SÜMSÜKGİLLER Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

SÜMSÜKGİLLER harflerini içeren 6 harfli 22 kelime bulunuyor. 6 harfli SÜMSÜKGİLLER kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GÜMRÜK15, GÜRLÜK14, GÜLLÜK14, GÜLMEK13, SÜMSÜK13, GÜRLEK12, SÜRÜME12, GİRMEK11, GEMLİK11, KÜRÜME11, SÜSMEK11, ÜSKÜRE11, ÜRÜMEK11, SÜRMEK10, KÜMELİ9, SÜRELİ9, ÜREMİK9, ESKRİM8, MİKSER8, SİLMEK8, SİLKME8, SESLİK8

ESKRİM (Kelime Kökeni: Fransızca escrime)

[isim]

[spor]

  • Dürtücü kılıç, kesici kılıç ve delici kılıç adı verilen silahlarla yapılan spor, kılıç oyunu

MİKSER (Kelime Kökeni: İngilizce mixer)

[isim]

[teknik]

  • Çırpıcı
  • Karmaç

SİLMEK

[-i]

  • Bir şeyin ıslaklığını gidererek kuru duruma getirmek

    Terlemiş gibi alnını elinin tersiyle sildi. - Ömer Seyfettin

[nesnesiz]

  • Üzerine genellikle bir bez sürterek tozlarını, kirlerini almak veya parlatmak

    Türküler çağırarak tahta siliyorlar. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Bir yazı, çizgi vb.ni kazıyarak veya sürterek yok etmek

    Daktilo yanlışlarını iğneyle kazıyarak sildi.

  • Tahta malzemeyi makineyle düzgün ve pürüzsüz hâle getirmek

[-i]

[-den]

  • Üzerini çizerek atmak, yok etmek

    Defterden adını silmişler.

[mecaz]

  • İlişkisini koparmak, yok saymak

[-i]

[-den]

[mecaz]

  • Üstünlük göstererek o alanda üstün olanları ikinci plana atmak

    Takımı sahadan silmek.

[mecaz]

  • Ortadan kaldırmak, yok etmek veya gidermek

    Senin gözlerin gönlümü dolduran kara düşünceleri silecek, beni korkulardan kurtaracaktır. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • silip atmak
  • silip süpürmek

Birleşik Kelimeler: sil baştan

SİLKME

[isim]

  • Silkmek işi
  • İri doğranmış kabak, patlıcan vb. sebzelerle yapılan et yemeği

    Patlıcan silkmesi.

[spor]

  • Halterde ayakları açarak halteri önce omuz üstüne sonra baş üstüne, dirsekleri bükmeden kaldırma biçimi

SESLİK

[isim]

  • Her tür sesli belgenin saklandığı yer

KÜMELİ

[sıfat]

  • Kümesi olan
  • Birikmiş, katılmış, kümülatif

SÜRELİ

[sıfat]

  • Belirli aralıklarla yapılan, çıkan, mevkut, periyodik

    Süreli yayın.

Birleşik Kelimeler: uzun süreli film

ÜREMİK (Kelime Kökeni: Fransızca urémique)

[sıfat]

  • Üremiyle ilgili olan

SÜRMEK

[-e]

[-i]

  • Yönetip yürütmek, sevk etmek
  • Devam etmek

    Yenilenmesine karar verilen Meclisin yetkileri, yeni Meclisin seçilmesine kadar sürer. - Anayasa

  • Önüne katıp götürmek

    Koyunları sürmek.

