SAYDAMLAŞMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
SAYDAMLAŞMAK harflerini içeren 6 harfli 28 kelime bulunuyor. 6 harfli SAYDAMLAŞMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
SAYDAM12,
ASALAK
- Bir canlıda sürekli veya geçici yaşayarak ona zarar veren başka canlı, parazit
- Başkalarının sırtından geçinen (kimse), abacı, ekti, otlakçı, parazit, tufeyli
Birleşik Kelimeler: asalak bilimci, asalak bilimi, asalak bilimsel, asalaksavar, dış asalak, iç asalak, tam asalak, yarı asalak, yarım asalak, ağrıma asalakları
AKLAMA
- Aklamak işi, ibra
Birleşik Kelimeler: aklama belgesi
AKASMA
- Düğün çiçeğigillerden, beyaz çiçek veren, bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen, sarmaşık özelliği gösteren bir bitki, yaban asması, orman sarmaşığı, meryemana asması (Clematis vitalba)
AKSAMA
-
Aksamak işi
Aradan yedi sekiz ay geçmiş, hiç aksama olmamıştı ödemelerde. - Yusuf Ziya Ortaç
MALAMA (Kelime Kökeni: Rumca)
- Samanla karışık tahıl
MASLAK (Kelime Kökeni: Arapça maṣlāḳ)
-
Sürekli su akan boru
İlerideki maslaktan su doldurmaya giden simsiyah bir zenci kızının yakasından asıldı. - Osman Cemal Kaygılı
- Boruları aşırı basınçtan korumak amacıyla su yolu üzerinde yapılan içi su dolu hazne
- Büyük yalak
SALMAK
-
Bağımlılığına, tutukluluğuna veya baskı altındaki durumuna son vererek serbest kılmak, bırakmak, koyuvermek
Derhâl kapının zincirini salıvererek kanadı arkasına kadar açtı. - Ercüment Ekrem Talu
-
Yollamak, göndermek
Bununla beraber peşine adam salmak gerekir. - Aka Gündüz
-
Koymak, katmak
Halk ruhunun benliğinizde yeniden uyanıp hararetini gönlünüze saldığını duyarsınız. - Refik Halit Karay
-
Sürmek
Bunun içindir ki dal budak saldı, yemiş vermeye başladı. - Ruşen Eşref Ünaydın
-
Uğratmak
Başını derde salmak.
-
Vergi yüklemek
Ona elli bin lira salmışlar.
-
Üzerine yürütmek
Tazıyı tavşana salmak.
-
Saldırmak
Aç kurt, yılana da salar, taşa da, dedi. - Memduh Şevket Esendal
-
Sarkıtmak
Soğutmak için kuyuya su kabı saldı.
- Gemi demir üzerinde dört yana dönmek
- Bakmamak, ilgilenmemek, özen göstermemek
Birleşik Kelimeler: salıvermek, salıverilmek
YALAKA
- Dalkavuk
- Arsız, sırnaşık
Ata Sözleri ve Deyimler
- yalaka olmak
AYLAMA
- Aylamak işi
AKASYA (Kelime Kökeni: Fransızca acacia)
-
Baklagillerden, sıcak iklimlerde birçok türü yetişen ve tanen, zamk, boya vb. maddelerin yapımında kullanılan bir ağaç (Acacia)
Akasyaların salkım salkım çiçek açacakları tutmuş. - Bedri Rahmi Eyuboğlu
- Baklagillerden, yurdumuzda yetişen bir süs ve gölge ağacı, salkım ağacı, yalancı akasya (Robinia pseudoacacia)
Birleşik Kelimeler: gümüşi akasya, yalancı akasya, zamk akasyası
ADAMAK
- Bir dileğin gerçekleşmesi amacıyla kutsal olduğuna inanılan bir güce niyette bulunmak, nezretmek
- Kutsal saydığı bir şey uğruna kendini feda etmek üzere söz vermek
- Bir şeyle yoğun olarak ilgilenmek
-
Ayırmak, tahsis etmek
Nasılsa altındaki arabayı edinmişti, bütün sevme gücünü de bu arabaya adamıştı. - Adalet Ağaoğlu
- İthaf etmek
Ata Sözleri ve Deyimler
- ada bana, adayım sana
- adamak kolay, ödemek zordur
- adamakla mal tükenmez
DALAMA
- Dalamak işi
DALMAK
-
Suyun içine bütün vücuduyla ve hızla girmek
O çirkin, kaba kunduralarla sıcak günde serin denize dalmışım gibi rahatladım. - Ayla Kutlu
-
Bir yerin içine girmek
Hızla içeri dalıp mumun başında duran adama doğru iki adım attı. - Elif Şafak
-
Kendini bilmez duruma gelmek, kendinden geçmek
Çocuk ateşi çıkınca daldı.
-
Uyumak
O serinlik içinde Tevfik dalmış. Uyandığı vakit güneş çoktan doğmuştu. - Memduh Şevket Esendal
- Başka bir şeyle uğraşamayacak veya başka bir şeyi düşünemeyecek biçimde kendini bir şeye kaptırmak
- Güreşte rakibinin belden aşağı bir yerini aniden tutmak
Ata Sözleri ve Deyimler
- dala çıka
- dalıp çıkmak
- dalıp gitmek
SADAKA (Kelime Kökeni: Arapça ṣadaḳa)
-
Dilenciye verilen para
Sen bana niye söylemedin? Sadaka verirdik, adak adardık. - Memduh Şevket Esendal
- Yardım amacıyla karşılıksız verilen şey
Birleşik Kelimeler: sadaka taşı, fıtır sadakası, kulak sadakası
SAYKAL (Kelime Kökeni: Arapça ṣayḳal)
- Maden, ayna vb. nesneleri parlatmak için kullanılan cila
- Cilalamakta kullanılan araç
- Bu cilayı yapan kimse