SENARYOCULUK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

SENARYOCULUK harflerini içeren 5 harfli 89 kelime bulunuyor. 5 harfli SENARYOCULUK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

YOLCU12, SOLCU11, SUCUL11, SUCUK11, YONCA11, KOLCU10, SUYUK10, SOYLU10, YUNUS10, YOSUN10, CESUR10, KURCA9, KOYUN9, LONCA9, RACON9, SOYKA9, SUOKU9, UYLUK9, UYRUK9, UYSAL9, YOKSA9, YOLUK9, ALYON8, KOLSU8, KOLYE8, KOLAY8, KONYA8, KURYA8, KURYE8, KUSUR8, KOYAR8, OYNAK8, OLURU8, REYON8, SONLU8, SOLUK8, SOKUR8, SORUN8, SULUK8, USKUR8, UNSUR8, YEKUN8, YUNAK8, YOLAK8, YULAR8, AKSON7, KONSA7, KORUN7, KORSE7, KONUR7, KURON7, KURUL7, KULUN7, KARYE7, KENYA7, NURLU7, ONLUK7, RESUL7, SONRA7, SONAR7, SOLAK7, SOKRA7, SUNAK7, SULAK7, SUARE7, SALUR7, SALON7, USARE7, UNLUK7, YAREN7, ASKER6, ASLEN6, ENSAR6, KOLAN6, KORNA6, KORAL6, KURAL6, KURNA6, KARUN6, LANSE6, NOKRA6, ONLAR6, RAKUN6, SERAK6, AKLEN5, ERKAN5, EKRAN5, KARNE5, KENAR5

AKLEN (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳlen)

[zarf]

[eskimiş]

  • Akıl gereğince, akıl yönünden

ERKÂN (Kelime Kökeni: Arapça erkān)

[isim]

  • Bir topluluğun ileri gelenleri, büyükler, üstler

    Yüksek sınıf mahalle erkânını da konaklarına uğrayıp meseleden haberdar eder. - Refik Halit Karay

  • Yol, yöntem

    Onun arkasına bu yolda, bu erkânda gelmiş geçmiş ustalar, pirler vardı. - Ömer Seyfettin

[askerlik]

  • General veya amiral aşamasındaki askerler

Ata Sözleri ve Deyimler

  • erkân göstermek

Birleşik Kelimeler: erkânıharbiyeiumumiye, erkânıharp, erkân kürkü, erkân minderi, adap erkân, yol erkân, hükûmet erkânı, çarıklı erkânıharp

EKRAN (Kelime Kökeni: Fransızca écran)

[isim]

  • Üzerine bir cismin ışık yoluyla görüntüsü düşürülen, saydam olmayan düz yüzey, görüntülük
  • Beyaz perde, görüntülük

[sinema]

[televizyon]

  • Televizyon camı, görüntülük

Birleşik Kelimeler: ekran koruyucu, sayfa ekran

KARNE (Kelime Kökeni: Fransızca carnet)

[isim]

[eğitim bilimi]

  • Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge
  • Kişilerin bir haktan yararlanmaları için bir kuruluş tarafından verilen belge

    Ekmek karnesi. Vapur karnesi.

Birleşik Kelimeler: çalışma karnesi, sağlık karnesi

KENAR (Kelime Kökeni: Farsça kenār)

[isim]

  • Bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı veya yakını, kıyı, yaka

    O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi. - Orhan Veli Kanık

  • Bir şeyi çevreleyen çizgi
  • Pervaz, çizgi, antika, baskı vb. çevre süsleri

    Bu mendilin kenarı ötekinden daha sade.

