REVİZYONCU Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
REVİZYONCU harflerini içeren 4 harfli 21 kelime bulunuyor. 4 harfli REVİZYONCU kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Revizyoncu ile başlayan 4 harfli kelimeler. İçinde Revizyoncu olan 4 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
UZVİ14,
ERİN
- Ergen
ENİR
- Bir tür yaban mersini
NİYE
-
Niçin, neden
Böyle hiddetlenecektin, niye razı oldun? - Ahmet Kabaklı
ONUR (Kelime Kökeni: Fransızca honneur)
- İnsanın kendine karşı duyduğu saygı, şeref, öz saygı, haysiyet, izzetinefis
-
Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, şeref, itibar
Çokbilmiş görünmek, onuruna toz kondurmak istemez. - Tarık Buğra
Ata Sözleri ve Deyimler
- onur duymak
- onuruna ... vermek
- onuruna dokunmak
- onuruna yedirememek
- onurunu okşamak
Birleşik Kelimeler: onur belgesi, onur kıtası, onur kurulu, onur üyesi
ORUN
- Özel yer
- Makam, mansıp, mesnet, mevki
YENİ
-
Kullanılmamış veya az kullanılmış olan, eski karşıtı
Yeni giysi. Yeni ayakkabı.
-
Oluş veya çıkışından beri çok zaman geçmemiş olan
Yeni haber. Yeni moda.
-
En son edinilen
Yeni eve taşındık.
-
İşe henüz başlamış
Yeni öğrenci. Yeni asker.
-
O güne kadar söylenmemiş, görülmemiş, gösterilmemiş, düşünülmemiş olan
Yeni bir buluş. Yeni bir düşünce.
-
Tanınmayan, bilinmeyen
Yeni imzalara rastlıyoruz.
-
Daha öncekilerden farklı olan
Yeni ihtiyaçlarımız var.
-
Eskisinin yerine gelen
Yeni vali çok çalışkanmış.
-
Biraz önce, çok zaman geçmeden
Yeni tanıştığım orman uzmanları çok nazik ve kibar insanlardı. - Çetin Altan
Birleşik Kelimeler: yeni ay, yenibahar, yeni baştan, Yeni Çağ, yeniçeri, yeni dalga, yenidoğan, yenidünya, Yeni Dünya, yeni Eflatuncu, yeni eleştirici, yeni gerçekçi, yeni gümüş, yeni izlenimci, yeni sene, yeni Türk harfleri, yeni yazı, yeni yeni, yeni yetme, yeni yıl
YİNE
-
Yeniden, bir daha, tekrar, gene
Yine beni unuttu, ağaçlıklar arasına yürüdü. - Ahmet Kabaklı
- Öyle de olsa, öyle olmasına karşılık
-
Buna rağmen, bununla birlikte
Kocası için saçını süpürge etti yine de yaranamadı. - İsmail Hakkı Baltacıoğlu
ECİR (Kelime Kökeni: Arapça ecr)
-
Sevap
Bu sabrın ecri büyüktür. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
- Ücret
Ata Sözleri ve Deyimler
- ecir sabır dilemek
İNCE
-
Kendi cinsinden olanlara göre dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı
İnce minare. İnce değnek. İnce kitap.
-
Zayıf
Sarışın, kuru, ince bir kadındı. - Yahya Kemal Beyatlı
-
Taneleri ufak, iri karşıtı
İnce un. İnce kum.
-
Aşırı özen gerektiren, kaba karşıtı
İnce nakış.
