SEÇKİNCİLİK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

SEÇKİNCİLİK harflerini içeren 6 harfli 31 kelime bulunuyor. 6 harfli SEÇKİNCİLİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

SEÇİCİ13, ÇİLECİ12, ÇİNİCİ12, ÇEKİCİ12, İÇKİCİ12, CENKÇİ12, ÇİSKİN10, ESKİCİ10, KESİCİ10, SİLİCİ10, SİNCİK10, SEÇKİN10, SELCİK10, CİNSEL10, ÇİNİLİ9, EKİNCİ9, İNEKÇİ9, İÇKİLİ9, İKİNCİ9, İLİKÇİ9, İLKECİ9, KLİKÇİ9, İSİLİK7, İLİKSİ7, KİLİSE7, KESKİN7, SİNLİK7, SEKİLİ7, İKİLİK6, İLİNEK6, KLİNİK6

İKİLİK

[isim]

  • İki değişik kullanımı veya uygulaması olma durumu

    Yaz tarifesi, kış tarifesi diye bir ikilik de gerek değildir. - Nazım Hikmet

  • Birbirine kötülük etmeye kadar varan sürekli anlaşmazlık, tefrika

[sıfat]

  • İkisi bir arada, iki taneden oluşmuş, iki tane alabilen

    İkilik cezve.

[mecaz]

  • Görüş veya düşüncede ikiye bölünmüş olma durumu, anlaşmazlık

    Kasabanın tarihi, bir bakıma ikiliklerinin tarihiydi. - Necati Cumalı

[eskimiş]

  • İki kuruşluk gümüş akçe

[müzik]

  • Birlik notanın yarı süre değerindeki nota

Birleşik Kelimeler: kırkikilik, duyum ikiliği

İLİNEK

[isim]

[felsefe]

  • Bir şeye zorunluluk sonucu bağlı olmayan, onun özünde bulunmayan, rastlantı ile olan nitelik, araz

KLİNİK (Kelime Kökeni: Fransızca clinique)

[isim]

[tıp]

  • Hastanın bakıldığı, muayene edildiği yer

    Onu, anlamını yitiren kliniğe ayaklarının alışkanlığı götürüyordu. - Tarık Buğra

  • Hekim olacak öğrencilerin hasta başında uygulamalı olarak ders gördükleri hasta koğuşu

[sıfat]

  • Vücut muayenesinde görülen (hastalık belirtisi)

    Klinik belirtiler çoğu kez bir hastalığın teşhisi için yetmeyebilir.

Birleşik Kelimeler: klinik araştırma, klinik vaka

İSİLİK

[isim]

[tıp]

  • Terlemekten veya sıcaktan vücutta meydana gelen küçük pembe kabartılar, ısırgın

İLİKSİ

[sıfat]

  • İliği andıran, iliğe benzeyen

KİLİSE (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

[din bilgisi]

  • Hristiyanların ibadet etmek için toplandıkları yer

    Onlardan iki fedai kilise kapısının karşısındaki harap evin penceresine mitralyözlerini kurdu. - Necip Fazıl Kısakürek

  • Hristiyanlıkla ilgili dinî kuruluş
  • Hristiyanlığın öğretilmesi, dinî işlerin yönetimi vb. ile ilgilenen papa ve piskoposlar topluluğu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kilise direği gibi

Birleşik Kelimeler: kilise çanı, kilise hukuku, başkilise

KESKİN

[sıfat]

  • Çok kesici, iyi kesen

    Sonunda keskin bir taşı testere gibi kullanarak ipi incelte incelte kopardı. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[mecaz]

  • Tiz (ses)

    Bir kadın sesiydi bu. İnce ve keskin, dikkati hemen kapan ve bırakmayan bir ses. - Peyami Safa

[mecaz]

  • Kırıcı, incitici

    En yakın dostlarının bile kusurlarını keskin bir dille yüzlerine vururmuş. - Haldun Taner

[mecaz]

  • Etkili, sert

    Masanın başında, güneşten yanmış yüzü, sert ve derin çizgilerle dolu, keskin bakışlı, kıranta bir adam oturuyor. - Esat Mahmut Karakurt

[mecaz]

  • Kıvrak

    Bu çeneyle atbaşı giden keskin bir zekâsı var. - Cahit Sıtkı Tarancı

[mecaz]

  • Hassas

[mecaz]

  • Dikkatli

[argo]

  • Zampara

Ata Sözleri ve Deyimler

  • keskin sirke küpüne (veya kabına) zarar
  • keskin zekâ keramete kıç attırır

Birleşik Kelimeler: keskin nişancı, gözü keskin

[isim]

  • Kırıkkale iline bağlı ilçelerden biri

SİNLİK

[isim]

  • Mezarlık

SEKİLİ

[sıfat]

  • Sekisi olan

ÇİNİLİ

[sıfat]

  • Çinisi olan, çinilerle bezenmiş olan

    En göze çarpan yerlerinde de oymalı ya da çinili ocaklar vardır. - Salâh Birsel

EKİNCİ

[isim]

[halk ağzında]

  • Tahıl yetiştirip satan kimse

İNEKÇİ

[isim]

  • Sütünü ve süt ürünlerini satmak için inek besleyen kimse

[argo]

  • Ezberci, ezberleyerek öğrenen öğrenci

İÇKİLİ

[sıfat]

  • İçki içmiş olan
  • İçki içilen

    Köylülerle beraber içkili belediye bahçesinin içinden saz dinledim. - Sait Faik Abasıyanık

[zarf]

  • İçki içmiş olarak

    İçkili otomobil kullanılmaz.

İKİNCİ

[sıfat]

  • İki sayısının sıra sıfatı
  • Sırada önem bakımından birinciden sonra gelen

    En fazla leylak ağaçlarını seviyordum, hele biri boyuma yakın olanı, âdeta ikinci odamdı. - Emine Işınsu

  • Değer ve kalitece birinciden sonra gelen

    Evde pişirip yedikleri çikolatanın kalitesi ikinci idi. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]

  • Yeni, bir başka

[isim]

  • Birinciden sonra gelen kimse veya nesne

    Yeni ilişkisinden son derece hoşnut ve ilk bebeğine veremediği tüm sevgiyi ikincisine vermekte kararlıydı. - Elif Şafak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ikinci gelmek
  • ikinci plana düşmek

Birleşik Kelimeler: ikinci ayak, ikinci bahar, İkinci Çağ, ikinci el, ikinci ferik, ikinci kaptan, ikinci sınıf, ikinci yarı, İkinci Zaman, ikinci zar

İLİKÇİ

[isim]

  • İlik açan kimse