RADYOFONİ ile Oluşan Kelimeler (RADYOFONİ Kelime Türetme)

RADYOFONİ harflerinden oluşan 80 kelime bulunuyor. RADYOFONİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Radyofoni kelimesinin anlamı nedir? Radyofoni ile başlayan kelimeler. İçinde radyofoni olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

9 Harfli Kelimeler

RADYOFONİ21

7 Harfli Kelimeler

DİYAFON18

6 Harfli Kelimeler

ORDİNO10

5 Harfli Kelimeler

AFYON14, FODRA14, FONDA14, FİDAN13, AFONİ12, İRFAN11, RADYO10, DİYAR9, RİYAD9, DONRA8, RADON8, DİNAR7, NADİR7, ORİON7

4 Harfli Kelimeler

FOYA13, FİNO11, FORA11, ARİF10, ANİF10, FANİ10, İFNA10, NAFİ10, NAİF10, DİYA8, İYON7, ORYA7, ONAY7, RODA7, AYİN6, AYNİ6, DAİR6, NİDA6, RİYA6, YANİ6
Tümünü Gör

3 Harfli Kelimeler

FAY11, FON10, AFİ9, FİN9, FAR9, FAN9, İFA9, RAF9, YAD7, DON6, NOD6, ODA6, OYA6, AYN5, ADİ5, DİN5, DAR5, RAY5, YAR5, YAN5
Tümünü Gör

2 Harfli Kelimeler

OF9, AF8, FA8, DO5, OD5, OY5, YO5, AY4, AD4, YA4, ON3, AR2, AN2, İN2, RA2

AR (Kelime Kökeni: Fransızca are)

[isim]

  • 100 m² değerinde yüzey ölçü birimi

    Bir ar, kenarı on metre olan bir karenin alanıdır.

[isim]

  • Utanma, utanç duyma

    Kınamazlar güzel sevse yiğidi / Güzel sevmek koç yiğide ar değil - Karacaoğlan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ar damarı çatlamış
  • ar dünyası değil kâr dünyası
  • ar etmek
  • arına dokunmak
  • ar namus tertemiz
  • ar ve hayâ perdesi yırtılmak
  • ar yılı değil, kâr yılı

Birleşik Kelimeler: ar belası

[kimya]

  • Argon elementinin simgesi

AN (Kelime Kökeni: Arapça ān)

[isim]

  • Zamanın bölünemeyecek kadar kısa olan parçası, lahza, dakika

    Zira göçebelerin hayatı her an yardımlaşmalarını gerektirir. - Cemil Meriç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • anı anına uymamak
  • an meselesi

Birleşik Kelimeler: anbean, bir an, eş anlı

[isim]

[halk ağzında]

  • İki tarla arasındaki sınır

[isim]

  • Zihin

    An bulanıklığı. An yorgunluğu.

İN

[isim]

  • Yaban hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk
  • Mağara

Ata Sözleri ve Deyimler

  • in gibi

[isim]

  • İnsan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • in cin
  • in cin top oynamak
  • in cin yok
  • in misin, cin misin

RA

[kimya]

  • Radyum elementinin simgesi

ON

[isim]

  • Dokuzdan sonra gelen sayının adı
  • Bu sayıyı gösteren 10 ve X rakamlarının adı

[sıfat]

  • Dokuzdan bir artık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • on defa (veya kere)
  • on parmağı boğazında olmak
  • on parmağında on hüner (veya marifet) olmak
  • on parmağında on kara

Birleşik Kelimeler: onaltılık, on ayaklılar, onbaşı, onbeşli, on binlerce, on binlik, onbiraylık, on birli, ondörtlük, onikiparmak bağırsağı, onikitelli, on milyonluk, on para, onsekiz, beşon, ayın on dördü

AY

[ünlem]

  • Birdenbire duyulan acı, ağrı, şaşırma, ürkme veya sevinç anlatan bir söz

    Ay! Sen mi idin? Ay, ne güzel!

[isim]

  • Art arda gelen iki yeni ay arasında geçen süre
  • Yılın on iki bölümünden her biri, mah, meh

    Mart ayı. Nisan ayı. Mayıs ayı.

