[sıfat]

• Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı

  Sert tahta.

• Esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen

  Tabakanın sert yaylı kapağını tak diye kapatıyor. - Tarık Buğra

• Kolay dayanılmayan, zor katlanılan, etkili, yumuşak karşıtı

  Sert iklim. Sert hava.

• Güçlü kuvvetli

  Kapıyı kapadı, döndü, sert adımlarla ilerledi. - Memduh Şevket Esendal

• Sarsıcı niteliği olan, çarpıcı, keskin, hafif karşıtı

  Sert şarap. Sert tütün.

• Bağışlaması, hoşgörüsü olmayan

  Birçokları beni dik ve sert olduğum için belki sevmiyorlardı. - Memduh Şevket Esendal

• Gönül kırıcı, katı, ters

[zarf]

• Gönül kırıcı, katı, ters bir biçimde

  Ben de ona bile bile sert çıkıştım. - Ahmet Kabaklı

[mecaz]

• Hırçın, öfkeli, hiddetli

  Zaten Atatürk'ün ne vakit öfkesine kapılarak herhangi bir kimseye karşı herhangi bir sert harekette bulunduğunu kim hatırlar? - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]

• Titizlikle uygulanan, sıkı

  Sert bir yönetim.

[dil bilgisi]

• Ciğerlerden gelen havanın ağız boşluğundaki tam kapalı veya yarı kapalı engellere çarpmasıyla oluşan (ünsüz), titreşimsiz, süreksiz, ötümsüz, tonsuz, sedasız

Ata Sözleri ve Deyimler

• sert çıkmak

[isim]

• Sert, katı olma durumu

  Derinin altında bir sertlik hissettim.

[mecaz]

• Sert, kırıcı, katı davranış, şiddet, husumet

  Bir zamanlar, sertliğinden, karşında nefes alamazdık. - Necip Fazıl Kısakürek

[jeoloji]

• Minerallerin çizilmeye karşı gösterdikleri direnç

[isim]

• Sertelmek durumu

[isim]

• Sertlenmek durumu

  Eli sevgiyle çocuğun başını okşarken sesi sertlenmeye çalışarak tekrar tekrar soruyordu. - Halide Edip Adıvar

[nesnesiz]

• Direnci artmak

[mecaz]

• Sert, öfkeli bir durum almak, sertleşmek

[isim]

• Mıklebin açıkta duran kısmı

[nesnesiz]

• Sert bir tavır almak, sertleşmek

  Mahalleliden biri sana sataşırsa öyle bize yaptığın gibi sertlenip bıçkınlaşma. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[isim]

• Sertleşmek işi

  Sertleşmeyi bilmeyen bir iyilik, iyilik olmakta ısrar eden bir iyilik neye yarar? - Cemil Meriç

[tıp]

• İçindeki damarlara kan dolması ile birlikte erkeklik organının sert ve dik duruma gelmesi, ereksiyon

[nesnesiz]

• Sert bir durum almak, katılaşmak

  Yarı ağarmış yumuşak kumral sakal tersine dönerek diken gibi sertleşti. - Reşat Nuri Güntekin

• Gücü artmak, zorlu bir durum almak

  İklim sertleşti.

[tıp]

• Erkeklik organı, içindeki damarlara kan dolması ile birlikte sert ve dik duruma gelmek

[mecaz]

• Bir kimsenin davranış veya sözleri sert, kırıcı olmak

[isim]

[eskimiş]

• Başhekim

[isim]

• Öğrenim belgesi

• Kişinin bilgi gerektiren herhangi bir konuda niteliğini gösteren belge

[isim]

• Sertleştirmek işi

[-i]

• Sert bir duruma getirmek, sertleşmesine sebep olmak

[sıfat]

• Sertifikası olan

[isim]

[kimya]

• Kimyasal tepkimeli yapay reçine tutkalı ve verniklerinde, kuruma ve sertleşmeyi sağlamak için kullanılan, sıvı veya toz hâlinde olan kimyasal yardımcı madde