[nesnesiz]

• Susması sağlanmak, konuşması önlenmek

  Kasabanın matemine hürmet olarak bu akşam radyo susturulmuştu. - Reşat Nuri Güntekin

• Aldığı karşılıkla artık söz söyleyemeyecek bir duruma düşürülmek

[-i]

[halk ağzında]

• Yumrukla vurmak, yumruklamak

[isim]

• İstanbul iline bağlı ilçelerden biri

[-i]

• Sulu duruma gelmesini sağlamak

• Su veya başka bir sıvı katıp karıştırarak yoğunluğunu azaltmak

  Yoğurdu sulandırmak. Reçeli sulandırmak. Boyayı sulandırmak.

[mecaz]

• Ciddiyetini, ağırlığını kaybettirmek

[isim]

• Aydın iline bağlı ilçelerden biri

[isim]

• Suskunlaşmak durumu

[isim]

[bitki bilimi]

• İki çeneklilerden, en önemli ve örnek bitkisi susam olan, küçük bir bitki familyası

[isim]

[bitki bilimi]

• Bir çeneklilerden, örnek bitkisi suoku olan ve yetmiş kadar türü bilinen bir bitki familyası

[isim]

• Somurtkan olma durumu

  Kumandan yaradılıştan yumuşak adam. Zorla suratsızlık olmuyor. - Memduh Şevket Esendal

[isim]

• Suçlandırmak işi

[isim]

[kimya]

• Sulandırmayı sağlayan madde

[isim]

[eskimiş]

• Hayal kırıklığı

  Fahim Bey böyle birçok heyecanlar geçirdiği hâlde işinin reddolunmasından büyük bir sukutuhayale uğrayarak ümidini kaybetmiyor. - Abdülhak Şinasi Hisar

[nesnesiz]

[eskimiş]

• Ter, kir vb.nden dolayı sucuk rengini ve görünümünü almak

  Bu kuşağın içindeki meşin kemer sucuklaştı. - Ömer Seyfettin