SOYUTLAŞTIRMAK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

SOYUTLAŞTIRMAK harflerini içeren 5 harfli 347 kelime bulunuyor. 5 harfli SOYUTLAŞTIRMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

SOYUŞ13, SAYIŞ12, YOKUŞ12, KOMŞU11, KOŞUM11, KAYIŞ11, OLMUŞ11, SOLUŞ11, SOKUŞ11, ŞARYO11, YAKIŞ11, YARIŞ11, YAŞAM11, YAŞIT11, YAŞLI11, YATIŞ11, KOŞAM10, KOŞMA10, KOŞUL10, KOŞUT10, KUMAŞ10, KAMIŞ10, KAYŞA10, MUŞTA10, MAŞUK10, MAYIS10, OYLUM10, SOMYA10, SUTAŞ10, SOYUT10, SOYMA10, SOYLU10, SARIŞ10, SAYIM10, SATIŞ10, ŞAYKA10, ŞAYAK10, TAŞIM10, TAŞSI10, YOKUM10, YORUM10, YOSMA10, YARAŞ10, ARTIŞ9, AYRIM9, AŞLIK9, AŞMAK9, ALKIŞ9, ALMAŞ9, AKŞAM9, KIYMA9, KIYAS9, KIYAM9, KIŞLA9, KOYMA9, KOYUT9, KARIŞ9, KAŞLI9, KARŞI9, KALIŞ9, MUSIR9, OYMAK9, OYALI9, SOMUT9, SOKUM9, SORUM9, SOYKA9, SALAŞ9, SAYRI9, SAYMA9, ŞIRAK9, ŞUARA9, ŞAMAR9, ŞAKUL9, ŞARKI9, ŞATIR9, TIRAŞ9, TOSYA9, TAŞLI9, TAŞIT9, TAŞIL9, TAŞMA9, UYARI9, UYMAK9, UYSAL9, YIKMA9, YILMA9, YOKSA9, YUTMA9, YOLMA9, YOLUK9, YOMRA9, YORTU9, YUMAK9, YORMA9, YAMUK9, YAKIM9, YALIM9, YARIM9, YASLI9, YASMA9, YATIM9, YATSI9, AYRIT8, AYRIK8, AYMAK8, AYLIK8, AYSAR8, ASTIM8, ALMUS8, AKTAŞ8, KOLSU8, KOMUT8, KOLAY8, KISMA8, KURYA8, KUSMA8, KOYAR8, KAMUS8, KAŞAR8, KASIM8, KIRAY8, KAYIR8, KAYIT8, KAYMA8, LOTUS8, LOKUM8, LAYIK8, MISRA8, MUSKA8, MORUK8, MOLAS8, MALYA8, MAKUS8, MARYA8, MASTI8, ORTAY8, ORAYA8, ORASI8, OTSUL8, OKUMA8, OLASI8, SLAYT8, SORMA8, SOMAK8, SOLUK8, SOLMA8, SOKUR8, SOKMA8, SITMA8, SIRMA8, SIMAK8, SIKMA8, SUMAK8, SAMUT8, SAMUR8, SALYA8, SARIM8, SARAY8, SATIM8, ŞALAK8, TORUM8, TUTYA8, TAŞAK8, TASIM8, TARAŞ8, TALAŞ8, TAŞRA8, YUTAK8, YOLAK8, YULAR8, YAMAK8, YAKIT8, YAKMA8, YAKUT8, YARIK8, YARMA8, YASAK8, YASAL8, YATIK8, YATIR8, YATMA8, ARMUT7, ARTIM7, AROMA7, AYLAK7, ASMAK7, ASLIK7, ATMIK7, ASKLI7, ALKIM7, AKSAM7, ISTAR7, ISLAK7, ISKAT7, IRMAK7, IRAMA7, KOMAR7, KURAM7, KURMA7, KUMAR7, KUMLA7, KATIM7, KASMA7, KASIR7, KASIT7, KASLI7, KALYA7, KALAY7, KALIM7, KIRMA7, KILMA7, KAYRA7, KAYAR7, LOKMA7, MUTAT7, MURAT7, MORAL7, MARTI7, MAKUL7, MAKTU7, MAKRO7, MAKAS7, MARUL7, MASAT7, MASAL7, ORTAM7, ORALI7, OTLUK7, OTAMA7, OLMAK7, RAKIM7, RASIT7, SOLAK7, SOKRA7, SIRAT7, SURAT7, SULTA7, SULAK7, SALUR7, SALTO7, SALMA7, SALIK7, SARMA7, SARIK7, SALAM7, SAKLI7, SAKIT7, SATMA7, SATIR7, TOMAR7, TOMAK7, TOKLU7, TORUL7, TORTU7, TIMAR7, TIKMA7, TUTMA7, TUTAM7, TASMA7, TARIM7, TAKIM7, UTMAK7, ULAMA7, YARAK7, YALAK7, YARKA7, YATAK7, ARKIT6, ARTMA6, ARTIK6, ASKAT6, ASTAT6, ASTAR6, ATMAK6, ATLAS6, ALMAK6, ALTIK6, ALARM6, AKORT6, ITLAK6, ILTAR6, KORAL6, KITAL6, KOTRA6, KURAL6, KOALA6, KARLI6, KATLI6, KATMA6, KATOT6, KATIR6, KARST6, KARMA6, KALAS6, KALIT6, KALMA6, KIRAT6, LORTA6, LASTA6, MARKA6, MARAL6, MALAK6, MAKTA6, MAKAT6, MATLA6, ORTAK6, OTLAK6, RAMAK6, RAKAM6, RASAT6, SKALA6, START6, SALTA6, SALAT6, SARAT6, SARAK6, SALAK6, SAKAT6, SAKAR6, SAKAL6, TOKAT6, TORAK6, TIRAK6, TUTAR6, TOTAL6, TUTAK6, TURTA6, TASAR6, TARTI6, TALAS6, TAKSA6, TAKMA6, TAKAS6, TATMA6, TATLI6, UKALA6, AKTAR5, KARAT5, KATAR5, TRATA5, TARAK5, TARLA5, TALAK5, TAKLA5, TAKAT5, TATAR5

