SPOTÇU ile Oluşan Kelimeler (SPOTÇU Kelime Türetme)
SPOTÇU harflerinden oluşan 24 kelime bulunuyor. SPOTÇU kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Spotçu kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.
6 Harfli Kelimeler
SPOTÇU16
5 Harfli Kelimeler
TOPÇU14
4 Harfli Kelimeler
OPUS11, POST10, SPOT10, STOP10, TOPU10, OTÇU9, OTSU7
3 Harfli Kelimeler
PUS9, POS9, SUP9, PUT8, POT8, SUÇ8, TOP8, SUT5, TOS5
2 Harfli Kelimeler
UÇ6, SU4, US4, OT3, TU3, UT3
OT
-
Toprak üstündeki bölümleri odunlaşmayıp yumuşak kalan, ilkbaharda bitip bir iki mevsim sonra kuruyan küçük bitkiler
Etrafımızda uzun otlar, yalçın kayalar vardı. - Aka Gündüz
-
Bu bitkilerle yapılmış veya bu bitkilerle doldurulmuş
Ranzalardan birinin üst yatağında bir ot şilte üzerinde, soyunmadan uzanan ve iki eli ensesinin altında düşünen ben. - Necip Fazıl Kısakürek
- Zehir
- İlaç
- Esrar
Ata Sözleri ve Deyimler
- ot gibi
- ot gibi yaşamak
- ot tutunmak
- otu çek köküne bak
- ot yoldurmak
Birleşik Kelimeler: otobur, otyiyenler, acı ot, karacaot, sütlü ot, abdestbozan otu, adamotu, ağı otu, ağızotu, altın otu, andız otu, ardıç otu, avcı otu, ayrık otu, bağırsak otu, balık otu, bambul otu, ban otu, basur otu, beşparmak otu, bit otu, boğan otu, boy otu, burun otu, canavar otu, ciğer otu, çalgıcı otu, çayır otu, çiriş otu, çivit otu, çöreotu, çörek otu, dağ dalak otu, dalak otu, danakıran otu, deli otu, dereotu, dilotu, diş otu, dolama otu, dolma otu, domuz ayrık otu, domuz otu, dulaptal otu, dulavrat otu, eğir otu, eğrelti otu, engerek otu, esrar otu, eşek otu, evliya otu, fare otu, fıtık otu, gebre otu, gelin otu, geyik otu, göbek otu, güzelavrat otu, hamam otu, hasır otu, horozcuk otu, İdris otu, imparator otu, kabakulak otu, kanarya otu, kandıra otu, kan otu, kartallı eğrelti otu, kasık otu, kaşık otu, kedi otu, kelebek otu, kene otu, kıl otu, kırlangıç otu, kokulu çayır otu, kovan otu, koyun otu, kuduz otu, kum otu, kurbağa otu, kurşun otu, kuş otu, küstüm otu, limon otu, lohusa otu, marsıvan otu, mayasıl otu, melek otu, mercan otu, meyhaneci otu, misk otu, mübarek otu, nevruz otu, nezle otu, oğul otu, Oltu otu, ökse otu, öksürük otu, ölmez otu, pamuk otu, panzehir otu, pelin otu, pire otu, pisik otu, pisipisi otu, sabun otu, sakar otu, sancı otu, sarımsak otu, sedef otu, selam otu, semizotu, sıçanotu, sıraca otu, siğil otu, sinir otu, solucan otu, sökü otu, süpürge otu, süt otu, şerbetçi otu, şeytan otu, şifa otu, tarak otu, taşkıran otu, tavşancıl otu, turp otu, tükürük otu, türüz otu, tüylü dalak otu, uyuz otu, yakı otu, yapışkan otu, yara otu, yavşan otu, yoğurt otu, yüksük otu, zemberek otu, zembil otu, ciğer otları, sinir otları
TU
-
Tuh
Tu, böyle mi olacaktı!
