STÜDYO ile Oluşan Kelimeler (STÜDYO Kelime Türetme)
STÜDYO harflerinden oluşan 15 kelime bulunuyor. STÜDYO kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Stüdyo kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.
6 Harfli Kelimeler
STÜDYO14
4 Harfli Kelimeler
TÜYO9, DOST8
3 Harfli Kelimeler
SOY7, TÜY7, SÜT6, TOY6, ÜST6, TOS5
2 Harfli Kelimeler
DO5, OD5, OY5, ÜS5, YO5, OT3
OT
-
Toprak üstündeki bölümleri odunlaşmayıp yumuşak kalan, ilkbaharda bitip bir iki mevsim sonra kuruyan küçük bitkiler
Etrafımızda uzun otlar, yalçın kayalar vardı. - Aka Gündüz
-
Bu bitkilerle yapılmış veya bu bitkilerle doldurulmuş
Ranzalardan birinin üst yatağında bir ot şilte üzerinde, soyunmadan uzanan ve iki eli ensesinin altında düşünen ben. - Necip Fazıl Kısakürek
- Zehir
- İlaç
- Esrar
Ata Sözleri ve Deyimler
- ot gibi
- ot gibi yaşamak
- ot tutunmak
- otu çek köküne bak
- ot yoldurmak
Birleşik Kelimeler: otobur, otyiyenler, acı ot, karacaot, sütlü ot, abdestbozan otu, adamotu, ağı otu, ağızotu, altın otu, andız otu, ardıç otu, avcı otu, ayrık otu, bağırsak otu, balık otu, bambul otu, ban otu, basur otu, beşparmak otu, bit otu, boğan otu, boy otu, burun otu, canavar otu, ciğer otu, çalgıcı otu, çayır otu, çiriş otu, çivit otu, çöreotu, çörek otu, dağ dalak otu, dalak otu, danakıran otu, deli otu, dereotu, dilotu, diş otu, dolama otu, dolma otu, domuz ayrık otu, domuz otu, dulaptal otu, dulavrat otu, eğir otu, eğrelti otu, engerek otu, esrar otu, eşek otu, evliya otu, fare otu, fıtık otu, gebre otu, gelin otu, geyik otu, göbek otu, güzelavrat otu, hamam otu, hasır otu, horozcuk otu, İdris otu, imparator otu, kabakulak otu, kanarya otu, kandıra otu, kan otu, kartallı eğrelti otu, kasık otu, kaşık otu, kedi otu, kelebek otu, kene otu, kıl otu, kırlangıç otu, kokulu çayır otu, kovan otu, koyun otu, kuduz otu, kum otu, kurbağa otu, kurşun otu, kuş otu, küstüm otu, limon otu, lohusa otu, marsıvan otu, mayasıl otu, melek otu, mercan otu, meyhaneci otu, misk otu, mübarek otu, nevruz otu, nezle otu, oğul otu, Oltu otu, ökse otu, öksürük otu, ölmez otu, pamuk otu, panzehir otu, pelin otu, pire otu, pisik otu, pisipisi otu, sabun otu, sakar otu, sancı otu, sarımsak otu, sedef otu, selam otu, semizotu, sıçanotu, sıraca otu, siğil otu, sinir otu, solucan otu, sökü otu, süpürge otu, süt otu, şerbetçi otu, şeytan otu, şifa otu, tarak otu, taşkıran otu, tavşancıl otu, turp otu, tükürük otu, türüz otu, tüylü dalak otu, uyuz otu, yakı otu, yapışkan otu, yara otu, yavşan otu, yoğurt otu, yüksük otu, zemberek otu, zembil otu, ciğer otları, sinir otları
TOS
- Alın veya boynuzla vuruş
Ata Sözleri ve Deyimler
- tos vurmak
DO (Kelime Kökeni: İtalyanca do)
- Gam (II) dizisinde `si` ile `re` arasındaki ses
- Bu sesi gösteren nota işareti
Birleşik Kelimeler: do anahtarı
OD
-
Ateş
Yaz bahar ayında bir od verdiler / Yandım gittim ala karlı dağ iken - Karacaoğlan
