SÖNDÜRMEK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
SÖNDÜRMEK harflerini içeren 5 harfli 33 kelime bulunuyor. 5 harfli SÖNDÜRMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
DÖNÜM16,
SÜREK
- Süren, devam eden zaman
- Hızlı süren, hızlı giden
- Satmak için pazara götürülen hayvan sürüsü
Birleşik Kelimeler: sürek avı
ÜRKME
- Ürkmek işi, tevahhuş
KÜSME
- Küsmek işi
KÜMES (Kelime Kökeni: Rumca)
-
Tavuk, hindi vb. evcil hayvanların barınmasına yarayan kapalı yer
Ne kümeste tavuk bırakırmış ne ahırda hayvan ne de ağılda koyun. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
-
Ufak ev
Bu murdar kümeste nasıl oturuyorsun bilmem? - Ahmet Midhat
Birleşik Kelimeler: kümes hayvanları, tavuk kümesi
KÜNDE (Kelime Kökeni: Farsça kunde)
- Güreşçinin, hasmını altına alıp bir elini önden, ötekini arkadan geçirerek ellerini kilitlemesi
- Düzen, tuzak, oyun, hile
- Suçluların ayağına bağlanan demir halka, köstek
Ata Sözleri ve Deyimler
- kündeden atmak
- kündeye almak (veya getirmek)
- kündeye gelmek
- kündeye getirilmek
Birleşik Kelimeler: bel kündesi, oturak kündesi
SÜMER
- Mezopotamya'da yaşamış bir ulus ve bu ulustan olan kimse
SÜMEN (Kelime Kökeni: Fransızca sous-main)
-
Üzerinde yazı yazmaya, arasında evrak saklamaya yarayan deri kaplı altlık
... yazıhanenin sümeni üzerinde, ona gerekli kâğıtları imzalatırken... - Attila İlhan
Ata Sözleri ve Deyimler
- sümen altı etmek
SÜMEK
- Eğirilmek için temizlenmiş, taranmış yumak biçiminde yün
SÜNME
- Sünmek işi
SÜRME
- Sürmek işi
-
Kapı kanadını içeriden kapama, dolap kapağını yerinde tutma vb. işlere yarayan ve yuvası içinde ileri geri sürülebilen sistem, sürgü
Kapıyı kapadı. Üstünde anahtar ve sürme yoktu. - Peyami Safa
- Masa ve dolapta küçük çekmece
-
Sürülerek kullanılan
Sürme kapak. Sürme kapı.
Birleşik Kelimeler: sürme iskele, iç sürme, kökten sürme, top sürme
-
Kirpik diplerine sürülen siyah boya, sürme, is
Genç güzel aşçı kadının kirpiklerinde sürme, parmaklarında kına yoktu. - Aka Gündüz
Ata Sözleri ve Deyimler
- sürme çekmek
- sürmeyi gözden çekmek
- Sürme mantarıgillerin yol açtığı ve tanelerin içini kurum karası bir tozla dolduran ekin hastalığı, rastık
Birleşik Kelimeler: sürme mantarları, buğday sürmesi
DÜRME
- Dürmek işi
- Gözleme (II)
- Lahana
DÜMEN (Kelime Kökeni: İtalyanca timon)
- Hava ve deniz taşıtlarında, taşıta istenilen yönü vermeye ve belirli bir doğrultuda götürmeye yarayan hareketli parça
- Yönetim, idare
-
Dalavere, hile
Hani öldürseler yaşayamazdı bensiz? Yalan mıydı? Dümen miydi? - Orhan Kemal
Ata Sözleri ve Deyimler
- dümen çevirmek
- dümeni elinde tutmak
- dümeni kırmak
- dümenine bakmak
- dümenini bozmak
- dümenini elinde tutmak
- dümen kırmak
- dümen kullanmak
- dümen tutmak
- dümen yapmak
Birleşik Kelimeler: dümen bedeni, dümen boğazı, dümenevi, dümen neferi, dümen suyu, dümen yelpazesi, dümeni eğri, serdümen, baş dümeni
ÖRNEK
-
Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey, model
Mehmet Akif'in yetişmesi, gençlere bir örnek olarak anlatılmaya layıktır. - İbrahim Alâeddin Gövsa
-
İncelemek veya denemek üzere insan ve hayvan vücudunun, bitkinin veya nesnenin herhangi bir yerinden alınan doku parçası, numune
Vali, burada yapılmış olan peynirlerden bir örnek görmek istedi. - Memduh Şevket Esendal
-
Bir şeyin benzeri, tıpkısı, kopyası, misil
Bu yapının bir örneği daha yoktur.
- Bir düşünceyi, kuralı, gözlemi veya savı desteklemek ve açıklamak amacıyla ileri sürülen söz, yapılan davranış, misal
-
Durum ve niteliği benimsenmeye değer kimse veya şey, model, paradigma
Onların özü sözü birdir. Hayatları bizim için örnektir. - Nazım Hikmet
-
En iyi biçimde olan
İşte örnek bir kadın! Her şeyi biliyor ama horozlanmıyor!.. - Nazım Hikmet
Ata Sözleri ve Deyimler
- örneğini almak
- örneğini çıkarmak
- örnek almak
- örnek olmak
- örnek oluşturmak
- örnek vermek
Birleşik Kelimeler: bir örnek, ilk örnek, kök örnek, tek örnek, şal örneği
ÖRMEK
-
İplik, yün, tel, saz vb.ni birbirine dolayarak veya geçirerek işlemek veya tezgâhta dokumak
Balık ağı örerken, ağları tamir ederken okur o! - Sait Faik Abasıyanık
-
Kumaşlardaki delikleri elde iplikle besleyerek kapatmak
Paltonun sırtını güve yemişti de ben örmüştüm. - Burhan Felek
-
Saç, yele vb. şeylerin tellerini birkaç bölüme ayırıp birbirine geçirmek yolu ile dağınıklıktan kurtarmak
Kız saçlarını örmüş.
-
Duvar yapmak veya onarmak
Bu duvarı iki günde ördüler.
-
Estetik kaygıyla, duygulu biçimde bir güzelliği ortaya koymak
Bu yeni zevke göre şiir ve nesir örenler yok. - Yahya Kemal Beyatlı
-
Müzik, edebiyat vb.nde bir özelliği oluşturmak, ortaya koymak
Yaşadıkça kendi kabuğunu yetiştiren sümüklü böcek gibi talihimizi biz kendimiz öreriz. - Abdülhak Şinasi Hisar
DÖNER
-
Dönmekte olan, dönen, dönecek biçimde düzenlenen
Döner dolap
-
Bir eksene geçirilmiş etlerin döndürülerek pişirilmesiyle yapılan kebap, döner kebap
Lokantaların vitrinlerinde, mis kokularla dönerler pişiyordu. - Çetin Altan
Birleşik Kelimeler: döner ayna, döner kapı, döner kavşak, döner kebap, döner kule, döner sahne, döner sermaye, yaprak döner