Ramak ile Biten Kelimeler

RAMAK ile biten 18 kelime bulunuyor. Sonu RAMAK olan kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ramak kelimesinin anlamı nedir? İçinde ramak olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

10 Harfli Kelimeler

YILDIRAMAK17

8 Harfli Kelimeler

DOĞRAMAK19, FIKRAMAK16, KIVRAMAK16, YIPRAMAK16, KAVRAMAK15, KIPRAMAK14, SIÇRAMAK14, ŞAKRAMAK12

7 Harfli Kelimeler

RAMAK16, ABRAMAK10, YARAMAK10, OKRAMAK9, KARAMAK8, TARAMAK8

6 Harfli Kelimeler

IRAMAK8, ARAMAK7

5 Harfli Kelimeler

RAMAK6

RAMAK (Kelime Kökeni: Arapça ramaḳ)

[isim]

  • `Bir şeyin olmasına çok az kalmak` anlamına gelen ramak kalmak deyiminde geçer

    Gerçekten deli olmama ramak kalmıştı. - Ahmet Midhat

ARAMAK

[-i]

  • Birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak

    Dükkânın içinde gözleriyle bir şeyler aradı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Araştırmak, yoklamak

    Ceplerini aramak.

  • Ziyarete, hatır sormaya gitmek

    Bir kere düştün mü ne arayan olur ne soran! - Burhan Felek

  • Bir şeyin yokluğunu duyarak geri gelmesini istemek, özlemek

    Seni çok arıyorum, Ziyacığım. - Cahit Sıtkı Tarancı

  • Önem verip istemek

    Ben böyle şeyleri aramam.

  • Bir kişiyle görüşmek üzere telefon etmek

    Bir adam, mütemadiyen telefonu açıp kapayarak ısrarla bir yeri arıyor. - Esat Mahmut Karakurt

[mecaz]

  • Şart koşmak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aramakla bulunmaz
  • arayan Mevla'sını da bulur, belasını da
  • arayıp (veya aramak) taramak
  • arayıp da bulamamak
  • arayıp sormak

KARAMAK

[-i]

[halk ağzında]

  • Hor görmek

    Merhametin çoktur beni karama / Beni görüp mah yüzünü bürüme - Karacaoğlan

  • Karalamak, kara çalmak, lekelemek
  • Kötülemek, yermek

TARAMAK

[-i]

  • Bir şeyin tellerini birbirinden ayırıp karışıklığını gidermek

    Anası sabaha kadar saçlarını tarıyor, düşünüyor, ürküyordu. - Yaşar Kemal

  • Bir şey veya kimseyi bulmak, denetlemek için türlü yöntemlerden yararlanarak bir yeri sıkı bir biçimde aramak

    Birdenbire uzun bir ışık sol tarafımızdaki sırtları taradı. - Halide Edip Adıvar

  • Bir şeyin içindeki gereksiz maddeleri tarak, tırmık vb. ile ayıklamak, taraklamak
  • Taşın yüzünü dişli çelik kalemle işlemek
  • Makineli tüfek vb. ateşli silahlarla sürekli olarak bir yere ateş etmek

[-de]

  • Kafasından geçirmek, belli belirsiz düşünmek

    Belleğimde taradığım yazarların yarısına yakını hastalıklı idiler. - Haldun Taner

[mecaz]

  • Derleme ve araştırma yapmak için bir yayını dikkatle gözden geçirmek veya gerekli kelime, cümle ve yazıları tespit etmek

    Dergileri taramak.

[mecaz]

  • Dikkatle bakmak, süzmek

[bilişim]

  • Tarayıcı aracılığıyla kâğıt üzerindeki resim, yazı vb. simgeleri bilgisayar ortamına aktarmak

[tıp]

  • Hastalıkların kişiler arasındaki seyrini takip edebilmek amacıyla düzenli aralıklarla yapılan inceleme

IRAMAK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Uzaklaşmak, uzamak, ara açılmak

    Gide gide ben yolumdan ıradım / Iradım da dost köyüne uğradım - Halk türküsü

OKRAMAK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Acıkmış, susamış olan at yiyecek veya su gördüğü zaman kişnemek

ABRAMAK

[-i]

[halk ağzında]

  • Fırtınalı havalarda gemiyi ustalıkla yönetmek

[mecaz]

  • Başarmak, bir işi becermek

YARAMAK

[-e]

  • Bir şey yararlı olmak, yarar sağlamak

    Sertleşmeyi bilmeyen bir iyilik, iyilik olmakta ısrar eden bir iyilik neye yarar? - Cemil Meriç

  • Bir iş için uygun olmak, kullanılır olmak
  • Sağlık bakımından elverişli olmak

[mecaz]

  • İşine gelmek

    Seçim barajı bazı partilere yaradı.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yaramamak
  • yarasın!

ŞAKRAMAK

[nesnesiz]

  • Şakımak

KIPRAMAK

[nesnesiz]

  • Kıpırdamak

SIÇRAMAK

[-e]

  • Ayaklarla, birdenbire ve kuvvetle yeri teperek hızla yukarıya veya ileriye atılmak

    Çocuk taştan taşa sıçrayarak gitti.

[nesnesiz]

  • Bir uyarı veya heyecan sebebiyle ürkerek birdenbire olduğu yerde doğrulur gibi sarsılmak

    Uyumuş olacak ki yataktan sıçrayarak uyandı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Yerinden koparak hızla, parçalar durumunda savrulmak

    Tarlalardan kalkan çamur parçaları etrafa, bazen de üstüme sıçrıyordu. - Ömer Seyfettin

  • Yayılmak, bir yerden başka bir yere geçmek

    Hatta az önce Birgi'ye de sıçramıştı satışlar. - Necati Cumalı

KAVRAMAK

[-i]

  • Elle sıkıca tutmak

    Çocuğu koltuk altlarından kavrayıp kaldırdı. - Necati Cumalı

  • Bir nesne veya düşünceyi her yönüyle anlamak

    Bilim yoluyla olguları kavrayıp sıralayabiliriz. - Orhan Hançerlioğlu

  • Motorlu araçlarda debriyaj pedalı görev yapmak
  • Motorlu araçlarda lastik yolu kavramak

FIKRAMAK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Herhangi bir yiyecek ekşimek, fışlamak

KIVRAMAK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Buruşup toplanmak, kıvırcık duruma gelmek

    İplik kıvradı.

  • Hızlı yürümek
  • Harekete geçmek

YIPRAMAK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Aşınıp eskimek, incelmek