SAÇILMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
SAÇILMAK harflerini içeren 6 harfli 23 kelime bulunuyor. 6 harfli SAÇILMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
SIKMAÇ12,
ÂMÂLIK
- Görme engellilik
IKLAMA
- Iklamak işi
KAMALI
-
Kaması olan
Kamalı top.
KASALI
- Kasası olan
MASLAK (Kelime Kökeni: Arapça maṣlāḳ)
-
Sürekli su akan boru
İlerideki maslaktan su doldurmaya giden simsiyah bir zenci kızının yakasından asıldı. - Osman Cemal Kaygılı
- Boruları aşırı basınçtan korumak amacıyla su yolu üzerinde yapılan içi su dolu hazne
- Büyük yalak
SALMAK
-
Bağımlılığına, tutukluluğuna veya baskı altındaki durumuna son vererek serbest kılmak, bırakmak, koyuvermek
Derhâl kapının zincirini salıvererek kanadı arkasına kadar açtı. - Ercüment Ekrem Talu
-
Yollamak, göndermek
Bununla beraber peşine adam salmak gerekir. - Aka Gündüz
-
Koymak, katmak
Halk ruhunun benliğinizde yeniden uyanıp hararetini gönlünüze saldığını duyarsınız. - Refik Halit Karay
-
Sürmek
Bunun içindir ki dal budak saldı, yemiş vermeye başladı. - Ruşen Eşref Ünaydın
-
Uğratmak
Başını derde salmak.
-
Vergi yüklemek
Ona elli bin lira salmışlar.
-
Üzerine yürütmek
Tazıyı tavşana salmak.
-
Saldırmak
Aç kurt, yılana da salar, taşa da, dedi. - Memduh Şevket Esendal
-
Sarkıtmak
Soğutmak için kuyuya su kabı saldı.
- Gemi demir üzerinde dört yana dönmek
- Bakmamak, ilgilenmemek, özen göstermemek
Birleşik Kelimeler: salıvermek, salıverilmek
SAKALI
-
Saka hastalığına tutulmuş
İçlerinden biri sakalı bir at gibi fena fena öksürüyordu. - Refik Halit Karay
ASMALI
-
Asması olan
Asmalı bahçe.
ASILMA
- Asılmak işi
ISLAMA
- Islamak işi
MISKAL (Kelime Kökeni: Farsça mūsīḳār'dan)
- Her biri başka perdede bir sıra kamış boğumundan yapılmış düdük, musikar
SALKIM
-
Üzüm gibi, birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan meyve
Bunu görünce Behzat da iki salkım muzu oradakilere dağıtmış. - Memduh Şevket Esendal
- Ana saptan çıkan yan çiçekleri, sapları hep aynı uzunlukta olan çiçek durumu
- Baklagillerden, salkım durumunda mor çiçekler açan ve çoğu asma gibi çardağa sarılan bir tür ağaç ve çiçeği (Wistaria sinensis)
- Topla atılan demir parçaları
Birleşik Kelimeler: salkım ağacı, salkım başak, salkım küpe, salkım saçak, salkım salkım, salkım söğüt, salkım topu, morsalkım, sarısalkım, üzüm salkımı
ALIKÇA
-
Alık benzeri
Yüzünde hayli alıkça denebilecek bön bir mutluluk ifadesi vardı. - Murathan Mungan
-
(alı'kça) Alık olana yaraşır bir biçimde
O andaki hayretimi hatırladıkça / Rejisöre bakakaldım öyle alıkça. - Enis Behiç Koryürek
ALAÇIK
-
Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak
Pamuk ırgatları alaçıkların önüne oturmuşlar, koza çekiyorlardı. - Yaşar Kemal
- Keçeden yapılan çadır
ÇALMAK
-
Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak
İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı. - Falih Rıfkı Atay
-
Vurarak veya sürterek ses çıkartmak
Bir yandan mızıka istiklal havasını çalıyordu. - Ruşen Eşref Ünaydın
-
Bir müziği dinlemeyi sağlayan aleti çalıştırmak
Fevkalade zekidir, iyi dans eder, piyano çalar, tenis oynar, ata biner, avcıdır, kayakçıdır. - Refik Halit Karay
-
Ses çıkarmak, ses vermek
Hafif hafif ıslıklar çalan sesi eski keskinliğini kaybetmiştir. - Reşat Nuri Güntekin
- Atmak, çarpmak, vurmak
-
Üzerine sürmek
Ekmeğin üzerine yağ çaldı.
- Bozmak, zarar vermek
- Kumaşın bir parçasını kesmek
- Madeni oymak, kalemle işlemek
-
Benzemek, andırmak
Geniş alınlı, kırmızıya çalar, kahverengi saçlı, altın dişli tuhaf bir delikanlı gülümsedi. - Sait Faik Abasıyanık
- Zamanı boşa harcatmak, ziyan edilmesine yol açmak
-
Süpürmek, temizlemek
Tozu çalmak.
Ata Sözleri ve Deyimler
- çalıp çırpmak
- çalmadan oynamak
- çalma elin kapısını, çalarlar kapını
Birleşik Kelimeler: diskçalar, kasetçalar, uzunçalar, yürürçalar