SOYGUNCULUK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

SOYGUNCULUK harflerini içeren 5 harfli 24 kelime bulunuyor. 5 harfli SOYGUNCULUK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GOCUK14, UYGUN13, SUNGU12, YOLCU12, OLGUN11, SOLCU11, SUCUL11, SUCUK11, KOLCU10, SUYUK10, SOYLU10, YUNUS10, YOSUN10, KOYUN9, SUOKU9, UYLUK9, YOLUK9, KOLSU8, SONLU8, SOLUK8, SULUK8, KULUN7, ONLUK7, UNLUK7

KULUN

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Altı aylığa kadar olan at veya eşek yavrusu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kulun atmak

ONLUK

[sıfat]

  • On birimden, on parçadan oluşan

[mecaz]

  • On üzerinden tam not alan

    Onluk bir öğrenci.

[isim]

[eskimiş]

  • On para, on kuruş, on lira veya on bin lira değerinde olan para

    Bir iki mecidiyenin arasına sıkışmış bir onluğu ararken arkadan bir araba geliyordu. - Memduh Şevket Esendal

Birleşik Kelimeler: onluk bozma

UNLUK

[isim]

  • Değirmende unun biriktiği yer
  • Ekmek fırınlarında unların bulunduğu bölüm, un deposu

[sıfat]

  • Un yapılmaya elverişli, temizlenmiş (buğday)

KOLSU

[sıfat]

  • Kolu andıran, kola benzeyen, kol gibi

Birleşik Kelimeler: kolsu ayaklılar

SONLU

[sıfat]

  • Sonu olan, bitimli

    Zamanın sonlu ve sonsuz akışları içinde iki yıl, kısa bir süredir. - Ahmet Cemal

[matematik]

  • Sonu olan, sonsuz olmayan

Birleşik Kelimeler: sonlu büyüklük

SOLUK

[isim]

  • Akciğerlere çekilen, akciğerlerden atılan hava, nefes

    Kalp gitgide hafiflemekteydi ve soluklarda hafif bir hışıltı başlamıştı. - Reşat Nuri Güntekin

  • Ciğerlere hava alıp verme

[mecaz]

  • Tarz

    Gençler dergimize yeni bir soluk getirdiler.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • soluğu (bir yerde) almak
  • soluğu kesilmek (veya tutulmak)
  • soluğunu kesmek
  • soluk aldırmamak
  • soluk almak

Birleşik Kelimeler: soluk almadan, soluk borusu, soluk darlığı, soluk kesici, soluk soluğa, gürsoluk, ses soluk, bir solukta

[sıfat]

  • Rengi atmış olan, solmuş, uçuk

    General, soluk dudaklarını parmaklarının arasına alarak acı acı gülüyor. - Esat Mahmut Karakurt

  • Parlaklığını, gücünü yitirmiş (ışık)

    Bahçeye, kafeslerden elenen soluk bir ışık vurmuş. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Rengi kaybolmuş, matlaşmış (nesne)

Birleşik Kelimeler: soluk benizli

SULUK

[isim]

  • Öğrencilerin okula su götürdükleri kap
  • Kuş kafeslerinde su konan kap
  • Tavukların su gereksinimlerini karşılamak üzere uzun, yuvarlak, küçük çanak veya damlalıklı biçimlerde değişik malzemeden yapılmış yarı otomatik veya otomatik düzen
  • Büyükbaş hayvanların barındığı yerlerde su içmelerini kolaylaştıran küçük tekne veya havuz

    Ahırlarda her iki hayvandan birine suluk yapılması gerektiği de vurgulanmış. - Tarık Dursun K.