Birleşik Kelimeler: tu kaka
UT
- Utanma duygusu
Birleşik Kelimeler: ut açıcı, ut yeri
-
Klasik Türk müziği araçlarından, iri karınlı, kirişli, mızrapla çalınan bir çalgı
Ferhunde, burada sevdiği bir ut muallimiyle evlenip bahtiyar olmuştu. - Reşat Nuri Güntekin
SU
- Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab
-
Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu
Koltuğuna oturdu, Haliç'in bulanık sularına daldı. - Falih Rıfkı Atay
-
Meyve, sebze vb.nin sıkılmasıyla elde edilen sıvı
Portakal suyu. Domates suyu.
-
Bazı kokulu yaprak veya çiçeklerin imbikten çekilmesiyle elde edilen kokulu sıvı
Çiçek suyu. Gül suyu.
-
Yemeğin sıvı bölümü
Belki de iki bardak turşu suyu içecek. - Sait Faik Abasıyanık
-
Kez
Meyveleri iki su yıka.
-
Demir araçları ateşte kızdırdıktan sonra, suya daldırılarak sağlanılan sertlik
Bu bıçağın suyunu iyi vermemişler.
Ata Sözleri ve Deyimler
- su almak
- su basmak
- su çekmek
- sudan çıkmış balığa dönmek
- sudan geçirmek
- suda pişmiş
- su dökmek
- su dökünmek
- su etmek
- su gelmek
- su gibi
- su gibi akmak
- su gibi aziz ol!
- su gibi bilmek (veya okumak)
- su gibi ezberlemek
- su gibi gitmek
- su gibi olmak
- su gibi terlemek
- su görmemiş
- su götürür yeri olmamak
- su içinde
- su içinde kalmak
- su iktiza etmek
- su kaçırmak
- su kapmak
- su katılmamış
- su kesmek
- su koyuvermek
- su küçüğün, söz (veya sofra veya yemek) büyüğün
- sular kararmak
- sular seller gibi
- su sabun görmemek
- su uyur, düşman uyumaz
- su vermek
- suya düşmek
- suya göstermek
- suya götürüp susuz getirmek
- su yapmak
- suya sabuna dokunmamak
- suya salmak
- suyu baştan (veya başından) kesmek
- suyu çıkmak
- suyu getiren de bir, testiyi kıran da
- suyu görünce teyemmüm bozulur
- suyu ısınmak (veya kaynamak)
- suyu kesilmiş değirmene dönmek
- suyu mu çıktı?
- suyuna gitmek
- suyun akıntısına gitmek
- suyuna tirit
- suyun başı
- suyunca gitmek
- suyu nereden geliyor?
- suyunu almak
- suyunu çekmek
- suyunun suyu
- suyu seli kalmamak
- su yürümek
- su yüzü görmemiş
- su yüzüne (veya üstüne) çıkmak
- su yüzüne çıkmak
Birleşik Kelimeler: su akrebi, su altı, su askıları, su aygırı, su baldıranı, su bardağı, subasar, su basıncı, su baskını, su bidonu, su bilgisi, su bilimi, su biti, su bitkileri, su bombası, su borusu, su boyası, su böceği, su bölümü çizgisi, su böreği, su cenderesi, su çıkrığı, suçiçeği, su çulluğu, su damarı, su değirmeni, su deposu, su dolabı, su düzeyi, sugötürmez, su hattı, su ısıtıcısı, suibriği, su kabağı, su kabı, su kamışı, su karanfili, su kayağı, su kaybı, su kaydırağı, su keleri, su kemeri, su kesesi, su kesimi, su keteni, su kızağı, su kireci, su korkusu, su küre, su mantarları, su mercimeği, su mermeri, su muhallebisi, su nanesi, suoku, suölçer, su örümceği, su parkı, superisi, su piresi, su rezenesi, su saati, su samuru, susarımsağı, su sarnıcı, su sayacı, su seviyesi, su sığırı, su sineği, suşeridi, su