SERİNKANLILIK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

SERİNKANLILIK harflerini içeren 5 harfli 119 kelime bulunuyor. 5 harfli SERİNKANLILIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ASILI8, ISLIK8, KISKI8, KISIR8, KISIK8, SIRLI8, SIRIK8, SINIR8, SINIK8, ASLIK7, ASKLI7, ISLAK7, KISKA7, KASNI7, KASIK7, KASIR7, KASLI7, KINLI7, KIRIK7, KIRKI7, KINIK7, KILIK7, KILIR7, KILLI7, LIKIR7, NAKIS7, NASIL7, NASIR7, SINAİ7, SALLI7, SALIK7, SANIK7, SARIK7, SANRI7, SANLI7, SAKLI7, SAKIN7, ARSİN6, ANLIK6, ASKER6, ASLEN6, ALLIK6, AKLIK6, ESKİL6, ESRİK6, EKSİN6, EKSİK6, ENSAR6, İRSAL6, İRSEN6, İSALE6, İSKAN6, İNSAN6, KARIK6, KARIN6, KANIK6, KANLI6, KARLI6, KALIN6, KALIK6, KESİN6, KESİR6, KESKİ6, KESİK6, KIRAN6, LİSAN6, LANSE6, LASKİ6, NESİR6, NESİL6, NİSAN6, NALIN6, NASİR6, SKİNK6, SİRKE6, SİREN6, SİNLE6, SİNEK6, SİLLE6, SİKKE6, SALİK6, SANKİ6, SAKİN6, SAKİL6, SERİK6, SERAK6, SENİR6, SERİN6, SEKİL6, ALKİL5, ALENİ5, AKLEN5, ERKAN5, ERKİN5, ERKLİ5, ERLİK5, ERİKA5, EKRAN5, ELLİK5, İNKAR5, İLKEL5, KİKLA5, KİLER5, KRANK5, KARNE5, KARNİ5, KERKİ5, KELİK5, KELLİ5, KENAR5, LİKEN5, LAKİN5, NİKEL5, NAKLİ5, NAKİL5, NANİK5, NARİN5, RALLİ5, RAKİK5

ALKİL (Kelime Kökeni: Fransızca alkyle)

[isim]

[kimya]

  • Alkol kökü

ALENİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿalenī)

[sıfat]

  • Açık, ortada, meydanda, herkesin içinde yapılan

    Siz bugüne kadar zevcenizin vicdansızca ve aleni hıyanetine, edepsizliğine tahammül ettiniz. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Birleşik Kelimeler: aleni tadat

AKLEN (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳlen)

[zarf]

[eskimiş]

  • Akıl gereğince, akıl yönünden

ERKÂN (Kelime Kökeni: Arapça erkān)

[isim]

  • Bir topluluğun ileri gelenleri, büyükler, üstler

    Yüksek sınıf mahalle erkânını da konaklarına uğrayıp meseleden haberdar eder. - Refik Halit Karay

  • Yol, yöntem

    Onun arkasına bu yolda, bu erkânda gelmiş geçmiş ustalar, pirler vardı. - Ömer Seyfettin

[askerlik]

  • General veya amiral aşamasındaki askerler

Ata Sözleri ve Deyimler

  • erkân göstermek

Birleşik Kelimeler: erkânıharbiyeiumumiye, erkânıharp, erkân kürkü, erkân minderi, adap erkân, yol erkân, hükûmet erkânı, çarıklı erkânıharp

ERKİN

[sıfat]

  • Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, serbest

ERKLİ

[sıfat]

  • Bir şeyi yapmaya, başarmaya gücü yeten, nüfuzlu, muktedir, kadir

ERLİK

[isim]

  • Erkeklik, yiğitlik

[askerlik]

  • Er olma durumu

ERİKA

[isim]

[bitki bilimi]

  • Süpürge otu

EKRAN (Kelime Kökeni: Fransızca écran)

[isim]

  • Üzerine bir cismin ışık yoluyla görüntüsü düşürülen, saydam olmayan düz yüzey, görüntülük
  • Beyaz perde, görüntülük

[sinema]

[televizyon]

  • Televizyon camı, görüntülük

Birleşik Kelimeler: ekran koruyucu, sayfa ekran

ELLİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Eldiven
  • Ekin biçerken sol elin parmaklarına geçirilen, eldiven biçiminde, tahtadan yapılan bir araç

[denizcilik]

  • Yelken dikenlerin kullandığı, madenî yüksüğü olan meşin eldiven

İNKÂR (Kelime Kökeni: Arapça inkār)

[isim]

  • Yaptığını, söylediğini, tanık olduğunu saklama, gizleme, yadsıma
  • Kabul etmeme, tanımama

Ata Sözleri ve Deyimler

  • inkârdan gelmek
  • inkâr etmek

İLKEL

[sıfat]

  • İlk durumunda kalmış olan, gelişmesinin başında bulunan, iptidai, primitif

    Tiyatro yönetimi ve sahne düzeni her bakımdan ilkel, çağın koşullarına uygun olarak bozuktu. - Metin And

  • Sanatta yalın bir nitelik gösteren, yapmacıksız olan, primitif
  • Basit, karmaşık olmayan

    Gayet ilkel bir dokuma tezgâhında harıl harıl çalışan iki işçi gördüm. - Fikret Otyam

[isim]

  • Özellikle XIV-XV. yüzyıllarda İtalyan ressamlarına, Orta Çağ sonlarında Avrupa ressamlarına verilen ad

[mecaz]

  • Eğitimsiz, kültürsüz, görgüsüz

[felsefe]

  • Zaman bakımından en eski olan, iptidai, primitif

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ilkel kalmak

Birleşik Kelimeler: ilkel memeliler, ilkel toplum

KİKLA

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Lapinagillerden, güzel renkli, 50 santimetre uzunluğunda bir balık (Labrus berggylta)

KİLER (Kelime Kökeni: Farsça kilār)

[isim]

  • Evlerde yiyecek, içecek ve erzakın saklandığı oda, ambar veya dolap

    Kileri kilitlemezdi, paraları meydanda dururdu. - Ömer Seyfettin

KRANK (Kelime Kökeni: İngilizce crank)

[isim]

[teknik]

  • Bir motorda biyellerin doğrusal hareketini dairesel harekete çeviren dingil
  • Sac, çinko, dökme demir, bakır vb. borunun yönünü değiştirmeye yarayan kıvrım

Birleşik Kelimeler: krank mili