RUTUBETLENMEK Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler

RUTUBETLENMEK harflerini içeren 7 harfli 23 kelime bulunuyor. 7 harfli RUTUBETLENMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

MUTEBER11, RUTUBET11, BERTMEK10, BELETME10, BELERME10, BELENME10, BEKLEME10, BELEMEK10, MERTEBE10, BEREKET9, ELBETTE9, METRUKE9, MELEKUT9, ERMENEK8, ETLENME8, EKLETME8, EKLENME8, ELEMENT8, ELETMEK8, ELENMEK8, TERLEME8, TEKLEME8, KENELER7

KENELER

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Eklem bacaklı hayvanlardan, örümceğimsiler sınıfına giren bir takım

ERMENEK

[isim]

  • Karaman iline bağlı ilçelerden biri

ETLENME

[isim]

  • Etlenmek işi

EKLETME

[isim]

  • Ekletmek işi

Birleşik Kelimeler: yağ ekletme

EKLENME

[isim]

  • Eklenmek işi

ELEMENT (Kelime Kökeni: Almanca Element)

[isim]

[kimya]

  • Kimyasal yöntemlerle ayrıştırılamayan veya bileşim yoluyla elde edilemeyen madde

    Grafit ve elmas, karbon elementinin iki değişik biçimidir.

ELETMEK

[-i]

  • Eleme işini yaptırmak

ELENMEK

[nesnesiz]

  • Eleme işine konu olmak veya eleme işi yapılmak
  • Sınavda başarısız sayılmak

    İstekliler birer birer elenince en heveslisi ile karşı karşıya kaldı. - Haldun Taner

[mecaz]

  • Süzülmek

    Bahçeye, kafeslerde elenen solgun bir ışık vurmuş. - Yusuf Ziya Ortaç

[spor]

  • Yarışma dışı kalmak, yarışmadan çıkarılmak

TERLEME

[isim]

  • Terlemek işi

    Yüreğinin acısını duyuyordu. Sıkıntı basmış, terlemeye başlamıştı. İzin istedi. - Yusuf Ziya Bahadınlı

[bitki bilimi]

  • Yaprakların gözeneklerinden buhar biçiminde su kaybetmeleri

TEKLEME

[isim]

  • Teklemek işi

BEREKET (Kelime Kökeni: Arapça bereket)

[isim]

  • Bolluk, gürlük, ongunluk, feyiz, feyezan

    Çocuk gönlüm kaygılardan azade / Yüzlerde nur, ekinlerde bereket - Orhan Veli Kanık

[halk ağzında]

  • Yağmur

    Bereket yağıyor.

[zarf]

  • İyi ki, neyse ki, iyi bir rastlantı sonucunda

    Bereket, o sıralarda henüz bu sözü bilmiyordum. - Erhan Bener

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bereket ki (veya bereket versin ki)
  • bereket versin

ELBETTE (Kelime Kökeni: Arapça elbette)

[zarf]

  • Her hâlde, şüphesiz, kuşkusuz, elbet

    Bu şato sahibi elbette şatonun her şeyiyle uğraşmak zorundadır. - Ahmet Kabaklı

METRUKE (Kelime Kökeni: Arapça metrūke)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Bırakılmış, geriye kalmış

MELEKÛT (Kelime Kökeni: Arapça melekūt)

[isim]

[eskimiş]

[din bilgisi]

  • Ruhlar ve melekler âlemi

BERTMEK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Bertilmek