SOKRANMAK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

SOKRANMAK harflerini içeren 5 harfli 53 kelime bulunuyor. 5 harfli SOKRANMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

MASON8, SORMA8, SOMAK8, SOKMA8, AROMA7, ASMAK7, AKSON7, AKSAM7, KOMAR7, KONMA7, KOKMA7, KONSA7, KASMA7, KASKO7, MANAS7, MARON7, MAKRO7, MAKAS7, ORMAN7, ONMAK7, ONAMA7, ROMAN7, SOKAK7, SONRA7, SONAR7, SOKRA7, SAMAN7, SARMA7, SANMA7, ANMAK6, AKKOR6, AKMAK6, AKMAN6, AKSAN6, AKSAK6, KONAK6, KORNA6, KANMA6, KARMA6, KAMAN6, KAKAO6, KAKMA6, MARKA6, MAKAK6, NOKRA6, RAMAK6, RAKAM6, SARAK6, SAKAR6, SAKAK6, AKRAN5, KRANK5, KANKA5

AKRAN (Kelime Kökeni: Arapça aḳrān)

[isim]

  • Yaş, meslek, toplumsal durum vb. bakımından birbirine eşit olanlardan her biri, boydaş, böğür, taydaş, öğür

    Babası silik, adsız bir berberken çocuk bütün akranlarını çekerek dükkânını canlandırdı. - Necati Cumalı

KRANK (Kelime Kökeni: İngilizce crank)

[isim]

[teknik]

  • Bir motorda biyellerin doğrusal hareketini dairesel harekete çeviren dingil
  • Sac, çinko, dökme demir, bakır vb. borunun yönünü değiştirmeye yarayan kıvrım

Birleşik Kelimeler: krank mili

KANKA

[isim]

[teklifsiz konuşmada]

  • Kardeş kadar yakın olan kimse

ANMAK

[-i]

  • Birini veya bir şeyi akla getirerek sözünü etmek veya onu düşünmek, zikretmek, hatırlamak

    Onun bu fedakârlığını her yerde, her zaman minnetle anacağım. - Peyami Safa

[-i]

[-le]

  • Bir armağanla birinin gönlünü almak
  • Adlandırmak

    Onu, başka Tahirlerden ayırt etmek için `Temiz Tahir` diye anarlardı.

AKKOR

[sıfat]

  • Işık saçacak beyazlığa varıncaya kadar ısıtılmış olan

    Akkor kömür.

AKMAK

[-den]

  • Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek

    Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış. - Sait Faik Abasıyanık

  • Sıvı maddeler aşağıya yönelmek
  • Sıvı bir madde bir yerden çıkmak

[nesnesiz]

  • Bir kap veya bir yer, içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmak

    Dam akıyor.

[-e]

  • Art arda ve toplu olarak gitmek

    Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı. - Yusuf Ziya Ortaç

[nesnesiz]

  • Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak

    Çarşafın kumaşı da yer yer akmış, buruşmuştu. - Refik Halit Karay

[nesnesiz]

  • Boya birbirine karışmak

[-le]

  • Sürüp gitmek

    Nedim divanında bir kaside vardır, müjgân üstüne, hicran üstüne, umman üstüne kafiyeleri ve redifleriyle akar. - Yahya Kemal Beyatlı

[nesnesiz]

[mecaz]

  • Zaman çabuk geçmek

[nesnesiz]

[mecaz]

  • Karışmak, katılmak

[nesnesiz]

[argo]

  • Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akacak kan damarda durmaz
  • akan sular durmak
  • akara kokara bakma, çuvala girene bak
  • akarı kokarı olmamak
  • akarına bırakmak
  • akıp gitmek
  • akmasa da damlar

Birleşik Kelimeler: akan yıldız, akarsu, akaryakıt

AKMAN

[sıfat]

  • Bozulmamış, saf, temiz

AKSAN (Kelime Kökeni: Fransızca accent)

[isim]

  • Bir ülkenin insanlarına veya bir çevreye özgü söyleyiş özelliği

    Sesi tok, aksanı düzgündü. - Necip Fazıl Kısakürek

[dil bilgisi]

  • Vurgu

Birleşik Kelimeler: aksanı bozuk

AKSAK

[sıfat]

  • Aksayan, hafifçe topallayan

[mecaz]

  • İyi gitmeyen, iyi işlemeyen

    İşin aksak yönü.

[isim]

[edebiyat]

  • Eski Yunan ve Latin şiir ölçüsünde, sondan bir önceki hecesi kısa olacak yerde uzun olan dize

[isim]

[müzik]

  • Türk müziğinde kıvrak bir usul

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aksak eşekle yüksek dağa çıkılmaz

Birleşik Kelimeler: ağır aksak, yürük aksak, raks aksağı, Türk aksağı

KONAK

[isim]

  • Büyük ve gösterişli ev

    Konaktan tekrar mektebe döndükten sonra uzun zaman boynu bükük dolaştım. - Etem İzzet Benice

  • Vali, kaymakam gibi yüksek dereceli devlet görevlilerinin resmî konutu

[hayvan bilimi]

  • Konakçı

[eskimiş]

  • Araba veya hayvanla bir günde alınan yol

    Buradan orası beş konaktır.

[eskimiş]

  • Yolculukta geceyi geçirmek için inilen, konaklanılan yer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • konak gibi

Birleşik Kelimeler: konak yavrusu, bülbülkonağı, hükûmet konağı

[isim]

[halk ağzında]

  • Kundak çocuklarının başlarında görülen kepek tabakası
  • Gözde oluşan ince tabaka

[isim]

  • İzmir iline bağlı ilçelerden biri

KORNA (Kelime Kökeni: İtalyanca corna)

[isim]

  • Motorlu taşıtlarda, bisikletlerde sesle işaret vermek için kullanılan ve içinden hava geçirilerek çalınan boru, klakson

    Saat on iki olur olmaz, apartmanın önünde kornayı öttürdüm. - Aka Gündüz

KANMA

[isim]

  • Kanmak işi

KARMA

[isim]

  • Karmak işi

[sıfat]

  • Ayrı türden olan ögelerin karıştırılmasıyla oluşmuş, muhtelit

    Karma futbol takımı.

Birleşik Kelimeler: karma aşı, karma eğitim, karma ekonomi, karmakarış, karmakarışık, karma okul, karma sergi, karma tamlama, karma tren

KAMAN

[isim]

  • Kırşehir iline bağlı ilçelerden biri

KAKAO (Kelime Kökeni: Fransızca cacao)

[isim]

[bitki bilimi]

  • İki çeneklilerden, Amerika'nın sıcak bölgelerinde yetişen bir ağaç, Hint bademi (Theobroma cacao)

[bitki bilimi]

  • Bu ağacın meyvesinin çekirdeği
  • Bu çekirdeklerin öğütülmesiyle elde edilen toz
  • Bu tozdan su veya sütle hazırlanan içecek