SOPSOĞUK ile Oluşan Kelimeler (SOPSOĞUK Kelime Türetme)

SOPSOĞUK harflerinden oluşan 12 kelime bulunuyor. SOPSOĞUK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Sopsoğuk kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

8 Harfli Kelimeler

SOPSOĞUK24

5 Harfli Kelimeler

SOĞUK15

4 Harfli Kelimeler

OPUS11, SOKU7

3 Harfli Kelimeler

PUS9, POS9, SUP9, KUP8, SOS6

2 Harfli Kelimeler

SU4, US4, OK3

OK

[isim]

  • Yayla atılan, ucunda sivri bir demir bulunan ince ve kısa tahta çubuk
  • Yön göstermek amacıyla belli yerlere konulabilen, oka benzer işaret
  • At arabası, kağnı vb. araçlarda koşum hayvanlarının bağlandığı ağaç

    Dörtnala koşan bir yük arabasının oku böğrüme çarptı. - Ömer Seyfettin

[matematik]

  • Bir dairede bir kirişin ortasında bu kirişi gören yayın ortasına indirilen doğru parçası

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ok atmak
  • ok gibi (yerinden) fırlamak
  • ok yaydan (veya yayından) çıkmak

Birleşik Kelimeler: ok meydanı, ok yılanı, suoku

SU

[isim]

  • Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab
  • Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu

    Koltuğuna oturdu, Haliç'in bulanık sularına daldı. - Falih Rıfkı Atay

  • Meyve, sebze vb.nin sıkılmasıyla elde edilen sıvı

    Portakal suyu. Domates suyu.

  • Bazı kokulu yaprak veya çiçeklerin imbikten çekilmesiyle elde edilen kokulu sıvı

    Çiçek suyu. Gül suyu.

  • Yemeğin sıvı bölümü

    Belki de iki bardak turşu suyu içecek. - Sait Faik Abasıyanık

  • Kez

    Meyveleri iki su yıka.

  • Demir araçları ateşte kızdırdıktan sonra, suya daldırılarak sağlanılan sertlik

    Bu bıçağın suyunu iyi vermemişler.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • su almak
  • su basmak
  • su çekmek
  • sudan çıkmış balığa dönmek
  • sudan geçirmek
  • suda pişmiş
  • su dökmek
  • su dökünmek
  • su etmek
  • su gelmek
  • su gibi
  • su gibi akmak
  • su gibi aziz ol!
  • su gibi bilmek (veya okumak)
  • su gibi ezberlemek
  • su gibi gitmek
  • su gibi olmak
  • su gibi terlemek
  • su görmemiş
  • su götürür yeri olmamak
  • su içinde
  • su içinde kalmak
  • su iktiza etmek
  • su kaçırmak
  • su kapmak
  • su katılmamış
  • su kesmek
  • su koyuvermek
  • su küçüğün, söz (veya sofra veya yemek) büyüğün
  • sular kararmak
  • sular seller gibi
  • su sabun görmemek
  • su uyur, düşman uyumaz
  • su vermek
  • suya düşmek
  • suya göstermek
  • suya götürüp susuz getirmek
  • su yapmak
  • suya sabuna dokunmamak
  • suya salmak
  • suyu baştan (veya başından) kesmek
  • suyu çıkmak
  • suyu getiren de bir, testiyi kıran da
  • suyu görünce teyemmüm bozulur
  • suyu ısınmak (veya kaynamak)
  • suyu kesilmiş değirmene dönmek
  • suyu mu çıktı?
  • suyuna gitmek
  • suyun akıntısına gitmek
  • suyuna tirit
  • suyun başı
  • suyunca gitmek
  • suyu nereden geliyor?
  • suyunu almak
  • suyunu çekmek
  • suyunun suyu
  • suyu seli kalmamak
  • su yürümek
  • su yüzü görmemiş
  • su yüzüne (veya üstüne) çıkmak
  • su yüzüne çıkmak

