RUHSATİYE Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
RUHSATİYE harflerini içeren 4 harfli 50 kelime bulunuyor. 4 harfli RUHSATİYE kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
YUHA11,
ERAT (Kelime Kökeni: Türkçe er + at)
- Er, onbaşı ve çavuşlara verilen genel ad
- Erler
İRAT (Kelime Kökeni: Arapça īrād)
-
Gelir
Şenlik pansiyonerleri de ekseriyetle iratları düzgün kimseler değildir. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
-
Gelir getiren mülk
Zavallının iratlarında oturan kiracılarla uğraşarak kırmadığı koz, çevirmediği dolap kalmıyordu. - Ömer Seyfettin
- Söyleme
Ata Sözleri ve Deyimler
- irat etmek
Birleşik Kelimeler: iradımesel
İARE (Kelime Kökeni: Arapça iʿāre)
-
Eğreti, ödünç
Bu iare tuvaletiyle kendi güzelliğinin gururunu da feda ederek bahçeye çıktı. - Peyami Safa
- Eğreti verme, ödünç verme
RATE (Kelime Kökeni: Fransızca raté)
-
Başarısız
Bunlar hâlâ kokmuş ve rate bir romantizmi önümüze sürüyorlar. - Asaf Halet Çelebi
-
Yaşlı, verimsiz, geçimsiz (kimse)
Kaldı ki dikkat edilince görülür ki, bunlar gençliklerinde de olumlu bir şeyler verememiş olan ratelerdir. - Haldun Taner
- Büyük fare
TİRE
-
Dikişte kullanılan pamuk ipliği
Parmak uçlarında ince ince delik çorapları renkli tire ile iliştiriyordu. - Mahmut Yesari
- Pamuk ipliğinden yapılmış
- Kısa çizgi
- Uzun çizgi
- İzmir iline bağlı ilçelerden biri
ASİT (Kelime Kökeni: Fransızca acide)
- Turnusolün mavi rengini kırmızıya çevirmek özelliğinde olan ve birleşimindeki hidrojenin yerine maden alarak tuz oluşturan hidrojenli birleşik, hamız
Birleşik Kelimeler: asit alkol, asit borik, asit fenik, asit katalizör, asitölçer, amino asit, asetik asit, borik asit, bromhidrik asit, formik asit, fosforik asit, hidroklorik asit, karbonik asit, klor hidrik asit, klorik asit, laktik asit, margarik asit, nitrik asit, nükleik asit, oksalik asit, oleik asit, palmitik asit, pikrik asit, salisilik asit, silisik asit, sitrik asit, sülfürik asit, tartarik asit, ürik asit, karınca asidi, kuzukulağı asidi, limon asidi, süt asidi
ASRİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṣrī)
- Çağdaş
ESİR (Kelime Kökeni: Arapça esīr)
-
Tutsak
Meyhaneden çıktığında sarhoş kafayla bir esir gemisine binmiş, güvertede sızıp kalmıştı. - İhsan Oktay Anar
- Köle
-
Bir düşünceye veya bir kimseye körü körüne bağlı olan kimse
Onun güzelliğinin esiri oldular.
Ata Sözleri ve Deyimler
- esir almak
- esir düşmek
- esir etmek
- esir olmak
- esir yatmak
Birleşik Kelimeler: esir almaca, esir kampı, esir pazarı
- Atomlar arasındaki boşluğu ve bütün evreni doldurduğu varsayılan, ağırlığı olmayan, ısı ve ışığı ileten töz
- Hava
RAST (Kelime Kökeni: Farsça rāst)
- Doğru, düzgün
- Tesadüf
- Atılan şey hedefi vurma
Ata Sözleri ve Deyimler
- rast gele!
- rast gelmek
- rast getirmek
- rast gitmek
Birleşik Kelimeler: rastgele
- Klasik Türk müziğinde bir makam
REİS (Kelime Kökeni: Arapça reʾīs)
- Başkan
-
Lider
Haydutların reisiyle anlaşıp üç adamını bir ay süreyle kiraladı. - İhsan Oktay Anar
-
Küçük tekne kaptanı
Üzgün gözlerle düşman reisine baktı. - Nazım Hikmet
Birleşik Kelimeler: reis bey, reis efendi, reisülküttap, semtürreis, aile reisi, belediye reisi, ceza reisi, cumhur reisi, eyyam reisi, liman reisi
REST (Kelime Kökeni: Fransızca reste)
- Pokerde, bir oyuncunun önündeki paranın tümü
- Karşı çıkış
Ata Sözleri ve Deyimler
- rest çekmek
- resti görmek
SİTE (Kelime Kökeni: Fransızca cité)
- Genellikle belli meslek adamları için yapılmış veya belli amaçlarla kurulmuş konutlar topluluğu, iş merkezi
- Şehir
- Kentlerde, belirli bir merkezden yönetilen, genellikle güvenliği sağlanmış toplu yerleşim merkezi
- İlk Çağda kendi yasalarıyla yönetilen bir veya birkaç kentten oluşan devlet
- Kişi veya kuruluşların genel ağda oluşturduğu değişik konulardaki bilgilendirici veya eğlendirici sayfalar
Birleşik Kelimeler: kültür sitesi, sanayi sitesi
STAR (Kelime Kökeni: İngilizce star)
- Yıldız
Birleşik Kelimeler: medya starı
STER (Kelime Kökeni: Fransızca stère)
- Yığın durumundaki yakacak odun için kullanılan, bir metreküpe eşit hacim ölçüsü birimi
SARİ (Kelime Kökeni: Hintçe)
- Hint kadınlarına özgü giysi
-
Bu giysinin yapıldığı kumaş
Sari denir kumaşa bürünen, ayağı bilezikli ve burunları incili veya mücevherli kadınlar... - Falih Rıfkı Atay
- Başkasına geçen, geçici
- Bulaşıcı, bulaşık (hastalık)