SÖZGÖTÜRMEZ Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler
SÖZGÖTÜRMEZ harflerini içeren 3 harfli 33 kelime bulunuyor. 3 harfli SÖZGÖTÜRMEZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
GÖZ16,
RET (Kelime Kökeni: Arapça redd)
-
Uygun bulmama, geri çevirme, kabul etmeme
Dostundan ve ötekilerden kuvvetli bir ret bekliyordu. - Peyami Safa
-
Aile bireylerinden birinin sorumluluğunu üstünden atma, varlığını tanımama, aileden saymama
Evlatlıktan ret.
Birleşik Kelimeler: reddedilmek, reddetmek, reddeylemek, reddihâkim, reddimiras, reddolunmak
TER
-
Derinin gözeneklerinden sızan, kendine özgü bir kokusu olan, yapışkan, renksiz, tuzlu sıvı, arak (I)
O kadar sırsıklam ter içinde idi ki cesaret edemedi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Ata Sözleri ve Deyimler
- ter alıştırmak
- ter atmak
- ter basmak
- ter boşanmak
- ter dökmek
- tere batmak
- terini soğutmak
Birleşik Kelimeler: ter bezi, alın teri, ayak teri, ecel teri
MET (Kelime Kökeni: Arapça medd)
-
Kabarma
Bir met zamanı gökyüzü kurşunla örtülü / Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi - Yahya Kemal Beyatlı
Birleşik Kelimeler: metcezir
- Çelik çomak oyununda kullanılan değnek parçası
- Bu oyunda kullanılan, 10-15 santimetre uzunluğundaki değnek
SER (Kelime Kökeni: Farsça ser)
- Baş, kafa
-
Başkan, reis
Sertabip. Sermürettip.
Ata Sözleri ve Deyimler
- serde ... var
- ser verip sır vermemek
Birleşik Kelimeler: serasker, serazat, serdengeçti, serdümen, serencam, serhat, serlevha, sermaye, sermest, sermestane, sermuharrir, sermürettip, serpuş, sersefil, sertabip, seryaver
-
Limonluk
Köşkünün arka tarafında çiçek serleri vardır, her mevsim en nadide çiçekler yetiştirilir. - Aydın Boysan
SET (Kelime Kökeni: Arapça sedd)
- Toprağın kaymasını veya suyun akmasını önlemek için yapılan kalın duvar
-
Bulunulan yerden daha yüksekte kalan düzlük
Köşebaşını dönünce karşımıza merdivenli bir setin üstünde kubbeli bir bina çıktı. - Reşat Nuri Güntekin
- Seki
- Ateşli silahlarda namlunun içindeki helisin çıkıntı bölümü
Ata Sözleri ve Deyimler
- set çekmek
Birleşik Kelimeler: set üstü ocak
- Masa tenisi, voleybol vb. oyunlarda maçın her bir bölümü
-
Takım, grup
Tencere seti, kitap seti
Birleşik Kelimeler: uyku seti
TEM (Kelime Kökeni: Fransızca thème)
- Tema
SEM (Kelime Kökeni: Arapça semm)
- Zehir
- İşitme
TÜR
-
Çeşit, cins
Yazı türleri.
-
Ortak özellikleri olan bireylerin tamamı, cinslerin ayrıldığı bölüm, janr
Aslan ve insan türleri.
-
Kendi içinde bir birim olan ve üzerinde cins kavramının bulunduğu mantıksal kavram
Parça bütünün, cins türün yerine geçti mi daralma olur. Hayvan canlı varlık karşısında türdür, aslan karşısında cinstir.
-
Türlü
Bu tür davranışlar iyi değildir.
Birleşik Kelimeler: alt tür, kelime türü, nazım türü, sözcük türü
ÜRE (Kelime Kökeni: Fransızca urée)
- Azotlu besinlerin vücutta yanmasıyla oluşan, erimiş bir durumda idrarla dışarı atılan azotlu madde
- Yapay reçine verniği ve tutkalı üretiminde kullanılan temel gereçlerden beyaz, billursu toz, kaorit tutkalı
SÜT
- Kadınların ve memeli dişi hayvanların yavrularını besledikleri, memelerinden gelen, besin değeri yüksek beyaz sıvı
- Bazı bitkilerin türlü organlarında bulunan beyaz renkte öz su
- Erkek balığın tohumu
- Benzin, mazot
Ata Sözleri ve Deyimler
- süt çalmak
- süt çekmek
- süt dökmüş kedi gibi
- süt dökmüş kediye dönmek
- süt gibi
- sütten ağzı yanan yoğurdu (veya ayranı) üfleyerek yer (veya içer)
- sütten ağzı yanmak
- sütten çıkmış ak kaşık gibi olmak
- sütten kesilmek
- sütten kesmek
- sütüne havale etmek
- sütüne kalmak
- süt vermek
Birleşik Kelimeler: sütağacı, sütana, sütanne, süt asidi, sütbaba, süt beyaz, süt çocuğu, süt çorbası, süt danası, süt dişi, süthane, süt ineği, süt izni, süt kardeşi, süt kırı, sütkız, süt kuzusu, sütliman, süt mavisi, sütnine, sütoğul, süt otu, sütölçer, süt şekeri, süt taşı, süt tozu, sütü bozuk, arı sütü, aslansütü, balık sütü, bitki sütü, güneş sütü, kireçsütü, kuş sütü, soya sütü
TÜM
-
Bir şeyin bütünü, tamamı, hepsi
Parasının tümünü kaybetti.
