SAĞGÖRÜ ile Oluşan Kelimeler (SAĞGÖRÜ Kelime Türetme)

SAĞGÖRÜ harflerinden oluşan 16 kelime bulunuyor. SAĞGÖRÜ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Sağgörü kelimesinin anlamı nedir? Sağgörü ile başlayan kelimeler. İçinde sağgörü olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

SAĞGÖRÜ27

5 Harfli Kelimeler

GÖĞÜS25

4 Harfli Kelimeler

ÖĞÜR19, GÖRÜ16, ÖRGÜ16

3 Harfli Kelimeler

ÖRÜ11, SAĞ11, ÖRS10, SÖR10, GÜR9, GAR7

2 Harfli Kelimeler

9, ÜS5, AS3, AR2, RA2

AR (Kelime Kökeni: Fransızca are)

[isim]

  • 100 m² değerinde yüzey ölçü birimi

    Bir ar, kenarı on metre olan bir karenin alanıdır.

[isim]

  • Utanma, utanç duyma

    Kınamazlar güzel sevse yiğidi / Güzel sevmek koç yiğide ar değil - Karacaoğlan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ar damarı çatlamış
  • ar dünyası değil kâr dünyası
  • ar etmek
  • arına dokunmak
  • ar namus tertemiz
  • ar ve hayâ perdesi yırtılmak
  • ar yılı değil, kâr yılı

Birleşik Kelimeler: ar belası

[kimya]

  • Argon elementinin simgesi

RA

[kimya]

  • Radyum elementinin simgesi

AS

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kakım

[isim]

  • İskambil, domino vb. oyunlarda bir işaretini taşıyan kâğıt veya taş, birli, bey

[sıfat]

  • Bir işte başta gelen (kimse veya şey)

    As oyuncu.

Birleşik Kelimeler: assolist, astasım, asteğmen, asyön

[kimya]

  • Arsenik elementinin simgesi

ÜS (Kelime Kökeni: Arapça uss)

[isim]

[matematik]

  • Bir kuvvete yükseltilmiş bir sayının üzerine yazılan ve kaçıncı kuvvete yükseltildiğini gösteren sayı: 53 anlatımında 3 rakamı üstür, 5 ise tabandır

[isim]

[eskimiş]

  • Kök, asıl, temel, esas
  • Bazı görevleri yürütebilmek amacıyla kurulan, özel yapıları, donatımları, atölyeleri, onarım yerleri, servis alanları olan, sürekli veya geçici olarak konaklanılan yer

    Memleket sağlam bir hareket üssü hâlinde kalmalıdır. - Falih Rıfkı Atay

[askerlik]

  • Bir askerî harekâtta birliklerin gereksinim duyduğu her türlü gerecin toplandığı, dağıtıldığı bölge

    Mühimmat depolarının ve üslerin arasında, herkesin istifadesine ve zevkine açıktır. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: merkez üs, deniz üssü, hava üssü, uzay üssü

GAR (Kelime Kökeni: Fransızca gare)

[isim]

  • Demir yolu ile yolculuk edenlerin gereksinimlerinin geniş ölçüde karşılandığı büyük tren istasyonu

    Bu beylerle Selânik Garı'nın civarında bazı bahçelerden geçerek gidiyorduk. - Yahya Kemal Beyatlı

GÜR

[sıfat]

  • Bol ve güçlü olarak çıkan veya fışkıran

    Gür, kumral saçlarının çerçevelediği narin yüzü kıpkırmızı idi. - Ömer Seyfettin

  • Bol, verimli, feyyaz

    Eski toprağa ektiklerin / Bir yeni güçle göverdi gür - Behçet Necatigil

Birleşik Kelimeler: gürsoluk

[isim]

  • İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü

    Balık ağı. Tenis ağı.

  • Örümcek vb. hayvanların salgılarıyla oluşturdukları örgü
  • Ulaşım ve iletişim gibi alanlarda ülkenin her yerine yaygınlaştırılmış şebeke

    Cumhuriyetin onuncu yılında ülkemiz demir ağlarla örülmüştü.

[mecaz]

  • Tuzak

    Onu, ağına düşmüş bir av gibi ne öldürdü ne ondurdu. - Samiha Ayverdi

[spor]

  • Oyun alanını ortadan ikiye bölen iple yapılmış örgü, file

[spor]

  • Çaprazlama örgü ile yapılan ve kale direkleri arkasına gerilen örgü, file

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağ atmak (veya bırakmak)
  • ağ çekmek
  • ağına düşürmek

Birleşik Kelimeler: ağbenek, ağbeneklilik, ağ iğnesi, ağ ipliği, ağ kayığı, ağ kepçe, ağ kurdu, ağ kurşunu, ağ mantarlar, ağ tabaka, ağ tonoz, ağ torba, ağ yatak, dış ağ, genel ağ, iç ağ, serpme ağ, yerel ağ, alamana ağı, bilgisayar ağı, bilişim ağı, borda ağı, boru ağı, çektirme ağı, çevirme ağı, dalyan ağı, dip ağı, ıstakoz ağı, iletişim ağı, karides ağı, marya ağı, sürtme ağı, voli ağı

[isim]

  • Pantolon veya külotun apış arasına gelen yeri, apışlık

ÖRS

[isim]

  • Biçimleri yapılacak işe göre değişen, üzerinde maden dövülen, çelik yüzeyli, demir araç

    Demir yalım gibi kızarmıştı. Küçücük örsünün üstüne koydu, dövmeye başladı. - Yaşar Kemal

