SEMİYOTİK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

SEMİYOTİK harflerini içeren 5 harfli 24 kelime bulunuyor. 5 harfli SEMİYOTİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

SİYME9, MİTOS8, SİYEK8, SEYİT8, YİTİM8, YİTME8, YETİM8, İSMET7, İSTEM7, İSTİM7, KİMSE7, KESİM7, METİS7, OKSİT7, SİTEM7, SOKET7, SİMİT7, YİTİK7, YETKİ7, YETİK7, İTMEK6, İSTEK6, KESİT6, SETİK6

İTMEK

[-i]

  • Bir şeyi güç uygulayarak ileri götürmek

    Erzak yüklü arabayı arkadan iten iki uşak, sırtı tırmandılar. - Halide Edip Adıvar

  • Kapı, pencere vb.ni güç uygulayarak açmak veya kapamak

    Yavaşça kapıyı itti, elinde yoğurt bakracıyla girdi. - Halide Edip Adıvar

  • Bulunduğu yerden aşağı düşürmek

    Suya itmek. Havuza itmek.

  • Sürüklemek, sevk etmek

    Bu oğlanı amcama itmek doğru değil, bir ara gönlünü almalı. - Ahmet Ümit

[fizik]

  • Bir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisinden uzaklaşmaya zorlamak, çekmek karşıtı

    Aynı cins elektrikli iki cisim birbirini iter.

İSTEK

[isim]

  • Bir şeye duyulan eğilim, arzu, şevk

    Yanıma yaklaşan gölge, o eski şarkıyı gerçek bir istekle tekrarlıyordu. - Çetin Altan

  • Yerine getirilmesi başkasından istenilen şey, meram, talep

    Bu adamın istekleri bitmiyor.

[dil bilgisi]

  • İstek ve niyet kavramı veren isteme kipi

    Göreyim, göresin, göre.

[ruh bilimi]

  • Belirli bir gereksinimi karşılayacağı düşünülen nesne veya duruma karşı duyulan özlem, arzu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • istek (veya isteğini) uyandırmak
  • istek duymak

KESİT

[isim]

  • Bir şey enlemesine veya boylamasına kesildiğinde ortaya çıkan yüzey

    Ağacın kesiti.

  • Bir toplumun bölümü, kesim
  • Ayırıcı özellikleriyle belirlenen süreç

    Bu süreç, bu çok önemli yaşam kesiti bilinmez olarak kalacak. - Selim İleri

[matematik]

  • Bir cisim düz olarak kesildiğinde ortaya çıkan düzlemin biçimi, makta

    Bir kürenin her kesiti daire biçiminde olur.

Birleşik Kelimeler: ara kesit, başkesit, öz kesit

SETİK

[isim]

[halk ağzında]

  • İnce bulgur

İSMET (Kelime Kökeni: Arapça ʿiṣmet)

[isim]

[eskimiş]

  • Ahlak kurallarına bağlı kalma durumu, sililik
  • Dürüstlük, temizlik

    Çocukluğunun ismet ve samimiliğine dayanan bu hatırayı eskisi gibi benliğinin bir köşesinde uykuya yatırmıştı. - Osman Cemal Kaygılı

Birleşik Kelimeler: harimiismet

İSTEM

[isim]

  • Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, talep, arzu
  • Tüketicinin piyasadan mal çekmesi

[ruh bilimi]

  • İrade veya isteğin eylem durumunda belirmesi

İSTİM (Kelime Kökeni: İngilizce steam)

[isim]

  • İslim

    Sanıyorum ki istimi fazla gelmiş kazanlar gibi hırslarından patlayacaklar. - Osman Cemal Kaygılı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • istim arkadan gelsin
  • istim üstünde olmak

KİMSE

[zamir]

  • Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi

    Kimsenin girdisi çıktısı, alacağı borcu ile uğraşmak istemiyordum. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kimse bilmez, kim kazana kim yiye
  • kimseden kimseye hayır yok (veya gelmez)
  • kimse kendi memleketinde peygamber olmaz
  • kimse kimsenin çukurunu doldurmaz
  • kimsenin ahı kimsede kalmaz
  • kimse yoğurdum ekşi demez

Birleşik Kelimeler: hiç kimse

KESİM

[isim]

  • Kesme işi
  • Bölüm, parça, kısım, sektör

    Oyunlar aruz ve hece olmak üzere iki kesime ayrılmıştı. - Metin And

  • Bölge
  • Ara verme, sonlandırma zamanı

    Ders kesimi.

  • İşaretlenmiş belli yer

    Gemi, su kesiminin üstünden yaralandı.

  • Terzinin belli bir ölçü ve örneğe göre kumaşa biçim verme işi, fason

[tarih]

  • Hazineye ait herhangi bir gelirin belli bir bedel karşılığı keseneğe verilmesi, mukataa

[halk ağzında]

  • Boy bos, endam

[halk ağzında]

  • Pazarlık, anlaşma

Birleşik Kelimeler: kesimevi, kesimhane, ince kesim, özel kesim, yaş kesim, ağrı kesimi, et kesimi, kamu kesimi, söz kesimi, su kesimi

METİS (Kelime Kökeni: Fransızca métis)

[sıfat]

[biyoloji]

  • Melez

OKSİT (Kelime Kökeni: Fransızca oxyde)

[isim]

[kimya]

  • Oksijenin bir element veya kökle birleşmesiyle oluşan madde

Birleşik Kelimeler: bakır oksit, demir oksit, kalsiyum oksit, nitrik oksit, bazik oksitler

SİTEM (Kelime Kökeni: Farsça sitem)

[isim]

  • Bir kimseye, yaptığı bir hareketin veya söylediği sözün üzüntü, alınganlık, kırgınlık vb. duygular uyandırdığını öfkelenmeden belirtme

    Millî Mücadele'nin başından o güne kadar Atatürk'ün en hafif bir sitemine uğramamıştım. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sitemde bulunmak
  • sitem etmek

SOKET (Kelime Kökeni: Fransızca socquette)

[isim]

  • Kısa çorap

[isim]

  • Bir elektrik kablosunun ucunu oluşturan ve onu yapının bir bölümüne bağlayan parça

SİMİT (Kelime Kökeni: Arapça semīd)

[isim]

  • Halka biçiminde, genellikle üzerine susam serpilmiş çörek
  • Denizde kolayca yüzmeyi sağlayan halka biçiminde alet

    Bir haykırma duyuldu. Uşakları koşturdum. Simit attırdım denize ama deniz geri vermedi. - Zeyyat Selimoğlu

[halk ağzında]

  • İnce bulgur, düğürcük

Birleşik Kelimeler: simit fırını, simit kebabı, akşam simidi, cankurtaran simidi, can simidi, kandil simidi

YİTİK

[isim]

  • Kayıp olan şey

[sıfat]

  • Kaybedilmiş, yitirilmiş

    Şikâyet etmeden yükünü çektiği yitik bir yaşamı olmalıydı. - Çetin Altan