  • Merkezden uzak olan, kuytu, ıssız, sapa, tenha yer

    Ağır, ihtiyar misafirler kenarda bir odadan çıktılar. - Memduh Şevket Esendal

  • Yan

[matematik]

  • Bir biçimi sınırlayan çizgilerden her biri

    Bir üçgenin kenarları.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kenar (veya kenarını) bastırmak
  • kenara atmak
  • kenara çekilmek
  • kenarda kalmak
  • kenar gezmek
  • kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz

Birleşik Kelimeler: kenar atışı, kenar bobini, kenar mahalle, kenarortay, kenar semt, kenar suyu, kenarda köşede, kenarın dilberi, çeşitkenar, derkenar, dörtkenar, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar

ASKER (Kelime Kökeni: Arapça ʿasker)

[isim]

  • Orduda görev yapan erden generale kadar herkes

    Adına ve şimdi gördüğüm şahsiyetine zaten hayran olduğum büyük askerin bu alakası beni heyecana düşürmüştü. - İbrahim Alâeddin Gövsa

  • Askerlik görevi veya ödevi

    Askerden dönmek.

  • Er

    Dışarıda kolları kırmızı beyaz işaretli askerlerin taşıdığı boş sedyeler süratle uzaklaşıyor. - Nazım Hikmet

[sıfat]

  • Topluluk düzenine saygısı olan, disiplinli

    Asker adam.

[sıfat]

  • Yurdunu iyi koruyan, kahraman özelliği taşıyan

    Asker millet.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • asker çıkarmak
  • askere alınmak
  • askere çağrılmak
  • askere gitmek
  • asker etmek (veya eylemek)
  • asker gibi
  • asker olmak

Birleşik Kelimeler: asker hastanesi, asker kaçağı, asker ocağı, asker tayını, kazasker, serasker, yedek asker, hassa askeri

ASLEN (Kelime Kökeni: Arapça aṣlen)

[zarf]

  • Kök veya soy bakımından

ENSAR (Kelime Kökeni: Arapça enṣār)

[isim]

[din bilgisi]

  • Hz. Muhammed'e hicret zamanında yardım eden Medineliler

KOLAN

[isim]

  • At, eşek vb. hayvanların semerini veya eyerini bağlamak için göğsünden aşırılarak sıkılan yassı kemer

    Adam döndü, beygirinin semerini almak için kolanını çözmeye başladı. - Necati Cumalı

  • Dokuma, deri, kenevir vb. maddelerden yapılan yassı ve enlice bağ

[halk ağzında]

  • Yünden veya iplikten yapılmış, üzeri işli ince kuşak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kolan çekmek
  • kolan vurmak

Birleşik Kelimeler: kolan balığı

KORNA (Kelime Kökeni: İtalyanca corna)

[isim]

  • Motorlu taşıtlarda, bisikletlerde sesle işaret vermek için kullanılan ve içinden hava geçirilerek çalınan boru, klakson

    Saat on iki olur olmaz, apartmanın önünde kornayı öttürdüm. - Aka Gündüz

KORAL (Kelime Kökeni: Fransızca choral)

[isim]

[müzik]

  • Koro için yazılmış dinî ezgi
  • Kaynağı dinî ezgi olan orkestra parçası

[sıfat]

  • Koroyla ilgili

KURAL

[isim]

  • Bir sanata, bir bilime, bir düşünce ve davranış sistemine temel olan, yön veren ilke, nizam

    Dil bilgisi kuralları.

  • Davranışlarımıza yön veren, uyulması gereken ilke

    O, yirmi beş yaşına kadar umumi kurallara, yargılara sığmayan bir hayat yaşamıştır. - Halide Edip Adıvar

Birleşik Kelimeler: kural dışı, kurala aykırı, üç birlik kuralı, görgü kuralları, yazım kuralları

KURNA (Kelime Kökeni: Arapça ḳurne)

[isim]

  • Hamam ve banyolarda musluk altında bulunan, içinde su biriktirilen, yuvarlak, mermer, taş veya plastik tekne

    Yıkanmak için aralık yerdeki kurnaya müracaat... - Sait Faik Abasıyanık

KARUN (Kelime Kökeni: Arapça ḳārūn)

[isim]

  • Çok zengin kimse

[isim]

  • Kur'an'da kendisinden çok zengin olarak söz edilen ve bütün mal varlığı bir anda yok olan kişi

LANSE (Kelime Kökeni: Fransızca lancé)

[sıfat]

  • Önceleme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lanse etmek