SENYÖRLÜK Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

SENYÖRLÜK harflerini içeren 4 harfli 24 kelime bulunuyor. 4 harfli SENYÖRLÜK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÖYKÜ14, ÖRÜK12, ÖYLE12, ÖLÜK12, YÖRE12, KÖSE11, ÖKSE11, SÖKE11, KÖLE10, KÖRE10, ÖREN10, ÖREK10, ÖNEL10, RÖLE10, ÜNYE8, LÜKS7, NÜKS7, SÜRE7, SÜNE7, KÜRE6, ÜLKE6, ÜLEN6, LENS5, RENK4

RENK (Kelime Kökeni: Farsça reng)

[isim]

  • Cisimler tarafından yansılanan ışığın gözde oluşturduğu duyum

    Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu Amerikan boksörlerine benziyordu. - Aka Gündüz

[mecaz]

  • Nitelik

    İşin rengi değişti.

[mecaz]

  • Çeşitlilik

Ata Sözleri ve Deyimler

  • rengi atmak (veya kaçmak veya uçmak)
  • rengini belli etmek
  • rengi solmak
  • renk almak
  • renk gelmek
  • renk katmak
  • renkten renge girmek
  • renk vermek
  • renk vermemek

Birleşik Kelimeler: renk bilimi, renk cümbüşü, renkgideren, renk körü, renkölçer, renk ölçme, renk yuvarı, basit renk, metalik renk, ölü renk, pastel renk, rengârenk, sağır renk, şekerrenk, açık kahverengi, alev rengi, altın rengi, bakır rengi, bal rengi, barut rengi, buğday rengi, çivit rengi, demir rengi, duman rengi, erguvan rengi, fes rengi, fildişi rengi, gurup rengi, fındık rengi, fıstık rengi, filiz rengi, gül rengi, gümüş rengi, hardal rengi, kahverengi, kemik rengi, kestane rengi, kimyon rengi, kiremit rengi, koyu kahverengi, kurşun rengi, kül rengi, leylak rengi, lila rengi, limon rengi, menekşe rengi, nohut rengi, pas rengi, portakal rengi, saman rengi, sincap rengi, saz rengi, şarap rengi, tahin rengi, tarçın rengi, ten rengi, toprak rengi, tütün rengi, zeytin rengi, sıcak renkler, soğuk renkler

LENS (Kelime Kökeni: İngilizce lens)

[isim]

  • Gözün saydam tabakasının üzerine doğrudan uygulanan, görmeyi düzeltici mercek, kontak lens

[fizik]

  • Mercek

Birleşik Kelimeler: kontak lens

KÜRE (Kelime Kökeni: Arapça kure)

[isim]

[matematik]

  • Bütün noktaları merkezden aynı uzaklıkta bulunan bir yüzeyle sınırlı cisim
  • Yeryüzü, dünya

    Ben de yıldızlar gibi, küre gibi, ben de yalnız ve herkese uzaktım. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Birleşik Kelimeler: küre kuşağı, ağır küre, ateş küre, düzlem küre, güney küre, hava küre, ışık küre, kuzey küre, su küre, taş küre, yarı küre, yarım küre, yerküre, gök küresi

[isim]

[madencilik]

  • Madenci ocağı, maden fırını

[isim]

  • Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri

ÜLKE

[isim]

  • Bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümü, diyar, memleket

    Artık vatan toprağı, Rumeli'deki hudutlarından Anadolu'daki hudutlarına kadar yekpare bir ülke olmuştur. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Devlet

    Vicdan hürriyetine riayet eden tek ülke Osmanlı İmparatorluğu idi. - Falih Rıfkı Atay

  • Bir özelliği ön plana çıkarılarak düşünülen bölge

    Sonsuzluk ülkesi.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ülke açmak

Birleşik Kelimeler: ülkeler arası, ülkeler coğrafyası, başülke, eksen ülke, merkezî ülke, sanayi ülkesi, bağlantısız ülkeler, bloksuz ülkeler, üçüncü dünya ülkeleri

ÜLEN

[isim]

[halk ağzında]

  • Ulan

    Ülen, haddini bilmez bastıbacak, emir vermek sana mı kaldı? - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

LÜKS (Kelime Kökeni: Fransızca luxe)

[isim]

  • Giyimde, eşyada, harcamada aşırı gitme, gösteriş, şatafat

    Lüksleri, rahatları, eğlenceleri yerindedir. - Necati Cumalı

[sıfat]

  • Gösterişli, şatafatlı olan

    Bu lüks lokantada öğle yemeği yiyor. - Tarık Buğra

[sıfat]

  • Gereksinim dışı olan

    Bildiğim kadarıyla o, lüks tüketime girecek harcamalara karşı idi. - Adalet Ağaoğlu

[sıfat]

  • Aşırı, fazla olan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... lüksü olmamak

Birleşik Kelimeler: lüks baskı, lüks hayat, lüks koltuk, lüks mevki, lüks tarife

[isim]

[fizik]

  • Aydınlatma ölçü birimi
  • Hava basınçlı bir tür petrol lambası, lüks lambası

    Lüksün kuvvetli ışığı altında saçları ve yüzü bembeyaz, gözleri kamaşmış. - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: lüks lambası, lüksmetre

NÜKS (Kelime Kökeni: Arapça nuks)

[isim]

  • Bir durumun veya olayın yeniden ortaya çıkması

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nüks etmek

SÜRE

[isim]

  • Bir olayın başı ile sonu arasında geçen zaman parçası, zaman aralığı, zaman bölümü, müddet

    Hükümdar gibi davrandığınız sürece hükümdar sayılırsınız. - Turan Oflazoğlu

Birleşik Kelimeler: süre aşımı, süreölçen, süreölçer, süre ölçümü, süre sonu, süreyazar, bir süre, ek süre, bekleme süresi, bekletme süresi

SÜNE

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Yarım kanatlılardan, yumurtalarını ekin yapraklarına bırakan, esmer renkli, zararlı bir böcek (Eurigaster integriceps)

ÜNYE

[isim]

  • Ordu iline bağlı ilçelerden biri

KÖLE

[isim]

[tarih]

  • Savaşta tutsak alınan, yabancı ülkelerden zorla kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan veya başkasından satın alınan kimse, kul, esir(I)
  • Birinin emri altında bulunan, özgür olmayan kimse

[mecaz]

  • Herhangi bir şeye aşırı derecede bağlı olan kimse

    İçkinin kölesi. Paranın kölesi.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kölen (veya kulun) olayım!
  • köleniz (veya köleleri)

Birleşik Kelimeler: toprak kölesi

KÖRE (Kelime Kökeni: Farsça kūre)

[isim]

[halk ağzında]

  • Karınca yuvası
  • Demirci körüğünün, kömürlerin yandığı bölüme açılan deliği

ÖREN

[isim]

  • Kalıntı

ÖREK

[isim]

[halk ağzında]

  • Duvar

ÖNEL

[isim]

[hukuk]

  • Mehil