PÖSTEKİ Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

PÖSTEKİ harflerini içeren 4 harfli 25 kelime bulunuyor. 4 harfli PÖSTEKİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KÖSE11, ÖKSE11, SÖKE11, KESP9, PİST9, PEST9, STEP9, SEPİ9, EPİK8, EKİP8, İPEK8, KİPE8, PİKE8, PEKİ8, TEPİ8, ESKİ5, ESİK5, EKSİ5, KİST5, SİTE5, SEKİ5, ETİK4, ETKİ4, EKTİ4, TİKE4

ETİK (Kelime Kökeni: Fransızca éthique)

[isim]

  • Töre bilimi
  • Çeşitli meslek kolları arasında tarafların uyması veya kaçınması gereken davranışlar bütünü
  • Etik bilimi

[sıfat]

  • Ahlaki, ahlakla ilgili

Birleşik Kelimeler: etik bilimi

ETKİ

[isim]

  • Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir

    Yaşadıklarını yazmanın böylesine bir etki yapabileceğinden hiç haberim yoktu. - Ayla Kutlu

  • Bir etken veya bir sebebin sonucu, yardım

    Tokadın etkisi kötü oldu.

[mecaz]

  • Bir kimse üzerinde bırakılan izlenim

    Sustu, istediği etkiyi tam olarak yapmak için olmalıydı bu. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • etki bırakmak
  • etki etmek
  • etkisini göstermek

Birleşik Kelimeler: bozucu etki, kılcal etki, yan etki

EKTİ

[sıfat]

  • Her yiyeceği canı çeken
  • Asalak
  • Cimri

[isim]

  • Anası ve babası olmayan veya atılmış, bırakılmış çocuk

[halk ağzında]

  • Arsız, yüzsüz, görgüsüz

[halk ağzında]

  • Anası ölüp başka bir koyuna alıştırılan veya elle beslenen (kuzu)

    Ayol ihtiyarsan ne diye kızın arkasından ekti kuzu gibi dolaşıyorsun? - Memduh Şevket Esendal

Birleşik Kelimeler: ekti püktü

TİKE

[isim]

[halk ağzında]

  • Et, ekmek, peynir vb.nde parça, lokma, dilim

Birleşik Kelimeler: tike kebabı

ESKİ

[sıfat]

  • Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıtı

    Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim. Neden böyle uzaksınız benden? - Nurullah Ataç

  • Önceki, sabık

    Bu durumun eski sevgilinin onurunu kırması doğal. - Ayla Kutlu

  • Geçerli olmayan
  • Herhangi bir meslekte uzun süreden beri çalışmış olan
  • Mesleğinde uzmanlaşmış, deneyimi olan

    Eski öğretmen.

[isim]

  • Çok kullanmaktan yıpranmış, harap olmuş şey

    Ben babamın eskilerinden uydurma şeylerle giyiniyordum. - Halit Ziya Uşaklıgil

[isim]

[alay yollu]

  • Herhangi bir görevden düştüğü veya durumunu yitirdiği için bir kimsenin eski saygınlığının kalmadığı durumlarda kullanılan bir söz

    Mebus eskisi. Müdür eskisi.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eski ağza yeni taam
  • eski çamlar bardak oldu
  • eski defterleri kapatmak
  • eski defterleri yoklamak (veya karıştırmak)
  • eski dost düşman olmaz, yenisinden vefa gelmez
  • eski düşman dost olmaz
  • eski hamam eski tas
  • eski hayratı da berbat etmek
  • eski kimliğine bürünmek
  • eski köye yeni âdet getirmek
  • eski kulağı kesiklerden olmak
  • eskisi kadar (veya gibi)
  • eskisini aratmamak
  • eskisi olmayanın yenisi (veya acarı) olmaz
  • eskiye rağbet (veya itibar) olsaydı bitpazarına nur yağardı

Birleşik Kelimeler: Eski Çağ, Eski Dünya, eski eserler, eski göz ağrısı, eski kafalı, eski kurt, eski püskü, eski toprak, eski tüfek, eski yazı, başeski

ESİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Çukur yer

EKSİ

[isim]

[matematik]

  • Çıkarma işleminde - işaretinin adı, nakıs

[sıfat]

[matematik]

  • Sıfırdan küçük, önünde eksi işareti bulunan (sayı), menfi, nakıs, negatif, artı karşıtı

[mecaz]