AKTAR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṭṭār)

[isim]

  • Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân
  • İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt, tütün vb. satılan dükkân

KATAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳiṭār)

[isim]

  • Tren

    Kendisini getiren metro katarı yoluna devam edip karanlık tünelde kaybolmuştu. - Osman Aysu

  • Taşıt dizisi

    Otomobil katarı. Yük katarı.

  • Bir arada giden veya uçan hayvan dizisi

Birleşik Kelimeler: sürat katarı, turna katarı, yük katarı

TRATA (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

[denizcilik]

  • Torbalı balık ağı

TARAK

[isim]

  • Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç

    Bir ay boyunca, kırlaşan saçlarına tarak sürmedi. - Lâtife Tekin

  • Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık
  • Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç
  • Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik

[anatomi]

  • İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü

[hayvan bilimi]

  • Suda yaşayan hayvanlarda solungaç

[hayvan bilimi]

  • Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tarak vurmak

Birleşik Kelimeler: tarak dubası, tarak işi, tarak kemiği, tarak otu, tas tarak, ayak tarağı, çobantarağı, deniztarağı, taşçı tarağı

TARLA

[isim]

  • Tarıma elverişli olan, sınırlı ve belirli toprak parçası

    Denizciler aralarında, karadaki tarla sahiplerinden çok daha fazla, hem çok daha candan yardımlaşırlar. - Halikarnas Balıkçısı

  • Deniz hayvanlarının çok olduğu yer

    İstiridye tarlası. Midye tarlası.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tarla açmak
  • tarlada izi olmayanın harmanda sözü (veya yüzü) olmaz
  • tarlanın taşlısı, karının (veya kadının) saçlısı
  • tarlayı taşlı, kızı kardeşli yerden almalı

