SALTANATÇILIK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

SALTANATÇILIK harflerini içeren 6 harfli 64 kelime bulunuyor. 6 harfli SALTANATÇILIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AÇKILI11, AÇISAL11, ALÇILI11, ÇITLIK11, ÇAKILI11, ÇALILI11, ÇATILI11, ISKAÇA11, ILIKÇA11, KASINÇ11, ALIKÇA10, ALAÇIK10, ÇINLAK10, ÇATKIN10, KANTÇI10, KALÇIN10, TANKÇI10, ANITSI9, ASILLI9, ASILTI9, ASKILI9, ASINTI9, ÇATANA9, ÇATLAK9, ANITLI8, ANISAL8, ANILIK8, ANASIL8, ATKILI8, ALTILI8, ALINTI8, AKINTI8, AKILLI8, ITTILA8, KASALI8, KINALI8, SINAAT8, SALTIK8, SAKALI8, TIKALI8, TANSIK8, TANITI8, TASALI8, TAKILI8, ASALAK7, ANLATI7, ATALIK7, ALTLIK7, ANALIK7, AKSATA7, ASTANA7, KITAAT7, LATALI7, NATIKA7, SALATA7, TASLAK7, TALKIN7, TATSAL7, KANTAT6, KANAAT6, KANATA6, KATANA6, LAAKAL6, TANTAL6

KANTAT (Kelime Kökeni: Fransızca cantate)

[isim]

  • Kahramanlık ve din konularında yazılıp bestelenen şiir veya bu şiirin orkestra eşliğindeki tek veya çok sesli bestesi

KANAAT (Kelime Kökeni: Arapça ḳanāʿat)

[isim]

  • Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum
  • Kanma, inanma

    Sınıfını geçeceğine kanaatim yok.

  • Kanış, kanı, inanç, düşünce

    Biz kanaatlerimizi açık söyleriz. - Etem İzzet Benice

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kanaat etmek
  • kanaat getirmek
  • kanaat gibi devlet olmaz

Birleşik Kelimeler: kıt kanaat

KANATA (Kelime Kökeni: İtalyanca canetta)

[isim]

  • Ağzı geniş, tek kulplu su kabı

KATANA (Kelime Kökeni: Macarca katona)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Bir cins iri at

    Atları Rus katanalarını andırır, arabası çangıl çungul etmez. - Sermet Muhtar Alus

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katana gibi

LAAKAL (Kelime Kökeni: Arapça lāaḳall)

[zarf]

[eskimiş]

  • En azından, hiç olmazsa

    Büyük hanın altında sıra kahveler vardır ya; her birinde laakal iki, üç dava vekiline tesadüf edilir. - Reşat Nuri Güntekin

TANTAL (Kelime Kökeni: Fransızca tantale)

[isim]

[kimya]

  • Atom numarası 73, atom ağırlığı 180,88, yoğunluğu 16,6 olan, 3000 °C'ye doğru eriyen ve siyah bir toz durumunda elde edilen bir element (simgesi Ta)

ASALAK

[isim]

[biyoloji]

  • Bir canlıda sürekli veya geçici yaşayarak ona zarar veren başka canlı, parazit

[sıfat]

[mecaz]

  • Başkalarının sırtından geçinen (kimse), abacı, ekti, otlakçı, parazit, tufeyli

Birleşik Kelimeler: asalak bilimci, asalak bilimi, asalak bilimsel, asalaksavar, dış asalak, iç asalak, tam asalak, yarı asalak, yarım asalak, ağrıma asalakları

ANLATI

[isim]

  • Ayrıntılarıyla anlatma

[edebiyat]

  • Roman, hikâye, masal vb. edebî türlerde bir olay dizisini anlatma biçimi, hikâyeleme, öyküleme, tahkiye

    Masal olsun roman olsun, ikisi de anlatı sanatıdır. - Necati Cumalı

ATALIK

[isim]

  • Ataya yakışır davranış, babalık

ALTLIK

[isim]

  • Tabak, bardak vb. nesnelerin altına konulan şey

    Bardak altlığı.

[halk ağzında]

  • Hayvanların altına yayılan ot veya saman

[halk ağzında]

  • Arabaya koşulan atların yolları kirletmemesi için kuyruğunun altına yerleştirilen torba

Birleşik Kelimeler: ütü altlığı

ANALIK

[isim]

  • Anne olma durumu

    Yazarların analığa ve analarına yaklaşımları da çeşitlidir doğallıkla. - Adalet Ağaoğlu

  • Anne olma duygusu
  • Anne yerini tutan veya anne kadar yakınlık gösteren kadın
  • Anaca davranış

[halk ağzında]

  • Üvey ana

    Benim analığımın yetiştiği konak da çok çok büyükmüş. - Refik Halit Karay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • analık etmek
  • analık fenalık

Birleşik Kelimeler: sütanalık

AKSATA (Kelime Kökeni: Arapça aḫẕ + iʿṭāʾ)

[isim]

  • Alışveriş

    Şarap satacağım, ben aksatama bakarım. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

KITAAT (Kelime Kökeni: Arapça ḳiṭaʿāt)

[isim]

[eskimiş]

  • Kıtalar, ana karalar

[askerlik]

  • Asker birlikleri

LATALI

[sıfat]

  • Latası olan

NATIKA (Kelime Kökeni: Arapça nāṭiḳa)

[isim]

[eskimiş]

  • Düşünüp söyleme yeteneği
  • Düzgün ve iyi konuşma yeteneği