  • Uzatmak, ileri doğru itmek

    Kahveyi ısıtıyor, suyu dolduruyor, cezveyi sürüyor, fincanı boşaltıyor. - Memduh Şevket Esendal

  • Dokundurmak, değdirmek

    Yüzümü saçlarına sürmek için başımı eğdim. - Hüseyin Cahit Yalçın

  • Oturduğu, bulunduğu yerden, ülkeden ceza olarak başka bir yer veya ülkeye göndermek, nefyetmek

    Mütarekede İngilizler onu Malta'ya sürdüler. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Bir maddeyi bir yüzey üzerine ince bir tabaka olarak yaymak, dökmek, serpmek

    Avucuna doldurup kokluyor; ensesine, şakaklarına, boynuna sürüyor. - Refik Halit Karay

[ticaret]

  • Bir malı satışa sunmak, piyasaya çıkarmak

    Satılamayan ne kadar bayat, bozuk mal varsa pansiyonerlere sürerler. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Yasal olmayan yolla piyasaya para çıkarmak

[-i]

  • Herhangi bir durum içinde bulunmak

    Dört duvar arasında bir memur hayatı sürüyordu. - Yusuf Ziya Ortaç

[-i]

  • Pulluk veya sabanla toprağı işlemek

    Öküzünün biri ölünce tarlasını süremedi. - Ömer Seyfettin

[nesnesiz]

  • Olmaya devam etmek

    Baygınlığım ne kadar sürdü bilmiyorum. - Aka Gündüz

[nesnesiz]

  • Zaman geçmek

    Çok sürmez, her şey düzelir.

[nesnesiz]

  • Zaman almak

    Her odanın ziyareti bir saat sürmüştü. - Ahmet Haşim

[bitki bilimi]

  • Bitki, ot yetişip ortaya çıkmak, bitmek, yeşermek

    Bu gölgeli yerlerde otlar bütün bir yaz mevsimi yeniden yeniye sürer, rutubetli toprakta bir bir arkasına yoncalar fışkırır, çayırlar kabarırdı. - Refik Halit Karay

[nesnesiz]

  • Olağandan daha çok, daha sık ve sulu dışkı çıkarmak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sürüp gelmek
  • sürüp gitmek

Birleşik Kelimeler: süreduran, süredurum, süregelmek, sürer durum, kuyruksüren

GİRMEK

[-e]

  • Dışarıdan içeriye geçmek

    Birlikte kiliseden içeri giriyoruz, ben topallıyorum. - Adalet Ağaoğlu

  • Sığmak

    Elim bu eldivene girmiyor.

  • Katılmak

    Bugün edebiyat imtihanına girdim. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Almak, fethetmek

    Ordularımız İstanbul'a girdiler. - Memduh Şevket Esendal

  • İncelemek, ayrıntılara inmek
  • Girişmek, başlamak

    Kaçırdım gene ipin ucunu, bir türlü konuya giremiyorum. - Nurullah Ataç

  • Bulaşmak

    Koyunlara kelebek hastalığı girdi.

  • Sulu bir şeyin veya su dolu bir yerin içine batmak veya dalmak

    Denize girmek. Ceketinin ucu tabağa giriyor.

[nesnesiz]

  • Zaman anlamlı kavramlar için gelmek

    İlkbahar girdi.

  • Ağrı, sancı başlamak, saplanmak
  • Yeni bir duruma geçmek, dönüşmek

    Göğün morlaşan kenarı eriyor, menekşe rengine giriyordu. - Ömer Seyfettin

  • İyice anlamak, iyice bilmek
  • Kavgaya tutuşmak
  • Erişmek, ulaşmak

    Yirmisine girdi.

  • Bir şeyin yapımında, birleşiminde yer almak

    Tuz genellikle her yemeğe girer.

  • Yazılmak, başlamak

    Okula girdi.

  • Yemek yemek
  • Yüklenmek

[hukuk]

  • Tecavüz etmek, geçmek

    Komşu, tarlamıza beş metre girdi.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • girecek delik aramak
  • girip çıkmak

GEMLİK

[isim]

  • Bursa iline bağlı ilçelerden biri

KÜRÜME

[isim]

  • Kürümek işi

SÜSMEK

[-i]

  • Boynuzlu hayvan boynuzu ile vurmak, tos vurmak

    Koç çocuğu süsmüş.

ÜSKÜRE

[isim]

[halk ağzında]

  • Topraktan veya madenden yapılmış çorba tası, çukur çanak

ÜRÜMEK

[nesnesiz]

  • Havlamak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ürüyen köpek ısırmaz