Birleşik Kelimeler: su akrebi, su altı, su askıları, su aygırı, su baldıranı, su bardağı, subasar, su basıncı, su baskını, su bidonu, su bilgisi, su bilimi, su biti, su bitkileri, su bombası, su borusu, su boyası, su böceği, su bölümü çizgisi, su böreği, su cenderesi, su çıkrığı, suçiçeği, su çulluğu, su damarı, su değirmeni, su deposu, su dolabı, su düzeyi, sugötürmez, su hattı, su ısıtıcısı, suibriği, su kabağı, su kabı, su kamışı, su karanfili, su kayağı, su kaybı, su kaydırağı, su keleri, su kemeri, su kesesi, su kesimi, su keteni, su kızağı, su kireci, su korkusu, su küre, su mantarları, su mercimeği, su mermeri, su muhallebisi, su nanesi, suoku, suölçer, su örümceği, su parkı, superisi, su piresi, su rezenesi, su saati, su samuru, susarımsağı, su sarnıcı, su sayacı, su seviyesi, su sığırı, su sineği, suşeridi, su tabakası, su tankeri, su tası, su taşkını, su tavuğu, su tedavisi, su terazisi, su teresi, su testisi, su topu, su tulumbası, su türbini, su ürünleri, su yatağı, su yelvesi, su yılanı, suyolu, su yolu, su yoncası, su yosunu, su yuvarı, sudan ucuz, acı su, ağır su, akarsu, aksu, atık su, bağlı su, basınçlı su, bengi su, iç su, kaba su, karasu, kara su, küllü su, oksijenli su, öz su, pis su, serbest su, sert su, tatlı su, tazyikli su, yumuşak su, havadan sudan, altın suyu, arpa suyu, bel suyu, besi suyu, bulaşık suyu, cam suyu, can suyu, çamaşır suyu, çiçek suyu, çilek suyu, deniz suyu, dirim suyu, domates suyu, dümen suyu, elma suyu, er suyu, et suyu, gül suyu, ham besi suyu, havuç suyu, ıslatma suyu, içme suyu, imamsuyu, katran suyu, kaya suyu, kaynak suyu, kenar suyu, kibrit suyu, kireç suyu, koruk suyu, kuyu suyu, limon suyu, maden suyu, memba suyu, meyve suyu, nane suyu, portakal suyu, saf su, safra suyu, şalgam suyu, tavuk suyu, turşu suyu, üzüm suyu, vişne suyu, yüzsuyu, zemzem suyu, kara suları, yer altı suları

[isim]

  • Sutaş

US

[isim]

  • Akıl

    Usa ve gerçeğe uygun anlatışlara kulak verenin olmadığı görüldü. - Halikarnas Balıkçısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • usuna getirmek

Birleşik Kelimeler: us dışı, us pahası, usa vurma

SOS (Kelime Kökeni: Fransızca sauce)

[isim]

  • Bazı yemeklerin üzerine dökülen, domates, baharat vb. şeylerle yapılan karışım

SOKU

[isim]

[halk ağzında]

  • Taş dibek

    Evlerinin önü bulgur sokusu / Yel estikçe gelir yârin kokusu - Halk türküsü

  • Dibekte, havanda tahıl dövmeye yarayan tokmak

KUP (Kelime Kökeni: Fransızca coupe)

[isim]

  • Giysi kesimi, kesimle verilen biçim

[isim]

  • Dondurma ve sütlü tatlıların konulduğu kap

PUS

[isim]

  • Görüş uzaklığını çok azaltmayan bir tür hafif sis

    Ortalığa ilk pus düşer düşmez dönüş saatini sezmiş gibi köy yönüne geçti ve bekledi. - Abbas Sayar

  • Bazı meyvelerin üzerinde oluşan, zamk veya sakıza benzeyen madde
  • Yaprakların üzerinde görülen, örümcek ağını andıran böcek veya kurt yuvası
  • Ağaçların kütük ve dallarındaki yosun
  • Bazen meme başında oluşan kabuk

[isim]

[matematik]

  • İnç

POS

[sıfat]

  • Gür ve uzun (bıyık)

Birleşik Kelimeler: pos bıyık

SUP (Kelime Kökeni: Fransızca soupe)

[isim]

  • Çikolata ile yapılan bir çeşit tatlı, supangle

OPUS (Kelime Kökeni: Fransızca opus)

[isim]

[müzik]

  • Bestecinin, besteleniş sırasına göre numaralanmış müzik eseri

SOĞUK

[sıfat]

  • Isısı düşük olan, sıcak karşıtı

    Bu el soğuktu ve titriyordu. - Peyami Safa

  • Üşütecek derecede ısısı olan

    Güneşli, soğuk bir gündü. - Sait Faik Abasıyanık

[isim]

  • Isının üşütecek kadar az veya düşük olması durumu

    Apışlarının arasına bir sac mangal alarak yakıcı soğuktan korunmaya çalışıyordu. - Ercüment Ekrem Talu

[mecaz]

  • Duygudan, sevgiden yoksun olan, yakın ve içten olmayan, ilgisiz

    Soğuk tavırla birbirlerini selamlayıp uzaklaştılar. - Refik Halit Karay

[mecaz]

  • Sevimsiz veya yersiz, antipatik

    Bu soğuk, yavan sözler zevkimi rencide ediyordu. - Hüseyin Cahit Yalçın

[mecaz]

  • Cinsel istek duymayan

    Soğuk bir kadın.

[zarf]

  • İlgisiz, sevimsiz bir biçimde veya memnuniyetsizliğini belli ederek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • soğuk almak
  • soğuk çalmak
  • soğuk çıkmak
  • soğuk durmak
  • soğuk duş etkisi yapmak
  • soğuk düşmek (veya kaçmak)
  • soğuk ter dökmek (veya basmak veya boşanmak)
  • soğuk vurmak (veya yakmak)

Birleşik Kelimeler: soğuk algınlığı, soğuk bez, soğuk büfe, soğuk dalgası, soğuk damga, soğuk harp, soğuk hava deposu, soğuk ısırması, soğukkanlı, soğuk nevale, soğuk renkler, soğuk savaş, soğuk şaka, kuru soğuk, kocakarı soğuğu, öküz soğuğu

SOPSOĞUK

[sıfat]

  • Çok soğuk