tabakası, su tankeri, su tası, su taşkını, su tavuğu, su tedavisi, su terazisi, su teresi, su testisi, su topu, su tulumbası, su türbini, su ürünleri, su yatağı, su yelvesi, su yılanı, suyolu, su yolu, su yoncası, su yosunu, su yuvarı, sudan ucuz, acı su, ağır su, akarsu, aksu, atık su, bağlı su, basınçlı su, bengi su, iç su, kaba su, karasu, kara su, küllü su, oksijenli su, öz su, pis su, serbest su, sert su, tatlı su, tazyikli su, yumuşak su, havadan sudan, altın suyu, arpa suyu, bel suyu, besi suyu, bulaşık suyu, cam suyu, can suyu, çamaşır suyu, çiçek suyu, çilek suyu, deniz suyu, dirim suyu, domates suyu, dümen suyu, elma suyu, er suyu, et suyu, gül suyu, ham besi suyu, havuç suyu, ıslatma suyu, içme suyu, imamsuyu, katran suyu, kaya suyu, kaynak suyu, kenar suyu, kibrit suyu, kireç suyu, koruk suyu, kuyu suyu, limon suyu, maden suyu, memba suyu, meyve suyu, nane suyu, portakal suyu, saf su, safra suyu, şalgam suyu, tavuk suyu, turşu suyu, üzüm suyu, vişne suyu, yüzsuyu, zemzem suyu, kara suları, yer altı suları
- Sutaş
US
-
Akıl
Usa ve gerçeğe uygun anlatışlara kulak verenin olmadığı görüldü. - Halikarnas Balıkçısı
Ata Sözleri ve Deyimler
- usuna getirmek
Birleşik Kelimeler: us dışı, us pahası, usa vurma
SUT (Kelime Kökeni: Fransızca soude)
- Eskiden bazı bitkilerden, bugün sodyum klorürden elde edilen sodyum karbonatın ticaretteki adı
TOS
- Alın veya boynuzla vuruş
Ata Sözleri ve Deyimler
- tos vurmak
UÇ
-
Genellikle uzun bir nesnenin incelerek biten son ve sivri noktası
Bu resmin iki gözü bir makasın ucu ile oyulmuştu. - Aka Gündüz
- Bir şeyin baş veya son noktası
-
Bir şeyin kenarı
Kırk kişilik bir masanın bir ucunda, üç kişiyiz. - Refik Halit Karay
- Dış kenar, periferi
-
Bir uzaklığın son noktası
İstikbal, bu yolun ucundan bir güneş gibi doğuyor. - Falih Rıfkı Atay
- Bir şeyin başı, tepesi
- Kurşun kalemlerde yazmayı sağlayan kömürden yapılan madde
- Bir şeye gereğinden çok fazla bağlanan, önem veren, ekstrem
- Türk devletlerinde genellikle sınır boylarındaki eyalet ve sancak
Ata Sözleri ve Deyimler
- ucu (herhangi birine) dokunmak
- ucu bucağı olmamak (veya görünmemek)
- ucu bucağı yok (veya kayıp)
- ucunda (bir şey) bulunmak
- ucundan tutmak
- ucunu bulmak
- ucunu kaçırmak
- ucu ortası belli olmamak
- uç vermek
Birleşik Kelimeler: uç beyi, uçkurutan, uç uca, uçtan uca, ucu açık, ucu kapalı, ucu ucuna, artı uç, aşırı uç, eksi uç, ileri uç, orta uç, ayakucu, ayak ucu, baş ucu, cirit ucu, göz ucu, ipucu
OTSU
- Ot gibi olan, gövdesi odunlaşmayan, kısa ömürlü (bitki), otsul
Birleşik Kelimeler: otsu topluluk
PUT (Kelime Kökeni: Farsça but)
-
Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, sanem, fetiş
Onu ben, büsbütün başka bir hayranlıkla âdeta bir puta taparcasına seviyordum. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- Haç
Ata Sözleri ve Deyimler
- put gibi
- put kesilmek
- Üç dört tel ipekten bükülmüş iplik