  • Bir ayın herhangi bir gününden ertesi ayın aynı gününe kadar geçen veya yaklaşık otuz gün olarak kabul edilen süre

    Bu iş ancak üç ayda biter. Temiz iş altı ayda çıkar.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ay ayakta çoban yatakta, ay yatakta çoban ayakta
  • ay aydın, hesap belli
  • ay gibi
  • ay harmanlanmak
  • ayı gördüm, yıldıza itibarım (veya minnetim) yok
  • ayı görmeden bayram etme
  • ay var yılı besler, yıl var ayı beslemez

Birleşik Kelimeler: ay balığı, ay balta, aybaşı, ay başı, aybeay, ay çekirdeği, ayçiçeği, ay çöreği, aydede, aydemir, ay dönümü, ayevi, ay gün takvimi, ay gün yılı, ay hâli, ay ışığı, ay karanlığı, ay modülü, ay örümceği, ay parçası, ay takvimi, ay yıldız, ay yılı, ayda yılda bir, aydan aya, ayrıksı ay, dolunay, dönencel ay, gücük ay, kamerî ay, küçük ay, mübarek ay, yarım ay, yeni ay, aşure ayı, bayram ayı, büyük mevlit ayı, büyük tövbe ayı, cicimayı, döl ayı, küçük mevlit ayı, küçük tövbe ayı, matem ayı, orak ayı, ayın on dördü, üç aylar, tövbe ayları

[isim]

[gök bilimi]

  • Dünya'nın uydusu olan gök cismi, kamer, mah, meh

Birleşik Kelimeler: Ay tutulması

AD

[isim]

  • Bir kimseyi, bir şeyi anlatmaya, tanımlamaya, açıklamaya, bildirmeye yarayan söz, isim, nam

    Görmediniz mi, adını söyleyince herkes put kesiliyor. - Ahmet Hamdi Tanpınar

  • Herkesçe tanınmış veya işitilmiş olma durumu

[dil bilgisi]

  • Canlı ve cansız varlıkları, duygu ve düşünceleri, çeşitli durumları bildiren kelime, isim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ad almak
  • ad çekmek
  • adı (bile) olmamak
  • adı batası (veya batasıca)
  • adı batmak
  • adı bile okunmamak
  • adı çıkmak
  • adı çıkmış dokuza, inmez sekize
  • adı deliye çıkmak
  • adı duyulmak
  • adı geçmek
  • adı gibi bilmek
  • adı kaldırılmak
  • adı kalmak
  • adı karışmak
  • adı kötüye çıkmak
  • adını ...-ye çıkarmak
  • adını ağzına abdestle almak
  • adını ağzına almamak
  • adını anmak
  • adını bağışlamak
  • adını çıkarmak
  • adını kirletmek (veya lekelemek)
  • adını koymak
  • adını taşımak
  • adını vermek
  • adı olmak
  • adı var
  • ad koymak
  • ad takmak
  • ad vermek
  • ad yapmak

Birleşik Kelimeler: ad aktarması, ad bilimi, ad cümlesi, ad çekimi, ad çekme, ad durumu, ad gövdesi, ad kökü, ad tabanı, ad tamlaması, addan türeme ad, addan türeme eylem, adı belirsiz, adı sanı, adı üstünde, adına, adıyla sanıyla, adlar dizgesi, adlı adıyla, bayramlık ad, birleşik ad, eylemden türeme ad, kısma ad, küçük ad, ön ad, özel ad, somut ad, soyut ad, takma ad, türemiş ad, yalın ad, aile adı, göbek adı, kod adı, soyadı, tanıtma adı, topluluk adı, yer adı, kendi adına

[isim]

  • Sayma
  • Sayılma

Birleşik Kelimeler: addetmek, addolunmak

YA (Kelime Kökeni: Arapça yā)

[ünlem]

  • `Ey, hey` anlamlarında bir seslenme sözü

    Yürü ya mübarek!

[edat]

  • Evet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ya Allah
  • ya Rabbi (veya Rab)
  • ya sabır
  • ya sabır çekmek
  • ya ya ya şa şa şa

Birleşik Kelimeler: yalelli

[bağlaç]

  • Şaşma, şaşkınlık bildiren bir söz

    Ya, bu adam kim?

  • Bir düşüncenin karşıtı düşünülürken kullanılan bir söz

    Yetişirim diyorsun, ya yetişemezsen?

  • Gereklik ve onay bildiren cümlelerde yargının onaylandığını bildiren bir söz

    Biz de gelelim mi? -Gelin ya.

  • Dilek ve geniş zaman kiplerinde yargıyı güçlendiren bir söz

    Bu, söylenecek söz mü? -Söylenir ya. Azıcık yardımcı olsa ya.