[spor]

  • Yarışçıların su, glikozlu su, çay veya meyve suyu koymalarına yarayan kap

[tıp]

  • Küçük çocukların başlarında, yer yer saç dökülmesi ve kabartılarla beliren bir deri hastalığı

[halk ağzında]

  • Oda içinde yıkanmak için ayrılmış küçük yer, gusülhane

Birleşik Kelimeler: suluk zinciri

KOYUN

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Geviş getirenlerden, eti, sütü, yapağısı ve derisi için yetiştirilen evcil hayvan (Ovis aries)

[mecaz]

  • Verilen buyruklara uyan, kendi kişiliğini gösteremeyen kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

  • koyun can derdinde, kasap yağ derdinde
  • koyun gibi
  • koyun kaval dinler gibi dinlemek
  • koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler

Birleşik Kelimeler: koyun bakışlı, koyun baklası, koyun dede, koyun eti, koyungöbeği, koyungözü, koyun mantarı, koyunyünü, kıvırcık koyun, Asya koyunu, bozkır koyunu, merinos koyunu, yaban koyunu

[isim]

  • Kollar arası, kucak

    Ninem bizde bulunduğu zamanlar onun koynundan başka bir yerde yattığımı hiç bilmem. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Göğüsle giysi arası

    Kesesini koynunda taşır.

[mecaz]

  • Koruyucu, şefkatli çevre

    Hepimiz bu yurdun koynunda yetiştik.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • koynuna almak
  • koynuna girmek
  • koynunda yılan beslemek

Birleşik Kelimeler: koyun koyuna, koyun otu, yüzükoyun

SUOKU

[isim]

[bitki bilimi]

  • Suokugillerden, bataklık bölgelerde ve su kenarlarında yetişen, kök sapları tazeyken acımtırak olan, kurutulduğunda yenebilen küçük bir bitki (Sagitteria)

UYLUK

[isim]

[anatomi]

  • Kalçadan dize kadar olan bacak bölümü

    Kalçalarının ve uyluklarının her basamakta aldığı şekil, kalbinde dayanılmaz heyecanlar alevlendiriyordu. - Ömer Seyfettin

Birleşik Kelimeler: uyluk kemiği

YOLUK

[sıfat]

  • Yolunmuş olan

    Nuran, yoluk kaşlarını parmaklarıyla düzeltiyordu. - Mahmut Yesari

KOLCU

[isim]

  • Bir şeyi korumak için bekleyen veya kol gezen görevli, muhafız

    Eski omuzdaşları gibi ne kahve ne kuşçu dükkânı açmaya ne kolcu yazılmaya ne de gazete müvezziliğine tenezzül etti. - Ömer Seyfettin

[eskimiş]

  • Hizmetçilere çalışacak ev bulan kimse

    Kolcuya hizmetçi ısmarladık.

Birleşik Kelimeler: gümrük kolcusu, kaldırma kolcusu, reji kolcusu

SUYUK

[isim]

[biyoloji]

  • Organizmanın kan, lenf vb. sıvı bölümü

SOYLU

[sıfat]

  • Doğuştan veya hükümdar buyruğuyla, bazı ayrıcalıklara sahip olan ve özel unvanlar taşıyan (kimse), asaletli, asil, kerim

    Soylu kişidir, iyi bir öğrenim görmüştür, zekidir, yeteneklidir. - Necati Cumalı

  • İyi tanınmış, köklü bir aileden gelen (kimse), necip, kişizade, asil

    İzmir'in varlıklı ve soylu ailelerinden birinin tek erkek çocuğu. - Tarık Buğra

  • Saygı uyandıran, yücelik taşıyan

    Japonların soylu ve çetin savaşçılık gururuna, bu eğiliş ağır geldi. - Falih Rıfkı Atay

  • Soyu iyi nitelikli olan, iyi cins soydan gelen (at vb.)

Birleşik Kelimeler: soylu erki, soylu soplu, baba soylu, bey soylu, kent soylu

YUNUS

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Balinalardan, ılık ve sıcak denizlerde sürüler durumunda yaşayan, boyları 3 metreye kadar erişebilen, memeli deniz hayvanı (Delphinus)

    Vapurla yarış eden yunuslara güler. - Sait Faik Abasıyanık