SENEİDEVRİYE Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
SENEİDEVRİYE harflerini içeren 5 harfli 39 kelime bulunuyor. 5 harfli SENEİDEVRİYE kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
DEVRİ13,
ESİRE (Kelime Kökeni: Arapça esīre)
- Dişi tutsak
- Cariye, dişi köle
İRSEN (Kelime Kökeni: Arapça irs̱en)
- Kalıtım yoluyla
NESİR (Kelime Kökeni: Arapça nes̱r)
-
Düzyazı
Her millette olduğu gibi bizde de kelimeleri şiir canlandırmış, nesir sadece kullanmıştır. - Yahya Kemal Beyatlı
RESEN (Kelime Kökeni: Arapça reʾsen)
- Kendi başına, kendiliğinden
-
Bağımsız olarak, kimseye bağlı olmaksızın
Cumhurbaşkanının resen imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine ... yargı mercilerine başvurulamaz. - Anayasa
SİREN (Kelime Kökeni: Fransızca sirène)
-
İtfaiye, cankurtaran ve polis araçlarında bulunan, tiz ses çıkaran uyarıcı alet
İtfaiyelerin çanları çalıyor, sirenleri ötüyordu. - Çetin Altan
- Üst tarafı kız, alt tarafı balık olduğuna inanılan deniz kızı
SİNİR
-
Duyu ve hareket uyarılarını beyinden organlara, organlardan beyne ileten beyazımsı teller ve bu tellerin oluşturduğu demet
Koket ruhu artık yüzünün sinirlerini idare etmiyordu. - Reşat Nuri Güntekin
-
Rahatsız edici, hastalık derecesine varan aşırı duyarlılık
Bu kadının bir siniri var, kan görünce bayılır.
-
Herhangi bir şey, bir olay karşısında tepki gösterme duyarlığı ve kişinin ruhsal niteliği
Sende hiç sinir yok mu, bu kadar aldırmazlık olur mu?
Tren kalktıktan biraz sonra sinirlerdeki gerginlik geçer. - Reşat Nuri Güntekin
-
Hoşa gitmeyen, can sıkan
Ne sinir şey!
-
Kas kirişi ve zarı
Etin sinirlerini ayırmak.
Ata Sözleri ve Deyimler
- sinirine dokunmak
- siniri oynamak
- siniri tutmak
- sinir kesilmek
- sinirleri altüst olmak
- sinirleri ayakta olmak
- sinirleri boşanmak
- sinirleri bozulmak
- sinirleri gergin olmak
- sinirleri gerilmek
- sinirleri gevşemek (veya yatışmak)
- sinirlerine hâkim olmak
- sinirlerini bozmak
- sinirlerini germek
- sinir sahibi olmak
Birleşik Kelimeler: sinir argınlığı, sinir bilimi, sinir buhranı, sinir doku, sinir harbi, sinir hastalığı, sinir hastası, sinir ilacı, sinir kanatlılar, sinir küpü, sinir otları, sinir otu, sinir savaşı, sinir sistemi, sinir törpüsü, sinirleri kuvvetli, sinirleri zayıf
SEREN
- Yelkenli gemilerde üzerine dört köşe yelken açmak ve işaret kaldırmak için direğe yatay olarak bağlanan gönder
- Konut kapılarında menteşe ve kilidin takıldığı düşey konumdaki kalın parça
Birleşik Kelimeler: yarım seren, yatay seren
SENİR
- İki dağ arasındaki sırt
SERİN
-
Az soğuk, ılık ile soğuk arası
Kuşluk vaktinin sıcağına rağmen bina loş ve serin. - Refik Halit Karay
- Hoşa giden, hafif bir soğukluk veren
Ata Sözleri ve Deyimler
- serin gel!
- serin tutmak
Birleşik Kelimeler: serinkanlı
DİREN
- Dirgen
DERİN
-
Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan
Genç kız onun kırık dişli ağzının içindeki derin karanlığa bakıyor. - Ömer Seyfettin
- Yüzeyden içeri inen
-
Kendi türünde çok gelişmiş, en ileri durumda olan
Mevlâna gibi derin ve vectli bir insanın elinde ise belki en mütekâmil şeklini almış bulunuyordu. - Asaf Halet Çelebi
-
Yoğun
Henüz kapkaranlıktı dışarısı ve derin bir sessizlik içindeydi ev. - Ayşe Kulin
-
Uzun süren
Bir iki derin nefesten sonra teneffüsünün ritmi düzeldi. - Peyami Safa
-
Ayrıntılı
Hangi limana varacağını bilmeyen gemiciye derin bir denizcilik bilgisinin faydası ne? - İsmet Özel
-
İçten gelen
Bir yandan da bundan derin bir utanç duyuyorum. - Adalet Ağaoğlu
-
Dip
Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin / Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde - Yahya Kemal Beyatlı
Ata Sözleri ve Deyimler
- derine inmek
Birleşik Kelimeler: derin derin, derin devlet, derin dondurucu, derin soğutma, derin soğutucu, derin uyku, uykusu derin
ERDEN
- Bakire
-
Bakire olarak, bakire bir biçimde
Bu cinayetleri işlemiş olanların iç dünyalarında erden kalmış yığınla insani zenginlik belirir. - Selim İleri
ENDER (Kelime Kökeni: Arapça ender)
-
Çok az, çok seyrek
Ender fırsatlarla gittiğim bu salaşın içi bana pek sempatik gelirdi. - Burhan Felek
-
Çok seyrek olarak, çok seyrek bir biçimde
Gözleri, ender görülen bir acıyla gölgelendi. - Halikarnas Balıkçısı
RENDE (Kelime Kökeni: Farsça rende)
- Tahta yüzeyleri pürüzsüz duruma getirmek, biçim vermek için marangozların kullandığı araç
- Üzerinde küçük delik ve kesici çıkıntıları bulunan, peynir, soğan, havuç vb.ni ufak parçalara ayırmak için kullanılan mutfak aleti
-
Bu aletle ufak parçalara ayrılmış şey
Peynir rendesi. Sabun rendesi.
DESEN (Kelime Kökeni: Fransızca dessin)
- Tahta, çini, kumaş, kâğıt vb. yüzeylerin üzerine yapılan çizim
- Tahta, çini, kumaş, kâğıt vb. yüzeylerin üzerinde varlıkları, nesneleri belirli çizgilerle gösterme, tasvir etme
- Görsel bir etki yaratmak amacıyla yapılmış çizgi resimlerin hepsi
-
Desen yapma sanatı
O, desen öğreniyor.