STATÜKOCULUK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
STATÜKOCULUK harflerini içeren 5 harfli 41 kelime bulunuyor. 5 harfli STATÜKOCULUK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
SÜCUT12,
KULAK
-
Başın her iki yanında bulunan işitme organı
Kulaklarımın uğultusu içinde, söylediği lakırtıların hiçbirini duymuyordum. - Hüseyin Cahit Yalçın
-
Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü
Elleriyle kulaklarını tıkayıp yatağının yanında tortop oldu. - Halide Edip Adıvar
- Balıklarda başın iki yanında bulunan ve ağızdan alıp solungaçlardan geçirdiği suyu dışarıya vermeye yarayan yarıklardan her biri
- Saban kulağı
- Duvar, baca, şömine vb. yerlerde kulağa benzer çıkıntı
- Telli çalgılarda tel germeye yarayan burgu
- Akarsuların ve özellikle göllerin karaya giren ve durgunlaşan yerleri
- Seslerin uygunluğunu seçebilme ve değerlendirebilme yeteneği
Ata Sözleri ve Deyimler
- kulağı (bir şeyde) olmak
- kulağı (veya kulakları) çınlasın
- kulağı ağır işitmek
- kulağı dikilmek
- kulağı duvar olmak
- kulağına çalınmak
- kulağına çarpmak
- kulağına fısıldamak
- kulağına gelmek
- kulağına girmemek
- kulağına gitmek
- kulağına inanmamak
- kulağına kar suyu kaçırmak
- kulağına kar suyu kaçmak
- kulağına koymak (veya sokmak)
- kulağına küpe olmak (veya etmek)
- kulağına söylemek
- kulağını açmak
- kulağını bükmek
- kulağını çekmek
- kulağını çınlatmak
- kulağını doldurmak
- kulağının üzerine yatmak
- kulağının zarı patlamak
- kulağını sağır etmek
- kulağı okşamak
- kulağı olmamak
- kulağı ters taraftan göstermek
- kulak (veya kulağını) tırmalamak
- kulak (veya kulaklarını) tıkamak
- kulak arkası (veya ardı) etmek
- kulak asmak
- kulak kabartmak
- kulak kesilmek
- kulak kıvırmak
- kulakları dolmak
- kulaklarına kadar kızarmak
- kulaklarını dikmek
- kulaklarının pasını gidermek
- kulakları paslanmak
- kulakları patlatmak
- kulakları uğuldamak
- kulak tutmak
- kulak vermek
- kulak vermek
Birleşik Kelimeler: kulak altı bezi, kulak çivisi, kulakdavulu, kulak demiri, kulak dolgunluğu, kulak erimi, kulak kepçesi, kulak kulağa, kulak memesi, kulak misafiri, kulak sadakası, kulak tıkacı, kulak tırmalayıcı, kulaktozu, kulak zarı, kulağı delik, kulağı kesik, kulağı kirişte, kulağı tetikte, kulağı tıkalı, dış kulak, ekşikulak, iç kulak, kabakulak, kamışkulak, karakulak, kepçe kulak, orta kulak, yelken kulak, aslankulağı, ayıkulağı, baca kulağı, cankulağı, denizkulağı, deniz kulağı, eşekkulağı, farekulağı, filkulağı, kuzukulağı, müzik kulağı, saban kulağı, sıçankulağı, tavşankulağı, eli kulağında, ağzı kulaklarında
- Varlıklı Rus köylüsü
KUKLA (Kelime Kökeni: Rumca)
-
Hareketli yerleri iplikle sanatçının parmaklarına bağlanarak veya eldiven gibi bir kesiti kullanarak bir perdenin üzerinden oynatılan, bez, karton vb. hafif nesnelerden yapılmış insan ve hayvan figürleri
Salıncağın üzerindeki kızlar, iki zarif kukla gibi fıldır fıldır dönüyorlardı. - Osman Cemal Kaygılı
