[sıfat]

• Sonu olmayan, bitmeyen, ebedî

  Seninle arkadaşlığımız sonsuz olacak. - Mahmut Yesari

• Ölçülemeyecek kadar çok veya büyük olan

  Şu sonsuz mavilikte var mıydı onun eşi? / Kim söndürebilirdi o muhteşem güneşi? - Enis Behiç Koryürek

• Çok

  İçimdeki ülkede bu ordu insanlarına karşı sonsuz bir sevgi ve minnet var. - Ruşen Eşref Ünaydın

• Birçok

  Müşteriler buradayken yaptıkları her şeyi, daha evvel pek çok kez yapmış olabilecekleri gibi daha sonsuz kez de tekrarlayabilirler. - Elif Şafak

[isim]

• Sonu ve sınırı olmayan şey

[matematik]

• Sonu olmayan, her niceliği aşabilen değişken (nicelik)

[isim]

• Sonsuz olma durumu

  Sevda, sonsuzluğun karanlığında ışıldayan bir pırıltıdır. - Nazım Hikmet

• Sonu olmayan gelecek zaman, ebediyet

  İyi ve yoğun yaşanan bir dakikada sonsuzluktan bir renk var. - Haldun Taner

• Sonu ve sınırı olmayan uzay

[isim]

• Sonsuzlaşmak işi

[nesnesiz]

• Sonsuz duruma gelmek, sonu olmamak