POT
-
Kötü dikiş sebebiyle kumaşta oluşan büzülme veya kıvrım
Ceketinin arkasındaki potlar, bugün mutlaka her zamandan çok ensesine binmişti. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- Poker vb. iskambil oyunlarında oyuncuların tümünce ortaya sürülen eşit miktardaki para veya fiş
- Yanlışlık, hata, gaf
Ata Sözleri ve Deyimler
- pot gelmek
- pot kırmak
- pot yapmak
Birleşik Kelimeler: pot yeri
SUÇ
- Törelere, ahlak kurallarına aykırı davranış
-
Yasalara aykırı davranış, cürüm
Casusluk suçundan yakalanıp müebbet hapse mahkûm olmadın mı? - Refik Halit Karay
Ata Sözleri ve Deyimler
- suç işlemek
- suç olmak
- suçundan geçmek
- suçunu bağışlamak
Birleşik Kelimeler: suç aleti, suç bilimi, suç duyurusu, suçüstü, suç yükleme, meşhut suç, organize suç, taksirli suç, yüz kızartıcı suç, disiplin suçu, insanlık suçu, tart suçu
TOP
-
Birçok spor oyununda kullanılan, türlü büyüklükte, genellikle kauçuktan yapılmış yuvarlak nesne
Havası boşalmış bir futbol topu... - Aka Gündüz
-
Bazı aletlerde bulunan toparlağımsı parça
Duvar saatinin topu. Kantarın topu.
-
Kumaş, kâğıt gibi şeylerin belli miktardaki bağı
Bir top basma. İki top ipekli.
-
Kumaş, kâğıt vb. şeylerin düzenli bir yığın durumuna getirilmiş bağı
Kâğıt topları.
- Yuvarlak biçimde olan, toparlak
- Tamamen, bütünüyle
- Homoseksüel erkek
-
Gülle veya şarapnel atan büyük, ateşli silah
Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor / Barbaros belki donanmayla seferden geliyor - Yahya Kemal Beyatlı
Ata Sözleri ve Deyimler
- top (veya topu) atmak
- topa çıkmak
- topa tutmak
- top etmek
- top gibi gürlemek
- top gibi patlamak
- top sürmek
- topu atmak
- topu dikmek
- topu taca atmak (veya bırakmak)
- top yapmak
- top yuvarlaktır
Birleşik Kelimeler: top ağaç, topaltı, top arabası, top atımı, topbaş, top çam, topçeker, tophane, topkadife, top kandil, top mermisi, top patlıcan, top sağır, top sakal, top sürme, top tekniği, top top, top toplayıcı, top tüfek, topyekûn, top zambak, ağır top, altıntop, armut top, duran top, ölü top, tortop, tüytop, uçan top, yakan top, yakar top, yumru top, yüzer top, alan topu, ayak topu, bayram topu, bilardo topu, cila topu, dağ topu, duvar topu, el topu, güneştopu, havan topu, iftar topu, kantar topu, kartopu, kar topu, masa topu, ramazan topu, sahra topu, salkım topu, sepet topu, su topu, topu topu, yangın topu, yumruk topu
OTÇU
-
Köylerde hekimlik yapan kimse
Sonbahar sonları olduğu için orada ancak iki ihtiyar otçu ile bir bahçıvan iskambil oynuyorlardı. - Osman Cemal Kaygılı
PUS
-
Görüş uzaklığını çok azaltmayan bir tür hafif sis
Ortalığa ilk pus düşer düşmez dönüş saatini sezmiş gibi köy yönüne geçti ve bekledi. - Abbas Sayar
- Bazı meyvelerin üzerinde oluşan, zamk veya sakıza benzeyen madde
- Yaprakların üzerinde görülen, örümcek ağını andıran böcek veya kurt yuvası
- Ağaçların kütük ve dallarındaki yosun
- Bazen meme başında oluşan kabuk
- İnç