Su ile Başlayan 5 Harfli Kelimeler

SU harfleri ile başlayan 5 harfli 36 kelime bulunuyor. Başında SU olan 5 harfli kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "su ile biten 5 harfli kelimeler. İçinde Su olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

SUPAP15, SUVAT13, SUFLE13, SUSUZ12, SUSUŞ12, SUNGU12, SURUÇ11, SUNUŞ11, SUÇLU11, SUCUL11, SUCUK11, SUBYE11, SUBAY11, SUYUK10, SUTAŞ10, SUSMA9, SUSKU9, SUSAM9, SUOKU9, SUNUM9, SUDAN9, SUDAK9, SUBRA9, SUSTA8, SUSAK8, SUNMA8, SUMAK8, SULUK8, SUKUT8, SURET7, SURAT7, SUNTA7, SUNAK7, SULTA7, SULAK7, SUARE7

SURET (Kelime Kökeni: Arapça ṣūret)

[isim]

  • Görünüş, biçim

    İnsan suretinde bir ağaç.

  • Yazı veya resim kopyası, nüsha

    Bunun bir suretini almalı.

  • Biçim, yol, tarz

    Onlar daimî surette güzeli, iyiyi, doğruyu görmemeye mahkûm olmuşlardır. - Asaf Halet Çelebi

  • İslam felsefesinde, varlığın görünen yanı, beş duyu ile algılanan yönü

[halk ağzında]

  • Resim, fotoğraf

[eskimiş]

  • Yüz, çehre

Ata Sözleri ve Deyimler

  • suret almak (veya çıkarmak)
  • sureti haktan görünmek
  • suretine girmek

SURAT (Kelime Kökeni: Arapça ṣūret)

[isim]

  • Yüz (II)

    Neredense suratına bir de sinek musallat olmuştu. - Attila İlhan

[mecaz]

  • Somurtkanlık, asık yüzlülük

[mecaz]

  • Soğuk davranma

    Ne vurdumduymaz misafirdi bunlar, ne surattan anlıyorlardı ne rumuzdan ne kinayeden. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • surat (veya suratı) bir karış
  • surata bak süngüye davran
  • surat asmak
  • surat etmek
  • suratı bir karış asılmak
  • suratı değişmek
  • suratı kasap süngeriyle silinmiş
  • suratına indirmek
  • suratından düşen bin parça olmak
  • suratını dağıtmak
  • suratını ekşitmek (veya buruşturmak)
  • suratı sirke satmak
  • surat kalmamak
  • surat mahkeme duvarı

Birleşik Kelimeler: surat düşkünü, asık surat, çatık surat, ekşi surat, kepçe surat

SUNTA (Kelime Kökeni: Arapça ṣunʿī + Farsça taḫte)

[isim]

  • Doğramacılıkta kereste olarak kullanılan, sıkıştırılmış talaş ve yongadan yapılan tahta

SUNAK

[isim]

  • Tapınaklarda, üzerinde kurban kesilen, günlük yakılan, dinî tören yapılan taş masa

SULTA (Kelime Kökeni: Arapça sulṭa)

[isim]

[eskimiş]

  • Otorite

    Hepimiz insanız Süleyman, aynı mayanın sultasındayız. - Turan Oflazoğlu

  • Yetke

SULAK

[sıfat]

  • Suyu olan, suyu bol (yer)

    Sulak bir sazlığın başında, önümüze bir kaplumbağa çıkmıştı. - Osman Cemal Kaygılı

[isim]

  • Kuşlar için su konulan küçük kap

Birleşik Kelimeler: sulak alan

SUARE (Kelime Kökeni: Fransızca soirée)

[isim]

  • Gece gösterimi
  • Akşam yemeğinden sonra yapılan eğlence, toplantı

    Karargâh, şerefine büyük bir suare vermek için hazırlanmakta idi. - Falih Rıfkı Atay

SUSTA (Kelime Kökeni: İtalyanca sosta)

[isim]

  • Köpeğin arka ayakları üzerinde durması

Ata Sözleri ve Deyimler

  • susta durdurmak
  • susta durmak
  • sustaya kalkmak

[isim]

  • Emniyet yayı

    Çakının sustası.

SUSAK

[sıfat]

  • Susamış olan, susayan

[isim]

[halk ağzında]

  • Su kabağından yapılmış veya ağaçtan oyulmuş maşrapa

[mecaz]

  • Salak, aptal

Birleşik Kelimeler: susak ağızlı, susak burunlu

SUNMA

[isim]

  • Sunmak işi

    Ben sadece ballar balından birkaç çeşni sunmaya çalıştım. - Ahmet Kabaklı

SUMAK (Kelime Kökeni: Arapça summāḳ)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Antep fıstığıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, kabuğu hekimlikte, yaprakları dericilikte kullanılan bir ağaç (Rhus coriaria)
  • Bu ağacın, ekşilik vermek için dövülerek yemeklere katılan mercimeğe benzeyen meyvesi

SULUK

[isim]

  • Öğrencilerin okula su götürdükleri kap
  • Kuş kafeslerinde su konan kap
  • Tavukların su gereksinimlerini karşılamak üzere uzun, yuvarlak, küçük çanak veya damlalıklı biçimlerde değişik malzemeden yapılmış yarı otomatik veya otomatik düzen
  • Büyükbaş hayvanların barındığı yerlerde su içmelerini kolaylaştıran küçük tekne veya havuz

    Ahırlarda her iki hayvandan birine suluk yapılması gerektiği de vurgulanmış. - Tarık Dursun K.

[spor]

  • Yarışçıların su, glikozlu su, çay veya meyve suyu koymalarına yarayan kap

[tıp]

  • Küçük çocukların başlarında, yer yer saç dökülmesi ve kabartılarla beliren bir deri hastalığı

[halk ağzında]

  • Oda içinde yıkanmak için ayrılmış küçük yer, gusülhane

Birleşik Kelimeler: suluk zinciri

SUKUT (Kelime Kökeni: Arapça suḳūṭ)

[isim]

[eskimiş]

  • Düşme

    Bu davanın sukutunu talep ederim. - Sait Faik Abasıyanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sukut etmek

Birleşik Kelimeler: sukutuhayal

SUSMA

[isim]

  • Susmak işi

    İnsana yakışan susma ile konuşmayı ustaca bağdaştırmaktır. - Nermi Uygur

  • Türk nakışlarında bir iğne türü

Birleşik Kelimeler: susma hakkı

SUSKU

[isim]

  • Az konuşma, susma, sükût

    Büyük, anlamlı, insanı dehşet içinde bırakan bir susku onunkisi. - Selim İleri