- Yarım olmayan, bütün, eksiksiz
Birleşik Kelimeler: tümamiral, tüm başkalaşma, tüm başlılar, tümgeneral, tüm kirpikliler, tüm sayı, tüm tanrıcı, tümevarım
- Tümsek
TEZ (Kelime Kökeni: Farsça tīz)
- Çabuk olan, süratli
-
Süratli bir biçimde
Dost ben gidersem de yaşın yaşın ağlama / Bu muhabbet bize tez ayrılık getirir - Pir Sultan Abdal
Birleşik Kelimeler: tez beri, tez canlı, tez vakit, tezelden, canı tez, içi tez
- Sav
-
Üniversitelerde öğrencilerin veya öğretim üyelerinin hazırlayıp bazen bir sınav kurulu önünde savundukları bilimsel eser
Tezini mitolojiden hazırlayan gözlüklü bir delikanlı. - Haldun Taner
Birleşik Kelimeler: bitirme tezi
ÜST
-
Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, üzeri, fevk, alt karşıtı
Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. - Halide Edip Adıvar
-
Bir şeyin görülen yanı, yüzü
Bu sefer taşın üstünden inip yere oturdu. - Memduh Şevket Esendal
- Bir şeyin dış yüzü, yüzey
-
Giyecek, giysi
O günden sonra kapıya diktiği bir bekçiye iş çıkışları işçilerin üstlerini arattı. - Lâtife Tekin
-
Birine göre yüksek aşamada olan kimse, mafevk
Sonunda, üstlerinin de onayıyla bir sınav yapmaya karar verdi. - İhsan Oktay Anar
- Vücut, beden
-
Artan, geriye kalan bölüm
Bir liranın üstü olarak uşağın getirdiği yetmiş beş kuruşu masanın üstünden kaldırmaz. - Abdülhak Şinasi Hisar
-
Birkaç şeyden birbirine göre yukarıda olan
Kadınların beni böyle göz hapsine almaları yüzünden üst düğmelerimi gevşetemiyordum. - Reşat Nuri Güntekin
-
Öte, arka
Ben onu Şehzade Camisi'nin üst yanında, sokak içi, eski ahşap bir evde tanıdım. - Yusuf Ziya Ortaç
-
Sınıflamalarda temel olarak alınan bir tipe göre ileri derecede olan
Üst makam. Üst rütbedekiler.
Ata Sözleri ve Deyimler
- üst başı
- üst çıkmak (veya gelmek)
- üste çıkmak
- üstten bakmak
- üstü kalsın
- üstüme (veya üstümüze veya üstünüze) sağlık (veya iyilik sağlık veya şifalar)
- üstünde durmak
- üstünde hakkı olmak
- üstünde kalmak
- üstündeki üstünde, başındaki başında
- üstünden (şu kadar zaman) geçmek
- üstünden akmak
- üstünden atmak
- üstünden dökülmek
- üstünden geçmek
- üstünden geçmek
- üstünden kibarlık akmak
- üstünden silindir gibi geçmek
- üstüne alınmak
- üstüne almak
- üstüne atmak
- üstüne basmak
- üstüne bir bardak (soğuk) su içmek
- üstüne bir iki güneş doğmak
- üstüne çekmek
- üstüne çullanmak
- üstüne düşmek
- üstüne fenalık gelmek
- üstüne geçirmek
- üstüne gelmek
- üstüne gitmek
- üstüne gül koklamamak
- üstüne güneş doğmamak
- üstüne kalmak
- üstüne kapanmak
- üstüne koymak
- üstüne kuma gelmek
- üstüne kuş kondurmak
- üstüne olmamak
- üstüne oturmak
- üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi
- üstüne perde çekmek
- üstüne sevmek
- üstüne titremek
- üstüne toz kondurmamak
- üstüne tuz biber ekmek
- üstüne üstüne gitmek
- üstüne varmak
- üstüne vazife olmamak
- üstüne yaptırmak
- üstüne yatmak
- üstüne yıkılmak
- üstüne yıkmak
- üstüne yok
- üstüne yüklenmek
- üstüne yürümek
- üstünü görmek
- üstünüze afiyet (veya sağlık)
Birleşik Kelimeler: üst alize, üst baş, üst bitken, üstçavuş, üst çene, üst deri, üst diş, üst dudak, üst geçiş, üst geçit, üst güverte, üst insan, üst kat, üst katman, üst kurul, üst küme, üst perdeden, üst sınıf, üstsubay, üst tabaka, üst tarafı, üst üste, üstyapı, üstü kapalı, altüst, akşamüstü, altı üstü, arkaüstü, ayaküstü, başüstü, bayramüstü, bireyüstü, böbrek üstü bezi, deneyüstü, dizüstü, diz üstü, doğaüstü, duyuüstü, gerçeküstü, ikindiüstü, insanüstü, kalburüstü, kıçüstü, köprü üstü, lisansüstü eğitim, masaüstü, normalüstü, olağanüstü, öğleüstü, partilerüstü, rüzgârüstü, set üstü ocak, sırtüstü, suçüstü, tabiatüstü, tepe üstü, tepeüstü, yaşamüstü, yer üstü, yolüstü, yüzüstü, dumanı üstünde, buğusu üstünde, başüstüne
ZER (Kelime Kökeni: Farsça zer)
- Altın
ERG (Kelime Kökeni: Fransızca erg)
- CGS sisteminde, uygulama noktasını, kuvvet yönünde 1 santimetre hareket ettiren 1 dinlik kuvvetin yaptığı işe eşit olan iş birimi: Bir kilogrammetre 981 x 105 erge eşittir
- Büyük Sahra'da kumullarla örtülü bölge