  • Bilinen, görülen, hatırlanıp anlatılan bir olay dolayısıyla da sorulan başka bir konu için kullanılan bir söz

    Sen geldin, ya Ahmet? Siz karnınızı doyurdunuz, ya ben ne yapayım?

  • Bir düşüncede sıra ile yer alan ayrı cins ögelerden biri ötekilerden üstün görüldüğünde `hele, özellikle` anlamlarında kullanılan bir söz

    O çocuğun terbiyesine, zekâsına, çalışkanlığına diyecek yok, ya inceliği. Fırtına kırdı, döktü, yıktı, ya o ağaçlara verdiği zarar.

  • Cevap niteliğinde olan cümlenin sonuna getirildiğinde asıl yargının arkadan gelen cümle ile anlatılacağını belirten bir söz

    Fena oğlan değildir, değildir ya, yalnız bu sarhoşluğu var. - Memduh Şevket Esendal

  • Bazı çekimli zamanlardan sonra gelerek anlamı pekiştiren, kuvvetlendiren bir söz: Yediydin ya. Oturmuşum ya

Birleşik Kelimeler: ya da, yahut, veya

AYN (Kelime Kökeni: Arapça ʿayn)

[isim]

[eskimiş]

  • Göz

Birleşik Kelimeler: aynısefa

ADİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿādī)

[sıfat]

  • Değersiz, kötü, sıradan, hiçbir özelliği olmayan

    Sonra redingot devri geldi ve redingot içinden yarı uşak, yarı kapı kulu, riyakâr, adi bir nesil türedi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]

  • Aşağılık, alçak

    Bunlar çok adi ve fena insanlardı. - Reşat Nuri Güntekin

[mecaz]

  • Bayağı

    Büyük bir nefretle bu adi yalanı reddederim. - Asaf Halet Çelebi

Birleşik Kelimeler: adi adım, adi defter, adi ıskarmoz, adi kesir, adi palanga, adi suçlu

DİN (Kelime Kökeni: Arapça dīn)

[isim]

[din bilgisi]

  • Tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum, diyanet

    Her dinin mabetleri bütün müminlere açıktır. - Hüseyin Cahit Yalçın

[din bilgisi]

  • Bu nitelikteki inançları kurallar, kurumlar, töreler ve semboller biçiminde toplayan, sağlayan düzen

    Yazık ki bu sanat ve din bahsinde bana arkadaşlık edecek kültürde değil. - Refik Halit Karay

[mecaz]

  • İnanılıp çok bağlanılan düşünce, inanç veya ülkü, kült

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dinden imandan çıkmak
  • dinden imandan olmak
  • dini bir uğruna
  • dini gibi bilmek
  • dini imanı para
  • dinime küfreden (veya söven veya dahleden) bari Müslüman olsa
  • dinim hakkı için (veya aşkına)
  • dinine yandığım

Birleşik Kelimeler: din adamı, din baronu, din birliği, din dışı, din erki, din felsefesi, dini bütün, gizli din, Hak dini

[isim]

[fizik]

  • C.G.S. sisteminde 1 gramlık bir kütlenin hızını saniyede 1 santimetre artıran güç birimi: Bir nevton 105 din'e eşittir

[isim]

[halk ağzında]

  • Bir şeyin en yüksek ve sivri noktası

Birleşik Kelimeler: din doruğu

[isim]

[halk ağzında]

  • İlmek

DAR

[sıfat]

  • İçine alacağı şeye oranla ölçüleri yetersiz olan, geniş ve bol karşıtı

    Bütün gece eski kentin dar sokaklarında dolaştım. - Adalet Ağaoğlu

  • Genişliği az veya yetersiz olan, ensiz, mikro

    Sahilleri kucaklayan tatlı meltemler, bu mahallenin dar sokaklarından geçmiyordu. - Suat Derviş

  • Az, elverişsiz, sınırlı

    Dar ve alıştığımız çerçeve içinden çıkmak bizi şaşırtacağı için onu istemeyiz. - Asaf Halet Çelebi

  • Sıkıntılı

    Dar bir gün gelmiş, birinden üç beş kuruş almışım, bundan ne çıkar? - Memduh Şevket Esendal

[mecaz]

  • Yetersiz

    Bazıları mefkûrenin enginliğini ve azametini tamamıyla kavrayamayacak derecede dardırlar. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[zarf]