Ata Sözleri ve Deyimler
- od yok ocak yok
Birleşik Kelimeler: od ocak
OY
- Bir toplantıya katılanların, bir sorunla ilgili birkaç seçenekten birini tercih etmesi, rey
- Bu tercihi belirten işaret, söz veya yazı
- Seçimlerde kişinin herhangi bir aday veya partiye ait yaptığı tercih
Ata Sözleri ve Deyimler
- oya koymak (veya sunmak)
- oy vermek (veya kullanmak)
Birleşik Kelimeler: oy birliği, oy çokluğu, oy hakkı, oy kâğıdı, oy pusulası, oy sandığı, açık oy, beyaz oy, gizli oy, işari oy, karşı oy, kırmızı oy, yeşil oy, güvenoyu, halkoyu, kamuoyu
- Çeşitli duyguları anlatmak için kullanılan bir seslenme sözü
ÜS (Kelime Kökeni: Arapça uss)
- Bir kuvvete yükseltilmiş bir sayının üzerine yazılan ve kaçıncı kuvvete yükseltildiğini gösteren sayı: 53 anlatımında 3 rakamı üstür, 5 ise tabandır
- Kök, asıl, temel, esas
-
Bazı görevleri yürütebilmek amacıyla kurulan, özel yapıları, donatımları, atölyeleri, onarım yerleri, servis alanları olan, sürekli veya geçici olarak konaklanılan yer
Memleket sağlam bir hareket üssü hâlinde kalmalıdır. - Falih Rıfkı Atay
-
Bir askerî harekâtta birliklerin gereksinim duyduğu her türlü gerecin toplandığı, dağıtıldığı bölge
Mühimmat depolarının ve üslerin arasında, herkesin istifadesine ve zevkine açıktır. - Falih Rıfkı Atay
Birleşik Kelimeler: merkez üs, deniz üssü, hava üssü, uzay üssü
YO
-
`Hayır` anlamında kullanılan bir söz
Dün bize geldiniz mi? -Yo.
- `Yapmam, istemem, kabul etmem` anlamında kullanılan bir itiraz sözü
-
`Sakın` anlamında kullanılan bir uyarma sözü
Yoo, güvercinlerime dokunmayınız, dedi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
SÜT
- Kadınların ve memeli dişi hayvanların yavrularını besledikleri, memelerinden gelen, besin değeri yüksek beyaz sıvı
- Bazı bitkilerin türlü organlarında bulunan beyaz renkte öz su
- Erkek balığın tohumu
- Benzin, mazot
Ata Sözleri ve Deyimler
- süt çalmak
- süt çekmek
- süt dökmüş kedi gibi
- süt dökmüş kediye dönmek
- süt gibi
- sütten ağzı yanan yoğurdu (veya ayranı) üfleyerek yer (veya içer)
- sütten ağzı yanmak
- sütten çıkmış ak kaşık gibi olmak
- sütten kesilmek
- sütten kesmek
- sütüne havale etmek
- sütüne kalmak
- süt vermek
Birleşik Kelimeler: sütağacı, sütana, sütanne, süt asidi, sütbaba, süt beyaz, süt çocuğu, süt çorbası, süt danası, süt dişi, süthane, süt ineği, süt izni, süt kardeşi, süt kırı, sütkız, süt kuzusu, sütliman, süt mavisi, sütnine, sütoğul, süt otu, sütölçer, süt şekeri, süt taşı, süt tozu, sütü bozuk, arı sütü, aslansütü, balık sütü, bitki sütü, güneş sütü, kireçsütü, kuş sütü, soya sütü
TOY
- Gençliği sebebiyle görgüsüz ve beceriksiz olan
-
Deneyimsiz, acemi, çaylak
Meslektaşlarım, kim bilir, beni ne kadar bilgisiz ve toy bulacaklardı? - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Ziyafet
Ve tamam kırk gün kırk gece toy, düğün edip almış oğluna.