Birleşik Kelimeler: tarla faresi, tarla kuşu, tarla sıçanı, bamyatarlası, çeltik tarlası, dalyan tarlası, mayın tarlası

TALAK (Kelime Kökeni: Arapça ṭalāḳ)

[isim]

[eskimiş]

[hukuk]

  • Evliliğin sona ermesi, erkeğin karısını boşaması

Birleşik Kelimeler: talakıselase

TAKLA

[isim]

  • Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp vücudu üstten aşırtarak öne veya arkaya yapılan dönme hareketi
  • Otomobil, kamyon vb. devrilip yuvarlanma
  • Uçak, güvercin vb.nin uzunlamasına veya yanlamasına dönme hareketi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • takla atmak
  • takla attırmak

Birleşik Kelimeler: takla böcekleri, tepetakla, yıldırım takla

TAKAT (Kelime Kökeni: Arapça ṭāḳat)

[isim]

  • Bir şeyi yapabilme, başarabilme gücü, güç, hâl, derman, kuvvet

    Hareket edebilecek ne vasıtamız ne takatimiz vardı. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • takat getirmek
  • takati kalmamak (veya kesilmek)
  • takati yetmemek

Birleşik Kelimeler: takat sınırı

TATAR

[isim]

[eskimiş]

[tarih]

  • Postayı süren kimse

Birleşik Kelimeler: tatar ağası, tatar arabası

[isim]

  • Tataristan'da, Batı Sibirya'da ve Rusya Federasyonu'nun değişik bölgelerinde yaşayan Türk soyundan bir halk ve bu halktan olan kimse

Birleşik Kelimeler: Tatar böreği, Tatar çorbası

ARKIT

[isim]

[halk ağzında]

  • Köy evlerinde kapıların arkasına konulan kalın kuşak

ARTMA

[isim]

  • Artmak işi

    Tiyatrolar sayıca arttı, bunun sonucu seyirci sayısında da artma oldu. - Metin And

ARTIK

[sıfat]

  • İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan

[isim]

  • Bir şeyin harcandıktan veya kullanıldıktan sonra artan bölümü

    Kumaş artığı.

    Dibinde bir yudumluk kararmış çay artığı vardı. - Yusuf Atılgan

  • Daha çok, daha fazla

[zarf]

  • (a'rtık) Bundan böyle, bundan sonra

    Artık onlar en lüks gazino ve barlara gidiyorlar, gecelerini oralarda geçiriyorlardı. - Tarık Buğra

[isim]

[müzik]

  • Büyük ve tam aralıkların yarım ses artmış hâli

Birleşik Kelimeler: artık değer, artık emek, artık göl, artık gün, artık yıl, eksik artık, üretim artığı

ASKAT

[isim]

[matematik]

  • Herhangi bir ölçü biriminin bölündüğü eşit parçalardan her biri

    Metrenin askatları desimetre, santimetre ve milimetredir.

ASTAT (Kelime Kökeni: Fransızca astate)

[isim]

[kimya]

  • Atom numarası 85 olan, bizmutun alfa ışınlarıyla bombardımanı sonucu elde edilen yapay element, astatin (simgesi At)

ASTAR (Kelime Kökeni: Farsça āster)

[isim]

  • Giyecek, perde, çanta, ayakkabı vb. şeylerde, kumaşın veya derinin iç tarafına geçirilen ince kat
  • Sıvanacak, boyanacak yerlere boyadan önce sürülen kat

    Siz hiç eski tahtalara yağlı boya yaptınız mı? / Bütün iş ilk çekilen boyadadır, astarda - Behçet Necatigil

  • Gemicilikte bir şeyi sağlamlaştırmak için kullanılan bez, halat, ağaç vb

Ata Sözleri ve Deyimler

  • astar bol olmayınca yüze gelmez
  • astarı yüzünden pahalı olmak (veya pahalıya gelmek)
  • astar sürmek (veya vurmak veya çekmek)

Birleşik Kelimeler: astar boyası, astar kaplama, aslı astarı