[isim]

• Aşk

  Ben gelmedim dava için / Benim işim sevi için - Yunus Emre

[isim]

[eskimiş]

[gök bilimi]

• Boğa

[isim]

• Sevme işi, sevgi

• Bir kimsede, bir şeyde bulunan ve o kimse veya şeyi başkalarına sevdiren özellik

[sıfat]

• Hoşa gitme özelliği olan, hoşa giden, cana yakın, şirin, sempatik

  O zaman hayat sevimli ve kolaydı. - Necip Fazıl Kısakürek

[isim]

• Sevilmek işi

  Sen sevmenin, sevilmenin ne demek olduğunu biliyor musun? - Ahmet Muhip Dranas

[isim]

• Sevinmek işi

[isim]

• Düzey

  Eski güzel sakalını bile birkaç günlük uzunca bir tıraş seviyesine indirmiştir. - Reşat Nuri Güntekin

[isim]

• Sevme işi

  Hepsinin bir sokuluşu ve birbirini sevişi vardı ki… - Halide Edip Adıvar

[nesnesiz]

• Sevgi duyulmak, sevgi beslenilmek

  Pek sevilecek, beğenilecek yanı da yoktu zavallının. - Yaşar Nabi Nayır

• Beğenilmek

[nesnesiz]

• Sevinç duymak

  Babama, bana bir yazı makinesi aldığı için ne kadar sevindiğimi bile gösteremedim. - Adalet Ağaoğlu

[isim]

• Kendi cinsinden kimselerle cinsel ilişkide bulunan kadın, ablacı, lezbiyen

[isim]

• İstenen veya hoşa giden bir şeyin olmasıyla duyulan coşku, meserret

  İçim sevinç dolu, annemin yanına gidiyorum, öpüşüyoruz. - Adalet Ağaoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

• sevinci kursağında kalmak
• sevincinden ağzı kulaklarına varmak
• sevinçten (havalara) uçmak
• sevinç yaşları (veya gözyaşları) dökmek

[sıfat]

• Düzeyli

[mecaz]

• Değeri yüksek olan

[zarf]

• Verimli bir biçimde

  Bütün bir gün süren bu seminer ve panel çok seviyeli geçti. - Haldun Taner

[isim]

• Sevilme işi

[isim]

• Sevinme işi