmak
- çenen tutulsun!
- çene patlatmak
- çenesi açılmak
- çenesi atmak
- çenesi durmamak
- çenesi düşmek
- çenesi kilitlenmek
- çenesine vurmak
- çenesini açmak
- çenesini açtırmak
- çenesini bağlamak
- çenesini bıçak açmamak
- çenesini dağıtmak
- çenesini kapatmak
- çenesinin bağı çözülmek
- çenesini tutmak
- çenesi oynamak
- çene yarıştırmak
- çene yetiştirmek
- çene yormak
Birleşik Kelimeler: çene çukuru, çene kavafı, çene yarışı, çene yarıştırma, çenesi düşük, çenesi kuvvetli, çeneye kuvvet, alt çene, çalçene, ökçe çene, üst çene
LEÇE
- Taşlı tarla
SÜRE
-
Bir olayın başı ile sonu arasında geçen zaman parçası, zaman aralığı, zaman bölümü, müddet
Hükümdar gibi davrandığınız sürece hükümdar sayılırsınız. - Turan Oflazoğlu
Birleşik Kelimeler: süre aşımı, süreölçen, süreölçer, süre ölçümü, süre sonu, süreyazar, bir süre, ek süre, bekleme süresi, bekletme süresi