- Toygillerden, böcek ve tane ile beslenen, eti için avlanan, kızıl tüylü bir kuş (Otis tarda)
ÜST
-
Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, üzeri, fevk, alt karşıtı
Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. - Halide Edip Adıvar
-
Bir şeyin görülen yanı, yüzü
Bu sefer taşın üstünden inip yere oturdu. - Memduh Şevket Esendal
- Bir şeyin dış yüzü, yüzey
-
Giyecek, giysi
O günden sonra kapıya diktiği bir bekçiye iş çıkışları işçilerin üstlerini arattı. - Lâtife Tekin
-
Birine göre yüksek aşamada olan kimse, mafevk
Sonunda, üstlerinin de onayıyla bir sınav yapmaya karar verdi. - İhsan Oktay Anar
- Vücut, beden
-
Artan, geriye kalan bölüm
Bir liranın üstü olarak uşağın getirdiği yetmiş beş kuruşu masanın üstünden kaldırmaz. - Abdülhak Şinasi Hisar
-
Birkaç şeyden birbirine göre yukarıda olan
Kadınların beni böyle göz hapsine almaları yüzünden üst düğmelerimi gevşetemiyordum. - Reşat Nuri Güntekin
-
Öte, arka
Ben onu Şehzade Camisi'nin üst yanında, sokak içi, eski ahşap bir evde tanıdım. - Yusuf Ziya Ortaç
-
Sınıflamalarda temel olarak alınan bir tipe göre ileri derecede olan
Üst makam. Üst rütbedekiler.
Ata Sözleri ve Deyimler
- üst başı
- üst çıkmak (veya gelmek)
- üste çıkmak
- üstten bakmak
- üstü kalsın
- üstüme (veya üstümüze veya üstünüze) sağlık (veya iyilik sağlık veya şifalar)
- üstünde durmak
- üstünde hakkı olmak
- üstünde kalmak
- üstündeki üstünde, başındaki başında
- üstünden (şu kadar zaman) geçmek
- üstünden akmak
- üstünden atmak
- üstünden dökülmek
- üstünden geçmek
- üstünden geçmek
- üstünden kibarlık akmak
- üstünden silindir gibi geçmek
- üstüne alınmak
- üstüne almak
- üstüne atmak
- üstüne basmak
- üstüne bir bardak (soğuk) su içmek
- üstüne bir iki güneş doğmak
- üstüne çekmek
- üstüne çullanmak
- üstüne düşmek
- üstüne fenalık gelmek
- üstüne geçirmek
- üstüne gelmek
- üstüne gitmek
- üstüne gül koklamamak
- üstüne güneş doğmamak
- üstüne kalmak
- üstüne kapanmak
- üstüne koymak
- üstüne kuma gelmek
- üstüne kuş kondurmak
- üstüne olmamak
- üstüne oturmak
- üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi
- üstüne perde çekmek
- üstüne sevmek
- üstüne titremek
- üstüne toz kondurmamak
- üstüne tuz biber ekmek
- üstüne üstüne gitmek
- üstüne varmak
- üstüne vazife olmamak
- üstüne yaptırmak
- üstüne yatmak
- üstüne yıkılmak
- üstüne yıkmak
- üstüne yok
- üstüne yüklenmek
- üstüne yürümek
- üstünü görmek
- üstünüze afiyet (veya sağlık)
Birleşik Kelimeler: üst alize, üst baş, üst bitken, üstçavuş, üst çene, üst deri, üst diş, üst dudak, üst geçiş, üst geçit, üst güverte, üst insan, üst kat, üst katman, üst kurul, üst küme, üst perdeden, üst sınıf, üstsubay, üst tabaka, üst tarafı, üst üste, üstyapı, üstü kapalı, altüst, akşamüstü, altı üstü, arkaüstü, ayaküstü, başüstü, bayramüstü, bireyüstü, böbrek üstü bezi, deneyüstü, dizüstü, diz üstü, doğaüstü, duyuüstü, gerçeküstü, ikindiüstü, insanüstü, kalburüstü, kıçüstü, köprü üstü, lisansüstü eğitim, masaüstü, normalüstü, olağanüstü, öğleüstü, partilerüstü, rüzgârüstü, set üstü ocak, sırtüstü, suçüstü, tabiatüstü, tepe üstü, tepeüstü, yaşamüstü, yer üstü, yolüstü, yüzüstü, dumanı üstünde, buğusu üstünde, başüstüne
SOY
