RADYOELEKTRONİK Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler

RADYOELEKTRONİK harflerini içeren 7 harfli 67 kelime bulunuyor. 7 harfli RADYOELEKTRONİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DOKTORA11, DİRAYET11, DİYANET11, DENEYLİ11, KORDONE11, KOLEDOK11, KOLONYA11, KORİDOR11, TORNADO11, TARDİYE11, YERİNDE11, YEDİLER11, YEDEKLİ11, ANEKDOT10, DOKTRİN10, DEKOLTE10, DAKTİLO10, KOKTEYL10, ORDİNAT10, RONDELA10, TRİLYON10, AKDİKEN9, DEKLARE9, DENKLİK9, KONTROL9, KORAKOR9, KİLOTON9, KORONER9, KEDERLİ9, KARİYER9, KATİYEN9, NAKLİYE9, RENDELİ9, RANTİYE9, TENKİYE9, TREYLER9, TEDARİK9, TEKİDEN9, YETKELİ9, YETERLİ9, YERİNEL9, ANEROİT8, ANTİKOR8, ELEKTRO8, KOKETRİ8, KATOLİK8, LAKONİK8, RETORİK8, REKOLTE8, ERKEKLİ7, ENTRİKA7, ETEKLİK7, EKLENTİ7, İLETKEN7, KLARNET7, KLİNKER7, KENETLİ7, KERATİN7, KERRAKE7, REKAKET7, REALİTE7, TERAKKİ7, TERİLEN7, TAKKELİ7, TELKARİ7, TELAKKİ7, TEKERLİ7

ERKEKLİ

[sıfat]

  • Erkeği olan

Birleşik Kelimeler: erkekli kadınlı, kadınlı erkekli, kızlı erkekli

ENTRİKA (Kelime Kökeni: Fransızca intrigue)

[isim]

  • Bir işi sağlamak veya bozmak için girişilen gizli çalışma, oyun, dolap, düzen, dalavere, desise, hile, dek (II)

    Komşu çocuğuyla entrikaları, yarım temasları hiç olmamıştır. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • entrika çevirmek
  • entrikaya kurban gitmek

ETEKLİK

[isim]

  • Etek

    O irmik kokulu neftî bluzuyla vanilya kokulu gri etekliğini giyerdi. - Sait Faik Abasıyanık

  • Bir şeyin aşağıya doğru uzanan yüzü

    Davlumbazın etekliği.

[sıfat]

  • Etek yapmaya elverişli (kumaş)

EKLENTİ

[isim]

  • Bir şeye eklenmiş olan, ek durumunda bulunan parça

    Ondan öğrendiklerim, onun ufku, onun kadar olmasa da birkaç önemli eklenti dışında, bugün de tümüyle geçerlidir. - Reha Mağden

İLETKEN

[sıfat]

[fizik]

  • Akım, ısı, ses vb.ni geçiren (madde), nâkil, yalıtkan karşıtı
  • Elektrik akımı, ısı, gaz vb.ni bir yerden başka bir yere aktaran (madde, şey)

Birleşik Kelimeler: iletken damarlar, yarı iletken

KLARNET (Kelime Kökeni: Fransızca clarinette)

[isim]

[müzik]

  • Tahtadan, metal perdeli, orkestrada önemli yeri olan bir üflemeli çalgı

    Önce klarnetle ezgisini çalar, arkasından gür bariton sesiyle bir dörtlük söylerdi. - Cahit Külebi

Birleşik Kelimeler: basklarnet

KLİNKER (Kelime Kökeni: İngilizce clinker)

[isim]

  • Çimento yapımında fırından ezilmeden çıkan pişirme ürünü

KENETLİ

[sıfat]

  • Kenedi olan
  • Kenetle birbirine bağlanmış bulunan, kenetlenmiş olan

    İnce dudakları birbirine kenetli, taş gibi öylece oturuyor. - Ayşe Kulin

[mecaz]

  • Birbirinin içine geçerek sıkıca kapanmış

Birleşik Kelimeler: ağzı kenetli

KERATİN (Kelime Kökeni: Fransızca kératine)

[isim]

[anatomi]

  • Tırnak, boynuz, kıl gibi üst deri ürünü olan yapıları oluşturan proteinli madde

KERRAKE (Kelime Kökeni: Arapça kerāke)

[isim]

[eskimiş]

  • İnce softan hafif ve dar bir üstlük

REKÂKET (Kelime Kökeni: Arapça rekāket)

[isim]

[eskimiş]

  • Kekemelik, pepemelik

REALİTE (Kelime Kökeni: Fransızca réalité)

[isim]

  • Gerçeklik

    Bir meseleyle karşılaştı mı realiteleri göremez. - Orhan Seyfi Orhon

TERAKKİ (Kelime Kökeni: Arapça teraḳḳī)

[isim]

[eskimiş]

  • İlerleme, yükselme, gelişme

[felsefe]

  • İlerleme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • terakki etmek
  • terakki göstermek

TERİLEN (Kelime Kökeni: İngilizce terylene)

[isim]

  • Yapay polyester lifleri veya ipliği, tergal

[sıfat]

  • Bu liften yapılan

TAKKELİ

[sıfat]

  • Takkesi olan