SARIOĞLAN Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

SARIOĞLAN harflerini içeren 4 harfli 33 kelime bulunuyor. 4 harfli SARIOĞLAN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AĞSI13, SAĞI13, SIĞA13, AĞIL12, AĞIN12, AĞIR12, AĞLI12, AĞRI12, OĞAN12, ASIL6, ASIR6, LASO6, ORSA6, SALI6, SANI6, SARI6, SILA6, SIRA6, ARLI5, ARSA5, ASAL5, ASAR5, ASLA5, ALIN5, ORAL5, ORAN5, ONAR5, SANA5, SALA5, SARA5, ANAL4, ALAN4, NARA4

ANAL (Kelime Kökeni: Fransızca anal)

[sıfat]

[tıp]

  • Anüsle ilgili

[zarf]

  • Anüs yoluyla

ALAN

[isim]

  • Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha
  • Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran
  • Yüz ölçümü
  • Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılan geniş yer

[mecaz]

  • Bir çalışma çevresi

    Sanat kapalı bir alan değildir; sanat eseri herkes için, bütün toplum için yaratılır. - Nurullah Ataç

[fizik]

  • İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası

    Yer çekimi alanı. Mıknatıs alanı. Elektrik alanı.

[sinema]

[televizyon]

  • Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü

[spor]

  • Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha

Birleşik Kelimeler: alan araştırması, alan denetimi, alan hızı, alan korkusu, alan koruması, alan savunması, alan talan, alan topu, açık alan, art alan, gideren alan, kamusal alan, kırsal alan, kör alan, manyetik alan, mücavir alan, sulak alan, üretici alan, üretici olmayan alan, yarı alan, yeşil alan, ceza alanı, eğitim alanı, havaalanı, ilgi alanı, iş alanı, kapsama alanı, oyun alanı, penaltı alanı, piknik alanı, rekreasyon alanı, savaş alanı, sit alanı, yargı alanı, yayın alanı, yerleşim alanı

NARA (Kelime Kökeni: Arapça naʿre)

[isim]

  • Haykırma, bağırma

    Akıncıların naralarıyla savaş alanı çınladı.

  • Sarhoş veya külhanbeyi bağırması

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nara atmak (veya basmak)

ARLI

[sıfat]

  • Namuslu, utangaç, sıkılgan

    Ağaların yiğittir, arlıdır, oğul! - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arlı arından, huylu huyundan vazgeçmez

ARSA (Kelime Kökeni: Arapça ʿarṣa)

[isim]

  • Üzerine yapı yapılmak için ayrılmış yer

Birleşik Kelimeler: arsa payı

ASAL

[sıfat]

  • Esasla ilgili, asıl ve temel olanla ilgili, esasi

Birleşik Kelimeler: asal gazlar, asal sayı

ASAR (Kelime Kökeni: Arapça ās̱ār)

[isim]

[eskimiş]

  • Eserler

Birleşik Kelimeler: asarıatika

[isim]

  • Yüzyıllar

ASLA (Kelime Kökeni: Arapça aṣlā)

[zarf]

  • Hiçbir zaman, hiçbir şekilde, katiyen

    Kimseye faydası olmayıp da yalnız kendi nefsine ayırdığın servet, asla makbul değildir. - Ahmet Kabaklı

  • Sakın, zinhar

ALIN

[isim]

  • Yüzün, kaşlarla saçlar arasındaki bölümü
  • Bazı şeylerin önü, ön yüzü
  • Karşı

    Güneşin alnında durma.

[madencilik]

  • Bir ocakta her türlü ayak, galeri, baca, kuyu ve yolun ilerletilmekte olan yüzeyi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alın damarı çatlamış
  • alna yazılan başa gelir
  • alnı açık yüzü ak
  • alnına kara sürmek
  • alnından öpmek
  • alnında yazılmış olmak
  • alnını karışlamak
  • alnının akıyla
  • alnının kara yazısı

Birleşik Kelimeler: alın çatı, alın teri, alın yazısı, alnı açık

ORAL (Kelime Kökeni: Fransızca oral)

[sıfat]

  • Ağızcıl
  • Sözlü

[zarf]

  • Ağız yoluyla

[edebiyat]

  • Söze dayanan

ORAN

[isim]

  • Büyüklük, nicelik, derece bakımından iki şey arasında veya parça ile bütün arasında bulunan bağıntı, nispet, rasyo

    Yerli oyunların çeviri oyunlara oranı değişti ve yükseldi. - Metin And

  • İki şeyin birbirini tutması, karşılıklı uygunluk, orantı, tenasüp
  • Akıl yoluyla gerçeğe yakın olduğuna inanılarak verilen yargı, tahmin

[matematik]

  • İki büyüklük, iki nicelik arasındaki bağıntı

    Üçün sekize oranı.

Birleşik Kelimeler: oran dışı, benzeşim oranı, doğum oranı, faiz oranı, ölüm oranı, vergi oranı

ONAR

[sıfat]

  • On sayısının üleştirme sayı sıfatı

    Oraya çıkınca hamallara onar kuruştan hesap göreceksin. - Memduh Şevket Esendal

  • Her birine on, her defasında onu bir arada olan

SANA

[zamir]

  • Sen zamirinin yönelme durumu eki almış biçimi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sana taşla vurana sen aşla (veya ekmekle veya pamukla) var (veya dokun)
  • sana vereyim bir öğüt, kendi ununu kendin öğüt
  • sana yalan, bana gerçek

SALA (Kelime Kökeni: Arapça ṣalā)

[isim]

  • 343 sela

SARA (Kelime Kökeni: Arapça ṣarʿa)

[isim]

[tıp]

  • Zaman zaman kendini kaybederek olduğu yere düşme, vücutta şiddetli çırpınmalar ve ağız köpürmesi ile ortaya çıkan bir sinir hastalığı, tutarık, tutarak, tutarga, yilbik, epilepsi

    Nefesi kulunca, sıtmaya, havaleye, saraya, çarpıntıya birebirmiş. - Hüseyin Rahmi Gürpınar