[isim]

• Sert, katı olma durumu

  Derinin altında bir sertlik hissettim.

[mecaz]

• Sert, kırıcı, katı davranış, şiddet, husumet

  Bir zamanlar, sertliğinden, karşında nefes alamazdık. - Necip Fazıl Kısakürek

[jeoloji]

• Minerallerin çizilmeye karşı gösterdikleri direnç

[isim]

[gök bilimi]

• Yengeç

[isim]

[eskimiş]

[hayvan bilimi]

• Yengeç

[isim]

[müzik]

• Sesli olarak söylenen veya müzik aracılığıyla çalınan serbest biçimli müzik parçası

• Geceleyin, açık havada sevgi duyulan biri için bir müzik aracıyla verilen küçük konser

[sıfat]

• Yıllık

[sıfat]

• Senedi olan, senetle sağlamlaştırılmış olan

  Senetli alacak.

[sıfat]

• Senin olan, seninle ilgili olan

[zamir]

[teklifsiz konuşmada]

• Yanındakinin karısından veya kocasından söz ederken kullanılan söz

[zamir]

[alay yollu]

• Yakın çevrede olan bir kimseden söz ederken kullanılan bir söz

[isim]

[coğrafya]

• Yağış sebebiyle oluşan ufak sel

[halk ağzında]

• Selin bıraktığı çer çöp

[isim]

[eskimiş]

• Sultanlar

[isim]

• Tribün

[isim]

• Atkı, hırka vb.nde kullanılan bir tür örgü biçimi

[isim]

• Serilmek işi

[sıfat]

• Belli bir işi ve yeri olmayan, başıboş (kimse), hayta

  Hayran Baba'yı bir serseriyle birlikte demirlemişlerdi. - Falih Rıfkı Atay

• Tutarsız, beğenilmeyen davranışları olan (kimse)

  Ah, seni serseri, rezil, alçak seni! Demek bana başkaldırıyorsun! - Nazım Hikmet

[mecaz]

• Belli bir hedefi olmayan, belli bir hedefe atılmamış olan, rastlantıyla gelen (kurşun, mayın vb.)

  Köpüklü denizin üstünde serseri martılar uçuşuyor, yanımızdan yelkenli bir mavna geçiyordu. - Ömer Seyfettin

[mecaz]

• Amaçsız

  Birkaç gün serseri bakışlarla ona baktı. - İsmail Hakkı Baltacıoğlu

[isim]

[dil bilgisi]

• Söz dizimi

[isim]

• Yüksek ısıda pişirilmiş topraktan yapılan vazo, çanak, çömlek vb. nesne

[sıfat]

• Yüksek ısıda pişirilmiş toprak, fayans, porselenden yapılan

[sıfat]

• Eş zaman, asenkron karşıtı