REDDOLUNMAK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
REDDOLUNMAK harflerini içeren 5 harfli 100 kelime bulunuyor. 5 harfli REDDOLUNMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
DORUM10,
AKLEN (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳlen)
- Akıl gereğince, akıl yönünden
ERKÂN (Kelime Kökeni: Arapça erkān)
-
Bir topluluğun ileri gelenleri, büyükler, üstler
Yüksek sınıf mahalle erkânını da konaklarına uğrayıp meseleden haberdar eder. - Refik Halit Karay
-
Yol, yöntem
Onun arkasına bu yolda, bu erkânda gelmiş geçmiş ustalar, pirler vardı. - Ömer Seyfettin
- General veya amiral aşamasındaki askerler
Ata Sözleri ve Deyimler
- erkân göstermek
Birleşik Kelimeler: erkânıharbiyeiumumiye, erkânıharp, erkân kürkü, erkân minderi, adap erkân, yol erkân, hükûmet erkânı, çarıklı erkânıharp
EKRAN (Kelime Kökeni: Fransızca écran)
- Üzerine bir cismin ışık yoluyla görüntüsü düşürülen, saydam olmayan düz yüzey, görüntülük
- Beyaz perde, görüntülük
- Televizyon camı, görüntülük
Birleşik Kelimeler: ekran koruyucu, sayfa ekran
KARNE (Kelime Kökeni: Fransızca carnet)
- Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge
-
Kişilerin bir haktan yararlanmaları için bir kuruluş tarafından verilen belge
Ekmek karnesi. Vapur karnesi.
Birleşik Kelimeler: çalışma karnesi, sağlık karnesi
KENAR (Kelime Kökeni: Farsça kenār)
-
Bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı veya yakını, kıyı, yaka
O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi. - Orhan Veli Kanık
- Bir şeyi çevreleyen çizgi
-
Pervaz, çizgi, antika, baskı vb. çevre süsleri
Bu mendilin kenarı ötekinden daha sade.
-
Merkezden uzak olan, kuytu, ıssız, sapa, tenha yer
Ağır, ihtiyar misafirler kenarda bir odadan çıktılar. - Memduh Şevket Esendal
- Yan
-
Bir biçimi sınırlayan çizgilerden her biri
Bir üçgenin kenarları.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kenar (veya kenarını) bastırmak
- kenara atmak
- kenara çekilmek
- kenarda kalmak
- kenar gezmek
- kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz
Birleşik Kelimeler: kenar atışı, kenar bobini, kenar mahalle, kenarortay, kenar semt, kenar suyu, kenarda köşede, kenarın dilberi, çeşitkenar, derkenar, dörtkenar, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar
EMLAK (Kelime Kökeni: Arapça emlāk)
-
Ev, arsa, bahçe vb. taşınamayan mal ve mülklerin ortak adı, taşınmazlar, gayrimenkul
Eline geçen serveti emlake yatırıyordu. - Ercüment Ekrem Talu
Birleşik Kelimeler: emlak bürosu, emlak kredisi, emlak vergisi
KOLAN
-
At, eşek vb. hayvanların semerini veya eyerini bağlamak için göğsünden aşırılarak sıkılan yassı kemer
Adam döndü, beygirinin semerini almak için kolanını çözmeye başladı. - Necati Cumalı
- Dokuma, deri, kenevir vb. maddelerden yapılan yassı ve enlice bağ
- Yünden veya iplikten yapılmış, üzeri işli ince kuşak
Ata Sözleri ve Deyimler
- kolan çekmek
- kolan vurmak
Birleşik Kelimeler: kolan balığı
KORNA (Kelime Kökeni: İtalyanca corna)
-
Motorlu taşıtlarda, bisikletlerde sesle işaret vermek için kullanılan ve içinden hava geçirilerek çalınan boru, klakson
Saat on iki olur olmaz, apartmanın önünde kornayı öttürdüm. - Aka Gündüz
KORAL (Kelime Kökeni: Fransızca choral)
- Koro için yazılmış dinî ezgi
- Kaynağı dinî ezgi olan orkestra parçası
- Koroyla ilgili
KURAL
-
Bir sanata, bir bilime, bir düşünce ve davranış sistemine temel olan, yön veren ilke, nizam
Dil bilgisi kuralları.
-
Davranışlarımıza yön veren, uyulması gereken ilke
O, yirmi beş yaşına kadar umumi kurallara, yargılara sığmayan bir hayat yaşamıştır. - Halide Edip Adıvar
Birleşik Kelimeler: kural dışı, kurala aykırı, üç birlik kuralı, görgü kuralları, yazım kuralları
KURNA (Kelime Kökeni: Arapça ḳurne)
-
Hamam ve banyolarda musluk altında bulunan, içinde su biriktirilen, yuvarlak, mermer, taş veya plastik tekne
Yıkanmak için aralık yerdeki kurnaya müracaat... - Sait Faik Abasıyanık
KREMA (Kelime Kökeni: İtalyanca crema)
- Bir tür yumurtalı süt tatlısı
- Kaymak
- Kevgirden geçirilmiş sütle koyulaştırılmış çorba
KAMER (Kelime Kökeni: Arapça ḳamer)
- Ay
Birleşik Kelimeler: kamer balığı
KARUN (Kelime Kökeni: Arapça ḳārūn)
- Çok zengin kimse
- Kur'an'da kendisinden çok zengin olarak söz edilen ve bütün mal varlığı bir anda yok olan kişi
KALEM (Kelime Kökeni: Arapça ḳalem)
-
Yazma, çizme vb. işlerde kullanılan çeşitli biçimlerde araç
Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir. - Falih Rıfkı Atay
-
Resmî kuruluşlarda yazı işlerinin görüldüğü yer
Kalemindeki odacıya aylığını kırdırırmış. - Sermet Muhtar Alus
-
Yontma işlerinde kullanılan ucu sivri veya keskin araç
Taşçı kalemi.
Oymacı kalemi.
-
Çeşit, tür
Üç kalem erzak.
Beş kalem ilaç.
-
Bazı deyimlerde yazı
Kaleme almak.
-
Yazar
Peyami Safa, edebiyatımızın usta kalemlerindendir.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kalem açmak
- kalem çekmek
- kaleme (veya kaleme kâğıda) sarılmak
- kaleme almak
- kaleme gelmek
- kaleminden çıkmak
- kaleminden kan damlamak
- kalemine dolamak
- kalemi olmak
- kalemiyle yaşamak (veya geçinmek)
- kalem kırmak
- kalem oynatmak
Birleşik Kelimeler: kalem açacağı, kalem aşısı, kalem beyi, kalem efendisi, kalem erbabı, kalem işi, kalem kalem, kalem kaşlı, kalem kavgası, kalem kömürü, kalem kulaklı, kalem kutusu, kalem parmaklı, kalem pil, kalem sahibi, kalem savaşçısı, kalem şuarası, kalemtıraş, bir kalem, ceffelkalem, çalakalem, dolma kalem, kamış kalem, kara kalem, kömür kalem, kurşun kalem, pastel kalem, özel kalem, sabit kalem, tükenmez kalem, bacakkalemi, boya kalemi, çamur kalemi, çelik kalemi, divan kalemi, dudak kalemi, faz kalemi, harcama kalemi, heykelci kalemi, kalafat kalemi, kontrol kalemi, kopya kalemi