  • Eksiklik

    Alışkanlıklarımız artılarıyla eksileriyle nelerdir, aktarılmıyor çocuklarımıza. - Nezihe Meriç

Birleşik Kelimeler: eksi sayı, eksi uç

KİST (Kelime Kökeni: Fransızca kyste)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Sporlu bitkilerde, özellikle mantarlarda, su yosunlarında görülen, bir veya birkaç hücreden oluşmuş organ

[tıp]

  • İçi koloit, yağ vb. sıvı veya yarı sıvı bir madde ile dolu 20 mm'den küçük patolojik torba, kitle

[hayvan bilimi]

  • Tek hücrelilerin veya çok hücreli küçük hayvanların uygun olmayan şartlarda veya çoğalma sırasında çevrelerine saldıkları kendilerini korumaya yarayan dayanıklı kapsül

SİTE (Kelime Kökeni: Fransızca cité)

[isim]

  • Genellikle belli meslek adamları için yapılmış veya belli amaçlarla kurulmuş konutlar topluluğu, iş merkezi

[eskimiş]

  • Şehir
  • Kentlerde, belirli bir merkezden yönetilen, genellikle güvenliği sağlanmış toplu yerleşim merkezi

[tarih]

  • İlk Çağda kendi yasalarıyla yönetilen bir veya birkaç kentten oluşan devlet

[bilişim]

  • Kişi veya kuruluşların genel ağda oluşturduğu değişik konulardaki bilgilendirici veya eğlendirici sayfalar

Birleşik Kelimeler: kültür sitesi, sanayi sitesi

SEKİ

[isim]

[halk ağzında]

  • Oturmak için evlerin önüne taş ve çamurdan yapılan set
  • Oturulacak sedir biçiminde taş veya set
  • Toprak üstündeki yükseklik, doğal set, taraça

[coğrafya]

  • Akarsuların iki yakasındaki yamaçlarda, bazı deniz ve göl kıyılarında görülen basamak biçiminde yeryüzü şekli, teras

Birleşik Kelimeler: çökerti sekisi

[isim]

  • Sekil

EPİK (Kelime Kökeni: Fransızca épique)

[sıfat]

[edebiyat]

  • Destansı

EKİP (Kelime Kökeni: Fransızca équipe)

[isim]

  • Takım

    Aramızda ekipler kuracağız, maçlar yapacağız, oyunlar oynayacağız. - Çetin Altan

Birleşik Kelimeler: kaza kırım ekibi

İPEK

[isim]

  • İpek böceği kozaları çözülerek çıkarılan ve dokumacılıkta kullanılan çok ince, esnek ve parlak tel

    Hamam takımları hep sırma ve ipek işlemeli imiş. - Salâh Birsel

[sıfat]

  • Bu telden yapılmış

    Altın çizgili, yemyeşil ipek kravatı ne olursa olsun almalıydı. Ceketiyle asorti olacaktı. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ipek gibi

Birleşik Kelimeler: ipek ağacı, ipek baskı, ipek böceği, ipek çiçeği, ipek gülü, ipekhane, ipek matı, suni ipek, taşlanmış ipek, yapay ipek, çamaşır ipeği, Hint ipeği

KİPE (Kelime Kökeni: Almanca Kippe)

[isim]

[spor]

  • Hızla bükülen kalçanın sert ve birden gerilişiyle, vücudun yatıştan ayaküstü duruşa veya asılmadan dayanmaya geçmesi

PİKE (Kelime Kökeni: Fransızca piqué)

[isim]

  • Kabartmalı pamuklu kumaş
  • Bu kumaştan yapılan yatak örtüsü

    Yarım saate varmadan evdeki bütün çarşaflar, pikeler, yorganlar, yastıklar salonun ortasına yığılmış oluyordu. - Elif Şafak

[sıfat]

  • Bu kumaştan yapılan

    Gece sıcak olduğu için üzerine yalnız ince bir pike örtü örttük. - Reşat Nuri Güntekin

[isim]

  • Uçağın yüksekten, hedef üzerine büyük bir açı ile inmesi
  • Uçağın yüksekten hedefin üzerine dik olarak saldırması
  • Yüksek bir yerden suya dik olarak dalma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • pike yapmak

[isim]

  • İyi ayrılamama sebebiyle un veya irmik içerisinde kalmış olan, gözle görülebilen, iri ve koyu renkli kepek vb. parçacık