- Ayakları olmayan, alttan içine el sokularak oynatılan çeşitli nesnelerden yapılmış bebek
- Bu bebeklerle oynatılan oyun
-
Başkasının etkisinde olan, onun isteklerine göre davranan (kimse)
Onu da kılıbık bir koca gibi kukla yapar oynatırım. - Etem İzzet Benice
Ata Sözleri ve Deyimler
- kukla gibi
- kukla gibi oynatmak
Birleşik Kelimeler: kukla hükûmet, kukla oyunu, kukla tiyatrosu
KATOT (Kelime Kökeni: Fransızca cathode)
- Eksi uç
OTLAK
-
Hayvan otlatılan yer, salmalık, yaylak, mera, örü(II)
Otlaktan çıktıkları sırada hava kuru soğuktu. - Necati Cumalı
Birleşik Kelimeler: dağ otlağı
TOKAT
- İnsana el içi ile vuruş
Ata Sözleri ve Deyimler
- tokat (veya tokadı) yemek
- tokat aşk etmek (veya eylemek)
- tokat atmak (veya patlatmak)
Birleşik Kelimeler: tokat arsızı, sille tokat, Osmanlı tokadı
-
Hayvan ağılı
Yaşlıcaydı fakat birkaç köyde tarlası tokadı vardı. - Halikarnas Balıkçısı
- Tarla, bahçe veya mandıra kapısı
- Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri
Birleşik Kelimeler: Tokat kebabı
TOTAL (Kelime Kökeni: Fransızca total)
- Bütünsel
TUTAK
-
Bir şeyin tutulacak yeri
Saban tutağı. Bıçak tutağı. Kılıç tutağı. Tüfek tutağı.
- Tutacak
- Kabza
- Maşa, kerpeten vb. araçların tutmaya yarayan kanatlarından her biri
- Rehine
- Ağrı iline bağlı ilçelerden biri
KUTLU
-
Uğurlu
İşte akşam oldu, bizim artık her yer / Doldur kutlu ellerinle kadehimi - Ahmet Muhip Dranas
Ata Sözleri ve Deyimler
- kutlu gün doğuşundan bellidir
- kutlu olsun
KASKO (Kelime Kökeni: İtalyanca casco)
- Taşıtların uğrayacakları kazadan doğacak zararların tamamının karşılanması için yapılan sigorta türü
KÂKÜL (Kelime Kökeni: Farsça kākul)
-
Alna düşen kısa kesilmiş saç, perçem
Kâküllerini alnına düşürmüş, yanakları al al... - Attila İlhan
OTLUK
- Otu bol olan yer
- Kış için kurutulmuş ot yığını
- Ot konulan yer
OKLUK
- İçine ok konulan ve sırtta taşınan meşinden yapılmış ok kılıfı, sadak
-
Ok yapılmaya uygun
Ağaçların mızraklık, kirişlik ve okluk dalları budandı, çakılarla düzeltildi. - İhsan Oktay Anar
SOKAK (Kelime Kökeni: Arapça zuḳāḳ)
-
İl, ilçe vb. yerleşim bölgelerinde, iki yanında evler olan, caddeye oranla daha dar veya kısa olabilen yol
Biraz sonra şehrin bütün sokaklarında süvariler dörtnala koşmaya başladılar. - Ömer Seyfettin
Ata Sözleri ve Deyimler
- sokağa (veya sokaklara) dökülmek
- sokağa (veya sokaklara) düşmek
- sokağa atmak
- sokağa çıkmak
- sokakta kalmak
- sokaktan toplamak
Birleşik Kelimeler: sokak çocuğu, sokak kadını, sokak kapısı, sokak kızı, sokaktaki adam, ara sokak, arka sokak, çıkmaz sokak
SOLAK
- Genellikle sol elini kullanan kimse
-
Yeniçeri Ocağının, padişahın gözeticiliğini yapan asker sınıfı
Yanı başındaki elli altmış solaktan başka yeniçerilerle birlikte bütün birliklerin ileri atılması için buyruk verdi. - Nihal Atsız
SULTA (Kelime Kökeni: Arapça sulṭa)
-
Otorite
Hepimiz insanız Süleyman, aynı mayanın sultasındayız. - Turan Oflazoğlu
- Yetke