SERMUHARRİR Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
SERMUHARRİR harflerini içeren 5 harfli 39 kelime bulunuyor. 5 harfli SERMUHARRİR kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Sermuharrir ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Sermuharrir olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
ESHAM11,
ESRAR (Kelime Kökeni: Arapça esrār)
-
Gizler, sırlar
Yüzüme, tekrar o eski, esrar dolu gözlerle bakıyor. - Yusuf Ziya Ortaç
Ata Sözleri ve Deyimler
- esrara dalmak
Birleşik Kelimeler: esrar kumkuması, esrar perdesi
- Hint kenevirinden çıkarılan ve kullanılacak miktara göre uyarıcı, sarhoş edici veya uyuşturucu etkileri olan bir madde
Ata Sözleri ve Deyimler
- esrar çekmek
Birleşik Kelimeler: esrar otu, esrar tekkesi
MİRAS (Kelime Kökeni: Arapça mīrās̱)
- Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet, kalıt, bırakıt, tereke
- Kalıtım yoluyla gelen herhangi bir özellik
-
Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı şey
Hatta bazıları mesleğin püf noktalarını anlatan kitaplar yazıp tecrübelerini gelecek nesillere miras bırakmışlardı. - İhsan Oktay Anar
Ata Sözleri ve Deyimler
- mirasa konmak
- miras helal, hele al demişler
- miras yemek
Birleşik Kelimeler: mirasyedi, reddimiras, baba mirası
MESAİ (Kelime Kökeni: Arapça mesāʿī)
-
Çalışma, emek
İki üç günlük mesaiyle bir sürü karanlık noktayı çözümledin. - Osman Aysu
Ata Sözleri ve Deyimler
- mesai yapmak
- mesaiye kalmak
Birleşik Kelimeler: mesai saati, tam mesai, teşrikimesai, yarım mesai
MUARE (Kelime Kökeni: Fransızca moiré)
- Dalgalı parıltılar verilmiş olan bir kumaş türü, kareli kumaş
- Bu kumaştan yapılan
RESMÎ (Kelime Kökeni: Arapça resmī)
-
Devletin olan, devlete ait, devletle ilgili, özel karşıtı
Bulunduğumuz yer resmî bir dairenin bürosudur. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Devletin öngördüğü yöntemlere uygun olarak yapılan, formel
Resmî muamele. Resmî müracaat.
-
Samimi olmayan, teklifli, ciddi
Kâmuran hemen hemen resmî tavırla hafifçe eğildi. - Reşat Nuri Güntekin
Birleşik Kelimeler: resmî bayram, resmî dil, resmî elbise, resmî giysi, resmî nikâh, yarı resmî
RESİM (Kelime Kökeni: Arapça resm)
-
Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri
Konulu resim parçaları kendiliğinden ve doğru olarak yan yana gelivermiş, hikâye ortaya çıkmıştı. - Tarık Buğra
-
Bunu yapmak için gerekli yöntemleri öğreten sanat
Türkiye'de resim bir müddetten beri soysuz bir sanat hâline gelmeye başladı. - Orhan Seyfi Orhon
-
Fotoğraf
Güzel İnebolu kızı, duvara yapıştırılan Gazi'nin resmine uzun uzun baktı. - Aka Gündüz
-
Bazı eşyadan ve işlerden alınan vergi veya harç
Osmanlı Devleti'nin birçok vergi ve resimleri bu yüzden doğrudan doğruya yabancı alacaklıların cebine gider. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- Tören
- Açık gösterge, kesin sonuç
Ata Sözleri ve Deyimler
- resim almak
- resim çekmek (veya çıkarmak)
- resim gibi
Birleşik Kelimeler: resim yazı, resmetmek, resmigeçit, resmikabul, baskı resim, cam resim, canlı resim, çıplak resim, çizgi resim, dağlama resim, gölgeli resim, ıstampa resim, kazıma resim, net resim, nevresim, robot resim, saydam resim, temsilî resim, vesikalık resim, yakma resim, atölye resmi, demir resmi, duvar resmi, geçit resmi, işgaliye resmi, kabul resmi, mağara resmi, palamar resmi, tellaliye resmi
SUARE (Kelime Kökeni: Fransızca soirée)
- Gece gösterimi
-
Akşam yemeğinden sonra yapılan eğlence, toplantı
Karargâh, şerefine büyük bir suare vermek için hazırlanmakta idi. - Falih Rıfkı Atay
SERİM
- Serme işi
- Oyun, roman, hikâye, masal vb. anlatı türlerinde kişilerin ve çevrenin tanıtıldığı, konunun, olayın anlatılmaya başlandığı bölüm
SEMAİ (Kelime Kökeni: Arapça semāʿī)
- Klasik Türk müziğinde iki basit usulden biri
- Sekizer hece ölçüsüyle yazılmış olan halk şiiri türü
- Bir kurala bağlı olmayıp ancak işitmekle öğrenilen (söz)
Birleşik Kelimeler: semai kahvesi, sengin semai, yürük semai, saz semaisi
USARE (Kelime Kökeni: Arapça ʿuṣāre)
-
Öz su
İki parmak arasında bütün usaresini salıveriyor, eriyor bitiyor. - Necip Fazıl Kısakürek
MURİS (Kelime Kökeni: Arapça mūris̱)
- Miras bırakan
SAMUR (Kelime Kökeni: Arapça semmūr)
- Sansargillerden, Kuzey Avrupa'da yaşayan, çok yumuşak ve ince tüyleri olan, postu için avlanan küçük hayvan (Martes zibellina)
- Bu hayvanın postundan yapılan
Birleşik Kelimeler: samur kaşlı, samur kürk, su samuru
SERUM (Kelime Kökeni: Fransızca sérum)
- Pıhtılaşma sonunda kandan ayrılan sıvı bölüm
-
Mikroplu bir hastalığa veya zehirli bir maddeye karşı aşılanmış bir hayvanın özellikle atın kanından elde edilen sıvı madde
Kuş palazı serumu.
-
Hücre yenilenmesini hızlandıran, deriyi besleyen, su kaybını, cildin solunumunu ve doğal savunmasını kuvvetlendiren sıvı
Yarası çok pis, herhâlde bir serum yapmak lazım. - Nazım Hikmet
Birleşik Kelimeler: bağışık serum, kan serumu
HARİR (Kelime Kökeni: Arapça ḥarīr)
- İpek
EHRAM (Kelime Kökeni: Arapça ehrām)
- Piramit
- Piramit