-
Ayrıntılı
Bugün temizlikçi geliyor. Şöyle ince bir temizliğe... - Tomris Uyar
- Akışkanlığı çok olan, yoğun ve koyu olmayan (sıvılar)
-
Tiz (ses), pes karşıtı
İnce bir çocuk sesinin hırçınlaştığı, ağladığı işitildi. - Reşat Nuri Güntekin
-
Hafif, gücü az
Hiçbir hareket bu gülüş kadar belirsiz ve ince değildir. - Sait Faik Abasıyanık
-
İyiden iyiye, enikonu, ayrıntılı
Aletler, uzun denemelerin, ince hesapların, birbirini tamamlayan bilgi ve diğer aletlerin mahsulüdür. - Mehmet Kaplan
-
Düşünce, duygu veya davranış bakımından insanın sevgi ve saygısını kazanan, zarif, kaba karşıtı
Bu gülümseyişte, herkesin hemen seçemeyeceği bir ince alay gizli. - Adalet Ağaoğlu
Ata Sözleri ve Deyimler
- ince düşünmek
- ince eleyip (veya eğirip) sık dokumak
Birleşik Kelimeler: ince ağrı, ince ayrım, ince bağırsak, ince donanma, ince düşünceli, ince gül yağı, ince hastalık, ince iş, ince karın ağrısı, ince kesim, ince saz, ince ses, ince sıva, ince tutkal, ince ünlü, ince yağ, ince yapılı, ince zar, inceden inceye
İYON (Kelime Kökeni: Fransızca ion)
- Bir veya daha çok elektron kazanmış veya yitirmiş bir atom veya bir atom grubundan oluşmuş elektrik yüklü parçacık, yükün
Birleşik Kelimeler: iyon yuvarı
NİCE
- Kaç, ne kadar
-
Birçok
Yalılarda nice yük odaları, oda gibi büyük kilerler vardı. - Abdülhak Şinasi Hisar
- (ni'ce) Nasıl
- (ni'ce) Uzun süreden beri
Birleşik Kelimeler: nice nice, bir nice
NECİ
-
Ne iş yapar, ne ile uğraşır?
Benim babam neciydi anne? - Sait Faik Abasıyanık
Ata Sözleri ve Deyimler
- neci oluyor!
RİZE
- Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri
OYUN
- Yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence
- Tiyatro veya sinemada sanatçının rolünü yorumlama biçimi
-
Müzik eşliğinde yapılan hareketlerin bütünü
Zeybek oyunu.
- Seslendirilmek veya sahnede oynanmak için hazırlanmış eser, temsil, piyes
-
Bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla yapılan, çevikliğe dayanan her türlü yarışma
Olimpiyat oyunları. Akdeniz oyunları.
-
Şaşkınlık uyandırıcı hüner
Hokkabazın oyunu. Cambazın oyunu.
-
Kumar
Bazıları oyun başından kalkar kalkmaz her şeyi unuturlar. - Peyami Safa
- Güreşte rakibini yenmek için yapılan türlü biçimlerde şaşırtıcı hareket
- Teniste, tavlada taraflardan birinin belirli sayı kazanmasıyla elde edilen sonuç
-
Hile, düzen, desise, entrika
Atatürk hiçbir zaman onların oyununa kanmış değildir. - Haldun Taner
Ata Sözleri ve Deyimler
- oyuna çıkmak
- oyuna gelmek
- oyuna getirmek
- oyuna kurban gitmek
- oyun almak
- oyun bağlamak
- oyun bozmak
- oyun çıkarmak
- oyun dışı kalmak
- oyun etmek
- oyun kurmak
- oyun oynamak
- oyunu almak
- oyunun kurallarını bilmek
- oyun vermek
- oyun yapmak
Birleşik Kelimeler: oyun alanı, oyunbozan, oyun ebesi, oyun havası, oyun kâğıdı, oyun kurucu, oyun masası, oyun sahası, oyun salonu, oyun yazarı, destek oyun, dürüst oyun, eğitici oyun, eğitsel oyun, orta oyunu, öncü oyun, pastoral oyun, seyirlik oyun, sözsüz oyun, vurgu oyun, aralık oyunu, ayak oyunu, Bizans oyunu, borsa oyunu, cirit oyunu, çocuk oyunu, fincan oyunu, gölge oyunu, hapis oyunu, hava oyunu, hayal oyunu, kâğıt oyunu, kaşık oyunu, kelime oyunu, kılıç oyunu, köy oyunu, kukla oyunu, lades oyunu, misket oyunu, orta oyunu, peri oyunu, radyo oyunu, şans oyunu, takım oyunu, talih oyunu, televizyon oyunu, tuğla oyunu, yumruk oyunu, yüzük oyunu, halka oyunları
ROZE (Kelime Kökeni: Fransızca rosé)
- Bir tür pembe şarap, gül şarabı