  • Güçlükle, ucu ucuna, ancak

    En sonra, pek çok sıkılan çocukların zoru ile akşam altı postasına dar yetiştiler. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dara boğmak
  • dara düşmek
  • dara gelmek
  • dara getirmek
  • darda bulunmak
  • darda kalmak
  • dar gelmek
  • dar kaçmak

Birleşik Kelimeler: dar açı, dar aralık, darboğaz, dar boğaz, dar darına, dar gelirli, dar görüşlü, dar hat, dar kafalı, dar paça, dar ünlü, dar vakit, dar zaman, dara dar, darı darına, gönlü dar, havsalası dar, içi dar, ufku dar, yüreği dar

[isim]

[eskimiş]

  • İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk

Birleşik Kelimeler: darağacı

[isim]

[eskimiş]

  • Yurt

[isim]

[eskimiş]

  • Ev

Birleşik Kelimeler: darıdünya, darülaceze, darülbedayi, darüleytam, darülfünun, darüşşifa

RAY (Kelime Kökeni: Fransızca rail)

[isim]

  • Tren, tramvay vb. taşıtlarda tekerleklerin üzerinde hareket ettiği demirden yol

Ata Sözleri ve Deyimler

  • raydan (veya rayından) çıkmak
  • rayına girmek
  • rayına oturtmak

YAR

[isim]

  • Uçurum

    Aşağıda daimî akislerle seslenen gürültülü, derin yarlar tehlike hissini kalbimizden ayırmıyordu. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yardan atmak

Birleşik Kelimeler: yalı yar

[isim]

  • Sevgili

    Yâr yoluna dökülmedik dilleri neyleyim / Yâr yâr / Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[eskimiş]

  • Dost, tanıdık

[eskimiş]

  • Yardımcı

    Allah'tan başka yârim yoktur. - Şemseddin Sami

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yâr beni ansın bir koz ile, o da çürük çıksın
  • yârden mi geçersin, serden mi?
  • yâr olmak

Birleşik Kelimeler: zülfüyâr

YAN

[isim]

  • Bir şeyin ön, arka, alt ve üst dışında kalan bölümü, profil

    Yolcuların girdiği iskele yanından kendini denize attı. - Memduh Şevket Esendal

  • Sağ ve solun ortak adı, yön, taraf, cihet

    Yaşlı garson yanımıza geldi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Yer
  • Üst
  • Birlikte, beraberinde olma

    Bir ara acıkıp yanlarında getirdikleri ekmek peyniri yediler. - Necati Cumalı

[sıfat]

  • Üstte, altta, arkada veya önde olmayan

[sıfat]

  • İkinci derece olan

    Çoğu kez yan uğraş olarak oyuncular filmcilikle uğraşıyordu. - Metin And

[sıfat]

  • Tali

    Siyasi partiler kadın kolu, gençlik kolu ve benzeri şekilde ayrıcalık yaratan yan kuruluşlar meydana getiremezler. - Anayasa

[zarf]

  • Bir tarafa yönelerek

[mecaz]

  • İstekleri karşıt olan iki kişiden veya topluluktan biri

[askerlik]

  • Savaş düzenindeki ordunun iki kanadından her biri

[matematik]

  • Bir denklemde `=` işaretiyle ayrılmış olan iki anlatımdan her biri

[spor]

  • Futbol veya hentbolda, topun, alanın yan çizgileri dışına çıkması, taç (II)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • -den yana
  • -den yana çıkmak
  • -den yana olmak
  • yan bakmak
  • yan basmak
  • yan çizmek
  • yan gelip oturmak (veya yatmak)
  • yan gelmek
  • yan gözle bakmak
  • yanına almak
  • yanına bırakmamak (veya koymamak)
  • yanına kalmak
  • yanına kâr kalmak
  • yanına salavatla varılmaz
  • yanına salavatla yaklaşılmak
  • yanına yaklaştırmamak
  • yanından bile geçmemiş
  • yanında olmak
  • yan pala Zeydün
  • yan tutmak
  • yan yatmak

Birleşik Kelimeler: yan atışı, yan bakış, yan cümle, yan çizgisi, yan dal, yan etki, yan flüt, yan hakem, yan kabağı, yan kâğıdı, yankesici, yan ödeme, yan sanayi, yan tesir, yantutmaz, yan tümce, yan ürün, yan yan, yan yana, yan yargıcı, yan yol, yan yüzergiller, yanı başı, yanıkara, bir yana, bir yanda, bir yandan, öte yandan, alt yanı