SOKUŞMAK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

SOKUŞMAK harflerini içeren 5 harfli 23 kelime bulunuyor. 5 harfli SOKUŞMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KOMŞU11, KOŞUM11, SOKUŞ11, KOKUŞ10, KOŞAM10, KOŞMA10, KOŞUK10, KUMAŞ10, MAŞUK10, AKKUŞ9, KUŞAK9, SOKUM9, KUSMA8, KAMUS8, MUSKA8, MAKUS8, OKUMA8, SOMAK8, SOKMA8, SUMAK8, KOKMA7, KASKO7, SOKAK7

KOKMA

[isim]

  • Kokmak işi

    Yıkanmamayı ve böylece pis pis kokmayı bile göze alırlarmış. - Salâh Birsel

KASKO (Kelime Kökeni: İtalyanca casco)

[isim]

[hukuk]

  • Taşıtların uğrayacakları kazadan doğacak zararların tamamının karşılanması için yapılan sigorta türü

SOKAK (Kelime Kökeni: Arapça zuḳāḳ)

[isim]

  • İl, ilçe vb. yerleşim bölgelerinde, iki yanında evler olan, caddeye oranla daha dar veya kısa olabilen yol

    Biraz sonra şehrin bütün sokaklarında süvariler dörtnala koşmaya başladılar. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sokağa (veya sokaklara) dökülmek
  • sokağa (veya sokaklara) düşmek
  • sokağa atmak
  • sokağa çıkmak
  • sokakta kalmak
  • sokaktan toplamak

Birleşik Kelimeler: sokak çocuğu, sokak kadını, sokak kapısı, sokak kızı, sokaktaki adam, ara sokak, arka sokak, çıkmaz sokak

KUSMA

[isim]

  • Kusmak işi, istifra

    Bütün bir gece onun başını kucağımda yatırarak ikide bir kusmasına yardım ediyordum. - Asaf Halet Çelebi

[kimya]

  • Üzerine bir boya uygulandığında alttaki rengin üste çıkması

KAMUS (Kelime Kökeni: Arapça ḳāmūs)

[isim]

[eskimiş]

  • Sözlük

    İstanbul sözündeki İstanbul kelimesinin manalarını anlatmak için koca bir kamus lazım. - Falih Rıfkı Atay

  • Büyük sözlük

MUSKA (Kelime Kökeni: Arapça nusḫa)

[isim]

  • İçinde dinsel veya büyüleyici bir gücün saklı olduğu sanılan, taşıyanı, takanı veya sahip olanı zararlı etkilerden koruyup iyilik getirdiğine inanılan bir nesne, yazılı kâğıt vb., hamaylı

    İnsan, üstünde tercihen boynunda mutlaka bir muska taşımalıydı. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • Üçgen biçiminde katlanmış olan şey

Birleşik Kelimeler: muska böreği

MAKÛS (Kelime Kökeni: Arapça maʿkūs)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Ters çevrilmiş, baş aşağı getirilmiş

[mecaz]

  • Uğursuz, kötü

    Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz. - Atatürk

OKUMA

[isim]

  • Okumak işi, kıraat

    Okuması vardı, yazması azdı. - Burhan Felek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • okumayı sökmek

Birleşik Kelimeler: okuma bayramı, okuma günü, okuma kitabı, okuma saati, okuma vakti, okuma yazma, okuma yitimi, sesli okuma, sessiz okuma, dikiş okuması

SOMAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Hayvanlarda yüzün çıkıntılı ve az çok sivri olan ön bölümü
  • Taneleri alınmış mısır koçanı

SOKMA

[isim]

  • Sokmak işi

    İnsanlar dünyayı ayrı ayrı zaviyelerden gördükleri gibi onu gönüllerinin arzu ettiği bir şekle sokmaya da çalışırlar. - Mehmet Kaplan

SUMAK (Kelime Kökeni: Arapça summāḳ)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Antep fıstığıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, kabuğu hekimlikte, yaprakları dericilikte kullanılan bir ağaç (Rhus coriaria)
  • Bu ağacın, ekşilik vermek için dövülerek yemeklere katılan mercimeğe benzeyen meyvesi

AKKUŞ

[isim]

  • Ordu iline bağlı ilçelerden biri

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Atmaca

KUŞAK

[isim]

  • Bele sarılan uzun ve enli kumaş

    Emin olmak için kuşağından bir ayna çıkarıp camı bile çizdi. - İhsan Oktay Anar

  • Sağlamlığını artırmak için bir şeyin çevresine geçirilen ağaçtan veya metalden bağ

[teknoloji]

  • Bir ürünün, bir aygıtın teknolojideki ve bilimdeki gelişmeye göre üretilen yeni biçimleri

[gök bilimi]

  • Yeryüzünde veya herhangi bir gök cisminde belli şartları sağlayan bölge

    İklim kuşakları. Zaman kuşakları.

[coğrafya]

  • Yeryüzünün kutuplar, kutup daireleri ve dönencelerle belirlenen beş bölümünden her biri, küre kuşağı

    Isı kuşak.

[felsefe]

  • Yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın şartlarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, kaderleri paylaşmış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişilerin topluluğu

    Daha çok yeni kuşak şairlerin ürünlerine yer veriyoruz. - Ahmet Ümit

[matematik]

  • Bir küre yüzeyi, paralel iki düzlemle kesildiğinde iki kesitin arasında kalan bölüm

[sinema]

[televizyon]

  • Henüz birleştirilmemiş ses ve görüntü taşıyan filmler

[televizyon]

  • Televizyonda programlar için ayrılmış özel zaman dilimi

    Çizgi film kuşağı.

[toplum bilimi]

  • Yaklaşık yirmi beş otuz yıllık yaş kümelerini oluşturan bireyler öbeği, göbek, nesil, batın, jenerasyon

    Bugünkü kuşak benim kuşağımın bir hikâyesini dinlemelidir. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: kuşak bağlama, ılıman kuşak, ısı kuşak, orta kuşak, sıcak kuşak, şal kuşak, tropikal kuşak, yeşil kuşak, ağız kuşağı, Burçlar Kuşağı, dalga kuşağı, deprem kuşağı, ebekuşağı, ebemkuşağı, gayret kuşağı, gelinkuşağı, gökkuşağı, hacılarkuşağı, küre kuşağı, meryemanakuşağı, orman kuşağı, reklam kuşağı, ses kuşağı, yağmur kuşağı

SOKUM

[isim]

[halk ağzında]

  • Lokma
  • Yufka ekmeğinden yapılan dürüm

Birleşik Kelimeler: kuyruk sokumu

KOKUŞ

[isim]

  • Kokma işi