  • Üzerine çivi çakılacak ayakkabı geçirilen kunduracı gereci

Ata Sözleri ve Deyimler

  • örs ve çekiç arasında kalmak

Birleşik Kelimeler: örs kemiği

SÖR (Kelime Kökeni: Fransızca soeur)

[isim]

  • Katolik mezhebinde kendini dine adayan ve manastırda yaşayan kadın
  • Katolik mezhebinde dinle ilgili bir yükümlülük almayan ancak din uğruna hemşirelik, hasta bakıcılık vb. işlerde çalışan kadın

[isim]

  • İngiliz soyluluk unvanı

ÖRÜ

[isim]

  • Örme işi

[halk ağzında]

  • Yama olarak yapılan örgü

[halk ağzında]

  • Tarlalarda sele karşı taştan yapılmış set

[isim]

[halk ağzında]

  • Otlak

Birleşik Kelimeler: besi örü

SAĞ

[sıfat]

  • Vücutta kalbin bulunduğu tarafın karşısında olan, sol karşıtı

    Sağ cebinde kocaman bir gazete tomarı görünüyordu. - Ömer Seyfettin

[isim]

  • Bu taraftaki yön

    Sağa dönmek. Sağdan yürümek.

  • Ekonomi ve siyasette gelenekçi (görüş)

[isim]

[spor]

  • Boksta sağ yumrukla vuruş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sağa kaymak
  • sağa sola
  • sağa sola bakmadan
  • sağdan geri dönmek (veya etmek)
  • sağ elinin verdiğini sol elin görmesin
  • sağ eliyle sol kulağını göstermek
  • sağ gösterip sol vurmak
  • sağ gözünü sol gözünden sakınmak
  • sağını solunu bilmemek
  • sağı solu (belli) olmamak
  • sağ yapmak

Birleşik Kelimeler: sağ açık, sağ bek, sağ çıkarma, sağ eğilimli, sağ haf, sağ iç, sağ kanat, sağkol, sağ kol, sağ şerit, ortanın sağı

[sıfat]

  • Sağlam, esen
  • Yaşamakta olan

    Aliş sağ mı yoksa boğuldu mu? - Halikarnas Balıkçısı

  • Katkısız

    Sağyağ.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sağ kalmak
  • sağ ol
  • sağ olsun

Birleşik Kelimeler: sağbeğeni, sağduyu, sağ esen, sağgörü, sağistem, sağ para, sağ salim, sağ selamet, sağtöre, sağyağ

GÖRÜ

[isim]

  • Görme yetisi
  • Bir yerin çevreyi görme özelliği, nezaret

    Buranın görüsü geniş.

[felsefe]

  • Dolaysız kavrama, birden kavrama

Birleşik Kelimeler: hoşgörü, içgörü, öngörü, sağgörü

ÖRGÜ

[isim]

  • Örme işi veya biçimi
  • Tığ, şiş veya özel makineyle ilmiklerin yan yana getirilmesiyle örülerek yapılmış şey
  • Dokumacılıkta atkı ve çözgü ipliklerinin, dokumayı oluşturacak biçimde belli bir desene göre kesişmesi
  • Örülmüş saç bölüğü, belik

    Kadının başına doladığı örgülerden biri, firketelerden kurtulup omzuna düşüyor eğilince. - Nezihe Meriç

  • Dramatik metinlerde konunun ana çizgisi , olayın işlenişi veya çatısı
  • Yapı

    Batı Avrupa medeniyeti bütün dış ve iç örgüleriyle bana ilk defa orada ayan olmuştu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Her türlü eylem ve olaydan oluşan akış

    Yaşamın örgüsü içinde gereğinden bile çok çalışkanım. - Nezihe Meriç

[sıfat]

  • Örülerek yapılan, örme

    Örgü bir giysi.

[anatomi]

  • Bazı sinir veya damarların birbirine geçip dolaşmasından ortaya çıkan oluşum

[tiyatro]

  • Duvar veya ayak örme işi, tarzı

Birleşik Kelimeler: hezaren örgü, pirinç örgü, tel örgü, saç örgüsü

ÖĞÜR

[isim]

[halk ağzında]

  • Akran

[sıfat]

  • Öğrenmiş

[sıfat]

  • Alışılmış, yadırganmaz olmuş, menus
  • Takım, fırka, zümre

Ata Sözleri ve Deyimler

  • öğür olmak

GÖĞÜS

[isim]

  • Vücudun boyunla karın arasında bulunan ve kalp, akciğer vb. organları içine alan bölümü, sine
  • Bu vücut bölümünün ön tarafı, sırt karşıtı

    Genç ve meçhul kadın çocuğunu göğsüne basarak girdi. - Aka Gündüz

  • Bu bölümün içindeki organlar

[mecaz]

  • Meme

    Vücudumun etliliğinden, göğsümün dolgunluğundan, elbiselerim dar gelirdi. - Sermet Muhtar Alus

Ata Sözleri ve Deyimler

  • göğsü daralmak (veya tıkanmak)
  • göğsü kabarmak
  • göğsünü gere gere
  • göğsünü kabartmak
  • göğsünü yırtmak
  • göğüs (veya göğsünü) germek
  • göğüs bağır açık
  • göğüs geçirmek
  • göğüs vermek

Birleşik Kelimeler: göğüs boşluğu, göğüs cerrahisi, göğüs çaprazı, göğüs çukuru, göğüs darlığı, göğüs eti, göğüs göğüse, göğüs hastalığı, göğüs ingini, göğüs kafesi, göğüs kemiği, göğüs kovuğu, göğüs sesi, göğüs tahtası, ön göğüs, tahta göğüs, güvercingöğsü, kumrugöğsü, tavukgöğsü