Saf ile Başlayan Kelimeler

SAF ile başlayan 37 kelime bulunuyor. Başında SAF olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Saf kelimesinin anlamı nedir? Saf ile biten kelimeler. İçinde saf olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

14 Harfli Kelimeler

SAFLAŞTIRILMAK27

13 Harfli Kelimeler

SAFLAŞTIRILMA26

12 Harfli Kelimeler

SAFSATACILIK25, SAFLAŞTIRMAK24

11 Harfli Kelimeler

SAFLAŞTIRMA23, SAFTARONLUK20, SAFTORİKLİK19, SAFTİRİKLİK18

10 Harfli Kelimeler

SAFRANBOLU21

9 Harfli Kelimeler

SAFSATACI21, SAFÇASINA21, SAFLAŞMAK20

8 Harfli Kelimeler

SAFLAŞMA19, SAFDERUN18, SAFİYANE17, SAFTARON16, SAFTORİK16, SAFTİRİK15

7 Harfli Kelimeler

SAFAHAT18, SAFİYET16, SAFRALI15, SAFSATA15

6 Harfli Kelimeler

SAFFET19, SAFİHA17, SAFDİL15, SAFLIK14, SAFRAN13, SAFARİ13, SAFKAN13

5 Harfli Kelimeler

SAFHA16, SAFÇA15, SAFRA12, SAFİR12, SAFER12

4 Harfli Kelimeler

SAFA11, SAFİ11

3 Harfli Kelimeler

SAF10

SAF (Kelime Kökeni: Arapça ṣaff)

[isim]

  • Dizi, sıra

    Bütün garsonlar saf teşkil edip selama dururlardı. - Ercüment Ekrem Talu

  • Grup

Ata Sözleri ve Deyimler

  • saf bağlamak
  • saf değiştirmek
  • saflara ayırmak
  • saf tutmak

Birleşik Kelimeler: saf dışı

[sıfat]

  • Katıksız, arı(I), katışıksız, halis, has

    Hiçbir yerde buradakinden daha saf ve berrak sulara tesadüf etmedim. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

[mecaz]

  • Kurnazlığa aklı ermeyen, kolaylıkla aldatılabilen, bön, safdil

    Yenge, açık sözlü, saf bir kadıncağızdır. - Reşat Nuri Güntekin

[mecaz]

  • İyi niyetli, art niyetsiz

    Senin bu kadar çocukça saf olduğunu bilmezdim. - Peyami Safa

Birleşik Kelimeler: safderun, safdil, safkan, saf su

SAFA (Kelime Kökeni: Arapça ṣafāʾ)

[isim]

  • 343 sefa

SAFİ (Kelime Kökeni: Arapça ṣāfī)

[sıfat]

  • Katıksız, duru, temiz
  • Net

[zarf]

  • (sa:'fi) Yalnız olarak, yalnız, sadece

SAFRA (Kelime Kökeni: İtalyanca saburra)

[isim]

  • Balonlarda bulunan pilotların, yükselmek veya inişi yavaşlatmak istediklerinde attıkları ağırlık

[denizcilik]

  • Gemileri ve her boyda deniz aracını dengede tutmak, istenilen su düzeyine kadar batırabilmek için dip bölümlerine konulan ağırlık, balast

    Fakat kotranın altındaki safra onu kurtarır da safrasız salapurya birdenbire alabora oluverir. - Necip Fazıl Kısakürek

[denizcilik]

  • Bazı balık ağlarının alt tarafına takılan, ağın su içinde kalmasını sağlayan ağırlık, balast

[mecaz]

  • Sıkıntı, tedirginlik, rahatsızlık veren kimse veya şey

Ata Sözleri ve Deyimler

  • safra almak
  • safra atmak
  • safra boşaltmak

Birleşik Kelimeler: safra suyu, safra tankı

[isim]

  • Karaciğerin hazmı kolaylaştırmak için onikiparmak bağırsağına salgıladığı yeşilimsi sarı renkli acı sıvı, öd(II)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • safra atmak
  • safra bastırmak
  • safrası kabarmak

Birleşik Kelimeler: safra kesesi, safra yeşili

SAFİR (Kelime Kökeni: Fransızca saphir)

[isim]

[mineraloji]

  • Mavi renkli, değerli bir korindon türü, gök yakut

Birleşik Kelimeler: safir mavisi

SAFER (Kelime Kökeni: Arapça ṣafer)

[isim]

[eskimiş]

  • Ay takviminin ikinci ayı, sefer ayı

SAFRAN (Kelime Kökeni: Arapça zaʿferān)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Süsengillerden, baharda çiçek açan, 20-30 santimetre boyunda, soğanlı bir kültür bitkisi (Crocus sativus)
  • Bu bitkinin tepeciklerinin kurutulmasıyla elde edilen, bazı yiyecek ve içeceklere tat, koku ve sarı renk vermekte kullanılan toz, zafran

Birleşik Kelimeler: yalancı safran, Hint safranı

SAFARİ (Kelime Kökeni: Fransızca safari)

[isim]

  • Afrika'nın doğusunda toplu olarak yapılan vahşi hayvan avı
  • Toplu olarak ava çıkma
  • Katılımcıların vahşi hayatı yerinde görmelerini sağlayan turistik gezi
  • Genellikle ketenden yapılan kısa pantolon, büyük cepli uzun ceket ve geniş kenarlı mantar şapkadan oluşan av kıyafeti

SAFKAN

[sıfat]

  • Irkının katışıksız özelliklerini taşıyan (at)

SAFLIK

[isim]

  • Saf olma durumu, temizlik, arılık, safiyet

    Yıldız bir çocuk saflığı ile gülümsedi. - Aka Gündüz

[mecaz]

  • Kolayca aldatılabilme durumu

SAFTİRİK

[sıfat]

[argo]

  • Saf, budala, acemi, saftaron, saftorik

SAFRALI

[sıfat]

  • Safrası olan

SAFSATA (Kelime Kökeni: Arapça safsaṭa)

[isim]

  • Boş, temelsiz, asılsız söz

    Türk Cumhuriyeti, varlığını, istiklalini safsatalarla tehlikeye maruz bırakamaz. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

SAFDİL (Kelime Kökeni: Arapça ṣāf + Farsça dil)

[sıfat]

[eskimiş]

[mecaz]

  • Kolayca aldatılan, saf (kimse)

    Bir safdil hanımefendi, kızıma iyi bir koca bulduğunu yemin billah anlattı. - Aka Gündüz

SAFÇA

[sıfat]

  • Biraz saf

    Kopardığı parçayı safça bir gururla yere attı. - Necati Cumalı

[zarf]

  • (sa'fça) Saf bir biçimde, safçasına