SANATKARLIK Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler

SANATKARLIK harflerini içeren 7 harfli 30 kelime bulunuyor. 7 harfli SANATKARLIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ANITSAL9, ASTARLI9, ISKARTA9, IRAKSAK9, KISARAK9, KARINSA9, KASKATI9, KASALIK9, SIRTLAN9, SANATLI9, SAKALIK9, TARAKSI9, TAKSALI9, ARKALIK8, ATAKLIK8, AKSAKAL8, KIRANTA8, KANASTA8, KANATLI8, KARASAL8, KARALIK8, KARALTI8, KARTLIK8, SANTRAL8, TARAKLI8, TAKINAK8, ALKARNA7, ALAKART7, NAKARAT7, TAKANAK7

ALKARNA (Kelime Kökeni: İtalyanca argagna)

[isim]

[denizcilik]

  • İstiridye, midye, tarak vb. kabuklu hayvanları avlamak için deniz dibini taramakta kullanılan, ağız kısmı demirden bir ağ

ALAKART (Kelime Kökeni: Fransızca à la carte)

[isim]

  • Seçmeli yemek, tabildot karşıtı

NAKARAT (Kelime Kökeni: Arapça naḳarāt)

[isim]

[müzik]

  • Bir şarkıda her kıtadan sonra tekrarlanan ve bestesi değişmeyen parça, kavuştak

    Şirket vapurları, bir şarkının nakaratı gibi ikide bir geçerlerdi. - Abdülhak Şinasi Hisar

[mecaz]

  • Çok sık tekrarlanan, bundan dolayı bıkkınlık vererek önemini yitiren söz

    Bir yandan da Necla 'Ay yoruldu, ay hastalanacak, ay ölecek' diye eski nakaratına devam ediyor. - Haldun Taner

[edebiyat]

  • Bir şiirin içinde iki veya daha çok kez tekrarlanan bölüm

TAKANAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Alacak
  • Borç
  • İlişki

ARKALIK

[isim]

  • Sırt dayamaya yarayan yer

    Rıza Efendi iskemlesinin arkalığına iyice yaslandı. - Tarık Buğra

  • Sırtında yük taşıyan hamalların, yük taşırken kullandıkları arka yastığı, semer, hamal semeri, arkalıç

[eskimiş]

  • Ev içinde giyilen kolsuz, kalınca bir kısa hırka türü

ATAKLIK

[isim]

  • Atak olanın durumu veya atak bir biçimde yapılan iş, davranış, cüret

    Kara Yusuf ve arkadaşlarındaki ataklık halkı sarıyor. - Tarık Buğra

AKSAKAL

[isim]

[mecaz]

  • Köyün veya mahallenin ihtiyar heyetinde olan kimse
  • Bir meslekte yaşça, kıdemce ileride ve yetenek bakımından üstün niteliğe sahip olan kimse, duayen
  • Ermiş, evliya

KIRANTA (Kelime Kökeni: İtalyanca quaranta)

[sıfat]

  • Saçları ağarmaya başlamış (erkek)

    Yeni şube reisi, kırk beşlik, ellilik, kıranta, ağzı kalabalık bir adam. - Memduh Şevket Esendal

  • İlerlemiş yaşına rağmen bakımlı, özenli (erkek)

    Masanın başında, güneşten yanmış yüzü, sert ve derin çizgilerle dolu, keskin bakışlı, kıranta bir adam oturuyor. - Esat Mahmut Karakurt

  • Kırlaşmış (saç, sakal)

    Erkek, tıraşı uzamış kıranta saçlı, kırk yaşlarında bir köylüydü. - Reşat Nuri Güntekin

KANASTA (Kelime Kökeni: İspanyolca canasta)

[isim]

  • Bir tür kâğıt oyunu

KANATLI

[sıfat]

  • Kanadı olan

    Senelerden beri leylek görmüyorum. Hatta bu kanatlı yaz seyyahlarının son senelerde İstanbul'a rağbetleri az. - Ahmet Haşim

Birleşik Kelimeler: eş kanatlı

KARASAL

[sıfat]

  • Karayla, toprakla ilgili, berri

Birleşik Kelimeler: karasal iklim, karasal kumul, karasal oluşuk

KARALIK

[isim]

  • Kara olma durumu
  • Karaya çalan leke

Birleşik Kelimeler: ağzı karalık, bahtı karalık, gözü karalık, yüzü karalık

KARALTI

[isim]

  • Uzaklık ve karanlık sebebiyle kim veya ne olduğu seçilemeyen, belli belirsiz, koyu renkli biçim, silüet

    Az sonra dört atlının karaltısını seçtiler. - Nezihe Araz

  • Hafif karanlık
  • Leke

KARTLIK

[isim]

  • Kart olma durumu

[isim]

  • Kart konulan gereç

SANTRAL (Kelime Kökeni: Fransızca central)

[isim]

  • Doğadaki başka enerji türlerini elektrik enerjisine çeviren fabrika

    Elektrik santrali. Nükleer santral.

  • Telefonların bağlı olduğu merkez

    Telefon santrali.

  • Santralci

Birleşik Kelimeler: barajlı santral, hidroelektrik santral, nükleer santral, termik santral, akarsu santrali, atom santrali, beton santrali, elektrik santrali, telefon santrali