-
Bir atadan gelen kimselerin topluluğu, köken, sülale
Bizler hadi neyse, böyle biraz gülünç bir adamın hafif adına katlanalım ama yarın bizim soyumuzdan kimlerin yetişeceğini kim bilir. - Memduh Şevket Esendal
- Cins, tür, çeşit
- İyi ve üstün nitelikleri bulunan
-
Manzum söz
Boy boyladı, soy soyladı. - Dede Korkut
Ata Sözleri ve Deyimler
- soya çekmek
- soydur çeker, boktur kokar
Birleşik Kelimeler: soyadı, soyağacı, soy gazlar, soy ismi, soykırım, soy kütüğü, soy oluş, soy sop, soy yapısı, soya çekim, köpek soyu
TÜY
-
İnsan ve hayvan derisi üzerinde bulunan ince, kısa, yumuşak ve sık uzantılar
İnce güzel kaşlarının ortasında iki tüyü her zamanki gibi tersine dönmüş. - Halide Edip Adıvar
- Kuşların gövdesini örten ince ve tel gibi uzantıların her biri veya tamamı
- Bazı bitki ve meyvelerle bazı dokumalar üzerinde görülen ince, kısa, yumuşak ve sık uzantılar
Ata Sözleri ve Deyimler
- tüy atmak
- tüy dikmek
- tüy düzmek
- tüy gibi
- tüyleri diken diken olmak
- tüylerini diken diken etmek
- tüyleri ürpermek
- tüyüne dokunmamak
Birleşik Kelimeler: tüy ağırlık, tüy sıklet, tüytop, tüy tüs, tüyü bozuk, ayva tüyü, devetüyü, deve tüyü, kaz tüyü, kuş tüyü, tavus tüyü, bez tüyler, emici tüyler
DOST (Kelime Kökeni: Farsça dūst)
-
Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi anlaşılan kimse, düşman karşıtı
Ben giderim adım kalır / Dostlar beni hatırlasın - Âşık Veysel
-
Erkek veya kadının evlilik dışı ilişki kurduğu kimse, zamazingo
Bir dostu vardı, belalı, çapkın bir delikanlı. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
-
Sahibine sevgi gösteren hayvan
Köpek insan dostudur.
-
Bir şeye aşırı ilgi duyan, koruyan kimse
Kitap dostu.
-
İyi geçinen, aralarında iyi ilişki bulunan
Yüzleri tatlı, dilleri tatlı, dost insanlardı bunlar. - Tarık Buğra
Ata Sözleri ve Deyimler
- dost acı söyler
- dosta düşmana karşı
- dost ağlatır, düşman güldürür
- dost başa, düşman ayağa bakar
- dost bin ise azdır, düşman bir ise çoktur
- dost dostun ayıbını yüzüne söyler
- dost dostun eyerlenmiş atıdır
- dost edinmek (veya kazanmak)
- dost ile ye, iç alışveriş etme
- dost kara günde belli olur
- dostlar alışverişte görsün (diye)
- dostlar başına
- dostlar başından ırak
- dostlar şehit, biz gazi
- dost olmak
- dost sözü acıdır
- dost tutmak
- dostun attığı taş baş yarmaz
Birleşik Kelimeler: dost canlısı, dost düşman, dost kazığı, eş dost, kadim dost, yakın dost, zendost, aile dostu, baba dostu, can dostu, iyi gün dostu, kara gün dostu
TÜYO (Kelime Kökeni: Fransızca tuyau)
- Herhangi bir konuda verilen gizli bilgi
- Sınavda başkasından yardım görme veya bir kaynaktan yararlanma, kopya
- Yarış öncesinde belirlenen veya tahmin edilen yarışmacı hakkında verilen gizli bilgi
Ata Sözleri ve Deyimler
- tüyo vermek
STÜDYO (Kelime Kökeni: Fransızca studio)
-
Sanat çalışmaları için düzenlenmiş oda
Üst kattaki tek odayı bir çalışma stüdyosu hâline getirmişti.
- Fotoğrafçının çalıştığı oda, alan, fotoğrafçı işliği
-
Sinema, televizyon ve radyo için film çekilen, ses alınan ve yayın yapılan yer
O, büyük aktörlüğün gölgesine yatmış, günlerini stüdyolara telefon etmekle geçiriyor. - Attila İlhan
- Bir odalı daire
Birleşik Kelimeler: haber stüdyosu