[isim]

• Dünya üzerinde yer alan bir kıta

[sıfat]

• Kesin karar vermiş olan

  Hatta bu kararlı ve aceleci hâliyle katil suratlı kahveciyi ürkütmeyi başardığı bile söylenebilirdi. - İhsan Oktay Anar

• Kararında direnen, kararını değiştirmeyen

  Eskiden çok kararlıyken şimdi gevşemiş gibi idi. - Memduh Şevket Esendal

• Dengeli

[sıfat]

• Herhangi bir lira değerinde olan

  Beş milyon liralık alışveriş. On milyon liralık kumaş.

[isim]

• Lira

[isim]

[bitki bilimi]

• Açık tohumlulardan, parklarda süs bitkisi olarak yetiştirilen, yurdu Güney Asya olan, palmiyelere benzer ağaç ve ağaççıkları içine alan bir familya

[sıfat]

[felsefe]

• Düşünceyi ve gerçeği somut değerlerle birbirine bağlayan, hakikati içine alan

[sıfat]

• Gizli yönleri bulunan, ne olduğu anlaşılamayan, akıl erdirilemeyen, esrarengiz

  Eskiden de böyle esrarlı idi deniz / Böyle alevli, harlı idi deniz / Böyle ağlardık, ey kalbim / Sebepsiz - Halit Fahri Ozansoy

[isim]

• İçinde esrar bulunan

  Ağzına üflediği esrarlı dumanla sarhoşlayan ve uyuklayan kediye küçük bir çakıl fırlattı. - Muzaffer Uyguner

[isim]

• Elma bahçesi

[sıfat]

• Kreması olan

  Kremalı pasta.

[isim]

• Karılmak işi

[isim]

[biyoloji]

• Kandaki kalsiyum miktarı

[isim]

[hayvan bilimi]

• Bir tür misk faresi (Civet tictis)

[sıfat]

• Kalma durumunda olan

[sıfat]

• Markası olan

[sıfat]

• Maskesi olan, maskelenmiş

[mecaz]

• Davranış ve tutumunda gerçek kişiliğini saklayan

[sıfat]

• Her şeyi anlamak ve bilmek isteyen, araştırıcı, mütecessis

  Başımı kaldırınca Mustafa'nın meraklı gözleriyle karşılaşıyorum. - Ahmet Ümit

• Bir şeye çok düşkün olan, sürekli onunla uğraşan

  Sedef ve gümüş kakmalı bıçaklara, revolverlere meraklıydı. - Yahya Kemal Beyatlı

• Kendisini ilgilendirmeyen bir konuda bilgi sahibi olmaya çalışan (kimse)

[halk ağzında]

• Kaygılı

  O meraklı bir kadındır, patırtı çekemez.

Ata Sözleri ve Deyimler

• ... meraklısı (olmak)