SALATÜSELAM Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

SALATÜSELAM harflerini içeren 5 harfli 28 kelime bulunuyor. 5 harfli SALATÜSELAM kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

SÜSME10, SAMSA8, TÜMEL8, ÜSTEL8, ELMAS7, EMSAL7, MELAS7, MASAT7, MASAL7, SALSA7, SALMA7, SALAM7, SELAM7, SATMA7, TASMA7, TEMAS7, ATLAS6, ATAMA6, ALLEM6, ALTES6, LAMEL6, LASTA6, METAL6, MELAL6, MATLA6, SALTA6, SALAT6, TALAS6

ATLAS (Kelime Kökeni: Arapça aṭlas)

[isim]

  • Yüzü parlak, sık dokunmuş bir ipekli kumaş türü, saten

Birleşik Kelimeler: atlas çiçeği, atlas kemiği

[isim]

[coğrafya]

  • Dünyanın, bir ülkenin, bir bölgenin fiziksel ve siyasal coğrafyası ile ekonomi, tarih vb. konularda toplu bilgi vermek için bir araya getirilmiş coğrafya haritaları derlemesi
  • Bir konuyu açıklamak için hazırlanmış resim veya levhalardan oluşmuş kitap

    Anatomi atlası. Dil atlası.

    Atıldığın bu macerada yolunu kaybedecek olursan bu düş atlasının sayfalarını karıştırabilirsin. - İhsan Oktay Anar

Birleşik Kelimeler: dil atlası, gök atlası

ATAMA

[isim]

  • Atamak işi, tayin, nasıp

    Personel atama işlemleri Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenir. - Anayasa

Birleşik Kelimeler: açıktan atama, asaleten atama, vekâleten atama

ALLEM

[isim]

  • `Bir işi istediği duruma getirmek için her türlü kurnazca çareye başvurmak` anlamıyla allem etmek, kallem etmek sözünde geçer

    Nitekim allem ettiler, kallem ettiler, beni buradan mahrum etmek için her şeyi yaptılar. - Necip Fazıl Kısakürek

ALTES (Kelime Kökeni: Fransızca altesse)

[isim]

  • Prens ve prenseslere verilen şeref unvanı
  • Bu unvanı taşıyan kimse

LAMEL (Kelime Kökeni: Fransızca lamelle)

[isim]

  • Mikroskopla yapılan incelemede bazen lamların üstüne kapatılan dört köşe, küçük ve ince cam parçası

[biyoloji]

  • Çok ince tabaka

LASTA (Kelime Kökeni: Fransızca lasta)

[isim]

[matematik]

  • Kuzey Avrupa'da kullanılan, 2000 kilograma yakın gemi yüklerine ve büyük miktardaki ticaret mallarına değer biçmeye yarayan kütle ölçü birimi

METAL (Kelime Kökeni: Fransızca métal)

[isim]

[kimya]

  • Çok yüksek elektrik ve ısı iletkenliği, kendine özgü parlaklığı olan, oksijenli birleşimiyle çoğunlukla bazik oksitler veren madde

[sıfat]

  • Bu maddeden yapılmış

    Çıkardıkları metal kutuları, gazeteleri ve cam şişeleri ayrı ayrı çuvallara doldurup götürüyorlar. - Elif Şafak

  • Dizgi makinelerinde satırları oluşturmak için eritilen antimon ve kurşun alaşımı

Birleşik Kelimeler: metal bilimi, metal yatak, metal yorulması, alkali metaller

MELAL (Kelime Kökeni: Arapça melāl)

[isim]

[eskimiş]

  • Can sıkıntısı, usanç

    Melalimizi avutmak için bin türlü eğlence, bin türlü zevk icat ettik. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Üzüntü, hüzün, dert

Ata Sözleri ve Deyimler

  • melal duymak

MATLA (Kelime Kökeni: Arapça maṭlaʿ)

[isim]

[eskimiş]

  • Gök cisimlerinin doğması
  • Gök cisimlerinin doğduğu yer

[edebiyat]

  • Divan edebiyatında kaside veya gazelin ilk beyti

SALTA (Kelime Kökeni: İtalyanca salto)

[isim]

  • Köpeğin arka ayakları üzerine ayağa kalkması

Ata Sözleri ve Deyimler

  • salta durmak

[isim]

[denizcilik]

  • Gergin duran bir halatı biraz koyuverme işi

[isim]

[eskimiş]

  • Yakasız, iliksiz, kolları bolca bir tür kısa ceket

    Saltasını omzuna attı. Dışarıya çıktı. - Ömer Seyfettin

SALAT (Kelime Kökeni: Arapça ṣalāt)

[isim]

[din bilgisi]

  • Namaz
  • Hz. Muhammed'in adı anıldığında saygı göstermek için okunan dua

Birleşik Kelimeler: salatüselam

TALAS

[isim]

  • Kayseri iline bağlı ilçelerden biri

ELMAS (Kelime Kökeni: Arapça elmās)

[isim]

  • Yerin derinliklerinde bulunan, billurlaşmış arı karbon
  • Mücevher olarak kullanılan, saydam, değerli taş

    Bazı nadir inciler, elmaslar vardır ki onların biri yalnız saltanat tacı olabilir. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

[sıfat]

  • Bu taşlarla yapılmış

    Elim değmişken elmas kılıcımla canını cehenneme yollayayım. - Turan Oflazoğlu

  • Elmastıraş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • elmas gibi

Birleşik Kelimeler: elmastıraş, kara elmas, camcı elması

EMSAL (Kelime Kökeni: Arapça ems̱āl)

[isim]

  • Benzer, eş, denk

    Tarihte o ana kadar emsali görülmedik bir ticari kepazelik devri açılmıştı. - Ercüment Ekrem Talu

  • Yaşıt
  • Örnek

[eskimiş]

[matematik]

  • Katsayı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • emsal olmak
  • emsal oluşturmak
  • emsal vermek

MELAS (Kelime Kökeni: Fransızca mélasse)

[isim]

  • Şeker üretiminde, billurlaşan şeker alındıktan sonra kalan şekerli posa